Don't you ever translate Turkish
6,979 parallel translation
Don't you ever leave me hanging again.
Sakın beni bir daha yarı yolda bırakayım deme.
Now, no one ever opens with the big stuff, so why don't you tell me what you're really after?
Şimdi, kimse büyük bir şeyle açılış yapmaz, bu yüzden neden daha sonra ne isteyeceğini söylemiyosun?
You ever think you don't need him anymore?
Hiç ona artık ihtiyacı yokmuş gibi düşündün mü?
And if Louis Litt ever tries to contact you after that, don't take his call.
Ve eğer Louis Litt bundan sonra sana ulaşmaya çalışırsa, telefonlarına çıkma.
Ugh. If you don't like my cooking, why haven't you ever said anything?
Yemeklerimi sevmiyorsan neden daha önce söylemedin?
Honestly I don't want to ever see you ever again.
Açıkçası seni bir daha göreceğimi sanmıyorum.
And I don't ever want to spend any time apart from you.
Senden ayrı bir an bile geçirmek istemiyorum.
I don't think I've ever seen you good and drunk.
Seni daha önce hiç sarhoş görmedim sanırım.
Don't you ever keep my son from me again.
Oğlumu bir daha benden uzaklaştırma.
Okay, now listen to me, you two. Gayle and I have kept everything our girls ever used, so we have, like, millions of clothes and strollers and- just don't buy a thing, okay?
Gayle ve ben bizim kızların hiçbir eşyasını atmadık o yüzden milyonlarca kıyafet ve pusetimiz falan var.
You know, I don't think that the girls have ever been happier or more surprised than when you got up on that stage.
Sanırım kızları sahnede seni gördüklerinden daha mutlu veya daha şaşkın görmemiştim.
Don't you ever get sick of that crap?
Bu saçmalıktan hiç sıkılmaz mısınız siz?
We spent the night in a hotel together, but you act like nothing ever happened and I don't like it.
Geceyi otelde birlikte geçirdik. Ama sen hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun ve benim hoşuma gitmiyor.
I don't ever want to hurt you again.
Seni bir daha incitmek istemiyorum.
- Don't you ever let up? - No.
- Sen hiç vazgeçmez misin?
Why don't you ever know?
- Neden hep bilmiyorsun?
You don't ever think about the suspect you killed?
Bir suçluyu seni öldürebileceğin hiç aklına gelmiyor mu?
Don't you ever do that again!
- Bunu bir daha asla yapma.
Look, I mean, I don't know if our relationship is forever, but I know that nothing's ever felt as real to me as my love for you.
Bak, ilişkimiz sonsuza kadar sürer mi bilmiyorum ama hiçbir şeyin sana olan aşkım kadar gerçek hissetirmeyeceğini biliyorum.
And I'm sorry, you know, this... this wasn't about my issues with JT, it's just that he and my best friend would be devastated if anything ever happened to Vincent, a-and I don't know how to help.
Özür dilerim, bunun bunun JT ile olan sorunlarımızla bir alakası yoktu. Sorun ; eğer Vincent'a bir şey olursa en yakın arkadaşım ve o yıkılacaktır.
The point is to minimize you making a lasting impression, and, sadly, red-leather jackets don't come into vogue here... ever.
Amaç seni olabildiğince az iz bırakır bir hale getirmek. Maalesef ki kırmızı deri ceket buralarda hiç moda olmadı. Hiç.
I don't know what I ever saw in you, you planet-ruining monster!
Sende ne bulduğumu bilmiyorum, seni gezegen mahveden canavar!
Just don't ever let on you know.
Bunu bildiğini anlamasına izin verme.
I mean, d-don't you guys ever get revolted by this stuff?
Cidden mi? Böyle şeylerden hiç tiksinmez misiniz siz?
You don't ever have to call.
Hiç bir zaman aramak zorunda değilsin.
Don't say we didn't ever do anything for you.
Sonra benim için hiç bir şey yapmadınız falan dersin.
Don't ever let anyone... even me... make you doubt what you're sure of.
Emin olduğun şeyler hakkında bende dahil kimsenin seni şüpheye sokmasına izin verme.
