English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't you get that

Don't you get that translate Turkish

4,241 parallel translation
And if you don't get that by now, then, I don't know, I guess I'll talk to you in another 10 years.
Bunu şimdiye kadar anlamadıysan bilemiyorum, seninle bir 10 yıl sonra konuşuruz.
Once you get past the candle makers and fudge shops, it's truly a beautiful place to live, the kind of place where things don't change all that much.
Şekercileri ve çikolata dükkanlarını saymazsak, yaşamak için muhteşem bir yer, değişimin çok olmadığı bir yer.
One of these days, I'm gonna get you to agree that over 20 million men and women in this country don't require the services of a psychiatrist.
Günün birinde sana bu şehirde psikiyatrist talebi olmayan 20 milyondan fazla erkek ve kadın getirebilirim.
You keep trying to get us to say things that we don't wanna say and I don't think we can afford to make so many enemies before we have enough friends.
Söylemek istemediğimiz şeyleri bize söyletmeye çalışıyorsun ve yeterince arkadaş edinmeden bu kadar düşmanla başa çıkabileceğimize emin değilim.
I'm at that age where things you think are only going to happen when you get older are actually happening. If I'm going to be totally honest with myself, I don't think I'm ever going to die.
- Dürüst olmam gerekirse, şu ana kadar öleceğimi hiç düşünmemiştim.
That's why I don't like to talk to you, you get all sensitive and shit.
Seninle konuşmayı bu yüzden sevmiyorum. Çok hassaslaşıyorsun falan.
People don't get a chance to see these small, kind things that you do for people.
İnsanlar için yaptığın bu küçük şeyleri kimse göremiyor.
You don't get to call them that.
Onlara bu şekilde hitap etmen gerekmez..
You don't get to make that choice.
Bu kararı sen veremezsin.
You don't have to get all that.
Hepsini almak zorunda değilsin.
But you know, you don't just get into one and then that's it.
Ama birine öylece alışamıyorsun, sonra da böyle oluyor.
You don't want to get fucked over again, but that's just what they're doing.
Tekrar boku yemek istemezsin ama şu anda aynen onu yapıyorlar.
You don't get many teachers with a rack like that.
Böyle malı olan hiçbir öğretmeni kayda alamazsın.
I don't know, I mean, you know, like, when you're 17 and... You just want to get out there and show the world everything that you have to offer, because you have all this stuff to say?
Bilemiyorum, yani, bilirsin işte 17 yaşına geldiğinde söyleyecek o kadar çok şeyin vardır ki, ortaya atılıp arş-ı aleme elinde ne var ne yok göstermek istersin ya?
I promise you that I will not get pissy if you don't.
Söz veriyorum sen sinirlenmezsen, ben de sinirlenmeyeceğim.
I hate to break up the car party, but, Rex, you don't have a plan for the ransom drop and that is the part where people get caught.
Araba partinizi bölmekten nefret ediyorum ama fidyenin bırakıldığı kısım için planın yok Rex ve herkes o kısımda yakalanacak. - Vay be.
Don't you get that?
Anlamıyor musun?
You don't get that one, if that's the one you want.
İstediğin buysa diğerini almıyorsun.
I mean, you haven't lived here in years, and you always complained about that mattress anyway, so just don't get all bent out of shape.
Yani yıllardır burada yaşamıyorsun ve sürekli yatağını şikayet eder dururdun. - Şimdi hiç küplere binme.
Well, that's why you take it beforehand, so you don't get sick.
Bu yüzden hasta olmadan önce önce alman gerekiyor.
Listen, if I don't get a chance, would you... would you tell him that I love him, I never stopped?
Beni iyi dinle, eğer ben konuşamadan gidersem ona, kendisini sevmekten hiç vazgeçmediğimi söyler misin?
If I don't stop it, if I can't stop it, we'll know in plenty of time, and you guys get in that tunnel.
Durdurmazsam, durduramazsam zamanında öğrenmiş olacağız, siz de o tünele gireceksiniz.
If you don't get me that fucking phone call,
Eğer telefon görüşmesi yapamazsam ihtiyarı öldürüyorum.
You don't have to do that, I get it.
Yapmak zorunda değilsin, anlıyorum.
Why don't I get in bed with you and make sure that there are no more monsters?
