English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't you know

Don't you know translate Turkish

121,856 parallel translation
You don't know how to do that.
Bunu nasıl yapacağını bilmiyorsun.
I don't know what you're talking about.
Neden bahsettiğini anlamıyorum.
You two are blowing up buses and you don't even know they use them to transport human prisoners?
Havaya uçurduğunuz otobüsün insan mahkûmları taşıdığını bilmiyor muydunuz?
Look, we know you're trying, but you don't need to give us pep talks.
Biliyorum deniyorsun ama, bize konuşma hakkı vermiyorsun.
You know we don't have that.
O kadar paramız olmadığını biliyorsun.
- I don't know anything about wrestling. - Not you.
- Güreş hakkında bir fikrim yok.
- You don't even know me.
- Beni tanımıyorsun bile.
You never had a real job, your daddy pays all your bills, but you don't let anyone know unless you're really drunk.
Hiç gerçek bir işin olmadı, faturalarını baban ödüyor ama sarhoş olmadıkça bunu kimseye anlatmıyorsun.
You don't know who her clients were.
Müşterilerinin kim olduğunu bilmiyorsun.
You don't know.
Bilmiyorsun
You don't know me.
Beni tanımıyor.
I don't know who the hell you think...
Kimden bahsettiğinizi bilm -
You don't know what he did to me.
Bana ne yaptığını bilmiyorsun.
You don't know my life.
- Hayatımı bilmiyorsun.
I know so much about what you don't like.
Sevmediğiniz tonla şey biliyorum.
You know I don't really use that word.
Yapma, normalde kullanmam, bilirsin.
You don't get to decide what I know and what I don't know!
Neyi bilip, bilmeyeceğime sen karar veremezsin!
For an advisor, there seems to be a lot that you don't know.
Bir danışman için bilmediğin çok şey var gibi görünüyor.
You know, I... I don't know.
Bilmiyorum.
I don't know about you but I slept like a baby last night.
Seni bilmem ama ben dün gece bebekler gibi uyudum.
Yeah, I don't know who "they" are, but, according to Sun Tzu, you should never fight an uphill battle.
- Kim demiş onu bilmiyorum ama Sun Tzu'ya göre, yokuş yukarı asla saldırma.
You know who they are, don't you?
Kim olduklarını biliyorsun değil mi? - Ne?
I don't know what you mean.
- Ne demek istediğini bilmiyorum.
"Oh, how did Sunny..." You don't know the first thing about me, son.
"Nasıl oldu da Sunny..." Hakkımda bir şey bilmiyorsun evlat!
You think I don't know you and veil whisper together, conspiring to slit my throat?
Doğru değil bu. Veil ile fısıldaşıp boğazımı kesmeyi planladığınızı bilmiyor muyum sanıyorsun?
I don't know what you mean, mother. "Baron."
- Ne demek istediğini anlamadım anne.
I know you don't believe it now, but one day, they will thank you for what you're doing here.
Şu an inanmadığını biliyorum, fakat bir gün, burada yaptıkların için sana teşekkür edecekler.
You don't know. Nobody knows that.
Bunu bilemezsin, kimse bilemez.
Because I don't know you.
Çünkü sizi tanımıyorum.
- You don't know that.
- Bunu bilemezsin.
I don't know what to tell you.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- "And the truth will set you free." - You don't know how important.
- "... ve gerçek sizi özgür kılacak. "
You don't know the half of it.
Tahmin bile edemezsin.
! You don't know how to drive, huh?
Sürmeyi mi bilmiyorsun?
Look, I know you don't do anything without good reason, but my mom said you were thinking about moving back to Texas.
Sen sebepsiz iş yapmazsın, biliyorum. Annem dedi ki Teksas'a dönebilirmişsin.
I thought a lot about it, and with Kirkman as president, the party lines don't seem to mean as much as they used to, you know?
Bunu çok düşündüm ve başkan, Kirkman olunca parti çizgileri artık eski keskinliğini yitirdi.
I mean... we don't know your red line, but I can tell you what we won't tolerate.
Çizgiyi nerede çekeceğinizi bilmiyoruz. Ama bizim çizgimizi size aktarayım.
I don't know what I'd do if I lost you.
Seni kaybetsem ne yapardım ben?
You don't need to know why I'm looking for Lloyd.
Lloyd'u niye aradığımı bilmene gerek yok.
You don't know?
Bilmiyor musun?
You can't deny the story without committing perjury, and you can't confirm it without admitting that you still don't know who's behind all this, throwing the whole American country into a panic.
Yalan beyanda bulunmadan haberi inkâr edemezsin. Arkasında kim olduğunu hâlâ bilmediğini söyleyerek tüm halkı paniğe sürüklemeden kabul de edemezsin.
So does that mean you don't know?
- Bilmiyor musunuz yani?
Someone else blew up the Capitol, and you don't know who it is, do you?
Meclis'i başkası patlattı ve kim olduğunu bilmiyorsun. Tom?
Well, I don't know exactly what you're talking about.
Ne demek istediğini anlamadım.
You people around here, you don't seem to know the difference.
Siz buradaki insanlar, sizler ikisi arasındaki farkı bilmiyorsunuz.
You don't know who you are, where you're from, or what you've done...
Kim olduğunu bilmiyorsun, nereden olduğunu, ya da yaptığın şeyleri...
I know we decided to do this baby thing together, so if you don't want me to take it, I'll... Look, I know...
Bak, biliyorum...
You really don't know where he is?
Gerçekten nerede olduğunu bilmiyor musun?
Psychologically speaking, you don't know each other at all.
Birbirinizi hiç tanımıyorsunuz bile. İkinci Aşama için öylece bekleyemeyiz.
You don't think I know what you guys are up to?
Ne işler yaptığınızı bilmiyorum mu sandınız?
You two are blowing up buses and you don't know they use them to transport human prisoners?
Siz ikiniz otobüsleri patlatıyorsunuz ama onları insanları nakil etmek için kullandıklarını bilmiyor musunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]