♪ don't you remember, we built this city ♪ And it is, for the record, the worst song ever written.
Bu arada dinlediğin şarkı şimdiye kadar yazılmış en kötü şarkıdır.
Don't you ever do that to me again.
Sakın bir daha böyle bir şey yapayım deme!
Have you ever thought that maybe you don't know him as well as you think you do?
Belki de onu sandığın kadar tanımıyor olabileceğini düşündün mü hiç?
I don't think you'd ever turn your back on Harvey.
Harvey'i satacaksın demiyorum.
And I don't know Agent Cabot that well, but I know that her unit is-is busting their butt to try to stop what happened to you from ever happening to anyone else.
Ajan Cabot'ı çok iyi tanımıyorum, fakat çalıştığı birimin, başına gelenleri bir daha kimsenin yaşamaması için var gücüyle uğraştığını biliyorum.
I'm not gonna answer your question, and I don't want you to ever ask me again.
Soruna cevap vermeyeceğim ve bir daha da sormanı istemiyorum.
I don't ever want you to get hurt.
Hiçbir zaman zarar gelsin istemiyorum.
Don't you guys ever watch those home decorating shows on TV?
Hiç TV'deki dekorasyon programlarını izlemediniz mi?
You don't ever have to worry about him again.
O herif hakkında bir daha endişelenmene gerek yok.
I don't know what to say other than if you ever need someone to talk to, uh, I'm around.
O zaman ne denir bilemedim. Eğer birileriyle konuşmaya ihtiyacın olursa ben buralardayım.
Don't ever say that again! Do you understand me?
Bunu bir daha asla söyleme, duydun mu beni?
I don't think I can ever let you out of my sight again.
Senin tekrar gözümün önünden ayrılmana izin veremem.
I don't think you should have any expectations of him ever fighting again.
Herhangi bir beklenti içinde olmamanızı öneririm asla tekrar dövüşmez.
If you're such an addict, why don't you ever try and cuddle with me?
Madem o kadar bağımlısın neden bana sarılmaya çalışmıyorsun?
I don't know if I ever told you this, but I... I was... Raped?
Daha önce bundan size bahsetmiş miydim bilmiyorum, Ama ben... ben...
Being apart from you this past... uh, day has made me realize what life was like without you, and it... blew. I don't ever want to lose you again.
Senden ayrı kaldığım sürede... uh, sensiz hayatın nasıl olduğunu ne kadar boktan olduğunu anlamamı sağladı.
Well, you know how I don't ever brag about my sexual exploits.
Cinsel maceralarımla hiç böbürlenmediğimi biliyorsunuz.
I don't want you ever talking to Cleveland again.
Bir daha Cleveland'la konuşmanı istemiyorum.
'Bob Monkhouse! ' Don't you ever wish for anything?
Çok istediğin bir şey yok mu hiç?
Don't you ever... ever make fun of someone's death, you ignorant, rancid, infinitesimal speck of dirt.
- Sakın bir daha birinin ölümüyle dalga geçeyim deme. Küstah, iğrenç, karaktersiz şerefsiz seni.
You don't think Mr Bates ever knew it was Mr Green, do you?
Bay Bates'in, Bay Green olduğundan haberi yok, değil mi?
I don't know how I could ever repay you both.
Bu iyiliğinizi size nasıl geri ödeyeceğimi bilmiyorum.
You know, in all my time visiting with Marcella, I don't recall her ever mentioning a niece named Meredith.
Marcella'yı sık sık ziyaret ederdim fakat Meredith adında bir yeğeni olduğundan hiç söz etmedi.
Well, don't you ever ask her opinion?
- Sen hiç sormaz mısın?
don't you ever sleep 18
don't you ever forget that 19
don't you ever do that again 18
don't you ever knock 25
don't you ever do that to me again 19
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you ever forget that 19
don't you ever do that again 18
don't you ever knock 25
don't you ever do that to me again 19
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you think so 212
don't you know 365
don't you trust me 129
don't you know it 19
don't you think 3078
don't you remember 435
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you think so 212
don't you know 365
don't you trust me 129
don't you know it 19
don't you think 3078
don't you remember 435