Birlikte uyumaya ve canavarların gittiğinden emin olmaya ne dersin?
Well, you don't get over an experience like that. - Sure.
Böyle bir olayı hemen atlatamıyorsun.
If you don't give it to me now, I'm gonna get back in that truck and I'm gonna stay on you till you do.
Eğer geri vermezseniz, sizin aracınıza binip siz geri verene kadar da önünüzden çekilmeyeceğim.
Why don't you get your butt off my mother's couch when you say that?
Bunu söylerken annemin aldığı kanepenin üzerinde oturuyorsun, fark ettiysen?
It used to be... Grandma used to say, "You don't get off of that table until you eat everything you have on there."
Babaannem şöyle derdi "Masadaki her şeyi yemeden kalkmak yok."
When you get grown, don't marry some shitty odd head kid.... heading West and laying claim on a farm that he ain't gonna build yet.
Büyüyünce sakın ola ki eski kafalı, Batı'ya giden henüz inşa etmediği çiftliği hakkında atıp tutan boktan adamlarla evlenme.
"I don't know why I do what I do... but I can only promise you that I am going to get help."
"Neden ve nasıl yaparım bilmiyorum ama sana söz veriyorum yardım alacağım."
You know we don't need to get into that right now.
Aslında şuan bu konuyu açmasak daha iyi olur.
Well, don't you want to get that innocence back?
Bu masumiyeti geri almayı istemiyor musun?
Look. Why don't we take this conversation as you trying to get into my good graces and me being only too happy to let that happen.
Bak neden bu konuşmayı senin benim takdirimi almaya çalışman ve benimde bunun olmasına izin vermek için çok mutlu olduğum bir konuşma olarak düşünmüyoruz.
You don't get that kind of a mind inside that kind of a body.
Böyle bir ceset içinde böyle bir zihin bulamazsın.
I was thinking that, you know, we could get married, and then maybe after that, we could, I don't know, move to Florida.
Düşünüyordum da, bilirsin, evlenip belki sonrasında da, ne bileyim, Florida'ya taşınabiliriz.
You know if I don't get Vincent that cash on Sunday, I'm going to get shat out by a crocodile on Tuesday, so, I get it.
Eğer pazar günü parayı Vincent'a vermezsem,... salı günü bir timsah tarafından paramparça ediliyor olacağım, anladım yani.
You don't get rid of me that easy. [Laughter] Come here.
- Gel buraya.
That's it. " But... When the trust goes away, when you can't feel it anymore I don't know how you get it back.
Ama güven kaybolduğunda onu daha fazla hissedemediğinde geri nasıl getirilir bilmiyorum.
You don't get to interrupt that.
Bunu bozmaya hakkınız yok.
You lied to me about William, and you don't care if I get hurt, or if that little boy gets hurt, as long as you get...
- Bana William hakkında yalan söyledin. Sen parayı aldığın sürece ne benim ne de o çocuğun zarar görmesi senin zerre kadar umurunda değil.
Because you don't get to decide that, Ethan.
- Çünkü kararını veremiyorsun, Ethan.
Don't you get that?
Anlamıyor musunuz?
You don't get to act like that, Marty, or like this.
Öyle davranmaya hakkın yoktu Marty. Şu anda da yok.
Well, why don't you get that bathroom cleaned finally, huh, get all the toothpaste up?
Diş macunu izlerini çıkart.
And don't think for a second you're gonna use that baby to get money out of us.
Ve bu bebeği bizden para sızdırmak için kullanabileceğini de sanmıyorum.
You don't sound so sure that you wanna get fucking rich.
Kulağa tam olarak zengin olmak istiyormuşsun gibi gelmiyor.
I don't mean to be pushy, but any way... you could do that before you get raped?
Yüzsüzlük etmek istemem ama tecavüz edilmeden önce yollasanız?
Yeah, sure, that's the place if you don't wanna get rich.
Yer orası mı? Evet, eminim, zengin olmak istemiyorsan gideceğin yer orası.
Don't you get it, I'll never do that!
Anlamıyorsun, bunu asla yapmayacağım!
You know that nannies can't get on plane, so why don't you come with us and you take care of him while I work.
Dadıları uçağa bindiremiyoruz sonuçta. Sen de bizimle gel ve ben çalışırken ona göz kulak ol işte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]