Don't you know anything translate Turkish
3,908 parallel translation
Usually when people say they want to be a writer, they really don't want to do anything except, you know, eat and masturbate.
Yazar olmak istediğini söyleyen insanları çoğu aslında yemek yiyip, mastürbasyon yapmak ister.
With all due respect, Danny, you don't know anything about children.
Tüm saygımla söylüyorum Danny,... çocuklar hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
You know, Carly, I don't want this to, um, you know, to come off weird or anything, it's just...
Biliyor musun Carly, bunun bunun tuhaf ve saire gelmesini istemiyorum... Sadece...
It's just'cause I don't have anything artistic in my life right now, you know?
Çünkü hayatımda bu ara hiç sanatsal bir şey yok, biliyor musun?
It just so happens, you don't know anything about music.
Öyle denk gelmiş, sen de müzik hakkında bir şey bilmiyorsun.
You don't know anything, huh?
Hiçbir şey bilmiyorsun demek.
! Don't you know you can't believe anything that program says?
O programın dediği hiçbir şeye güvenemeyeceğini bilmiyor musun?
You don't know anything about me, but you hate me anyway, which makes you a bigot and a bully.
Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun, Ama benden yine de nefret ediyorsun. Bu da seni bir yobaz ve zorba yapar.
I don't want anything heavy and deep, you know.
Üzücü, kırıcı bir şey söylemek istemedim... bilirsin...
Ok, you got me. I don't know anything about wine.
Tamam, açığımı yakaladın.
You clean up, and if she wakes up, you don't know anything.
Sen temizlik yap. Uyanırsa hiçbir şey bilmiyorsun.
You don't know anything about me.
Benimle ilgili hiçbir şey bilmiyorsun.
I swear to you, I swear to you I don't know anything.
Yemin ederim, yemin ederim, hiçbir şey bilmiyorum.
You don't get to know anything.
Hiçbir şey öğrenmeyeceksin.
How can I talk you out of anything if I don't know what you're thinking?
Nasıl düşündüğünü bilmezsem seni nasıl vaz geçirebilirim?
Sophia, y-you know I don't have anything like the deep pockets you need for...
Harlem Youth Outreach Programı yönetim kuruluna da. İhtiyacın olan derin cepler bende yok...
If you don't know anything, don't talk about things so easily.
Bir halt bilmeden laf yapıp durma.
You don't know anything.
Hiçbir şey bilmiyorsun.
I thought we were close, but I'm realizing I don't know anything real about you.
Yakın olduğumuzu sanmıştım ama hiçbir gerçek şeyini bilmediğimi fark ettim.
You don't know anything about music.
Müzik hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
No, I just told you, I don't know if they found anything.
- Hayır, dedim ya sana şimdi bir şey bulup bulmadıklarını bilmiyorum.
You don't know anything about my life.
Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.
You can shoot off now, you don't know anything.
- Artık defolup git, bir şeyden haberin yok.
You don't know anything about me.
Benim hakkımda şey bilmiyorum.
I don't know anything. You know everything about me.
Benimle ilgili her şeyi biliyorsun.
Just like I'm sick of you talking about things you don't know anything about.
Hakkında hiçbir şey bilmediğin şeyler hakkında seninle konuşmaktan sıkıldığım gibi.
- No, you don't know anything.
- Hayır, hiçbir şey bilmiyorsun.
Is that what you're saying? I'm saying I-l don't know anything.
Hiçbir şey bilmediğimi söylüyorum.
Don't talk as if you don't know anything!
Bilmemiş gibi konuşma!
It's amazing, isn't it, that you're friendly with someone for, like, ten years, and that you don't know anything more about them than this much?
İnanılmaz, değil mi? Birisi ile on yıl arkadaşlık ediyorsunuz ve hakkında tüm bildiğiniz işte bu kadar.
I'm sure I'm not telling you anything you don't know.
Bilmediğiniz bir şey söylemediğimin farkındayım.
Damn right, because you don't know anything.
Bunun korkutucu olduğunu biliyorum.
- Look, you should really just pull over now... I don't know anything about that. - No, huh?
Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
Well, you know, if you need anything, you don't hesitate to ask me, okay?
Bir şey lazım olursa, düşünmeden söyle, olur mu?
There are 20 years of that little girl's life that you don't know anything about.
Bu küçük kızın hayatı hakkında bir şey bilmediğin 20 sene var.
Look, I know you don't want to confess to anything. I just need to know.
Bak, bir şey itiraf etmek istemediğini biliyorum, sadece bunu bilmem gerek.
I'm sure I don't know anything you don't know.
- Senin bilmediğin bir şey bilmiyorum inan.
You know that old snow setting's not really gonna do anything, don't you?
Bu eski moda kar ayarının hiç bir işe yaramayacağını biliyorsun, değil mi?
So, you know, we don't want to jump to anything without careful consideration of...
Her şeyi dikkatlice düşünmeden karara varmak iste- -
I can't show you anything about Singapore you don't already know, but what I can show you is America, starting with wine.
Singapur hakkında size henüz bilmediğiniz bir şey gösteremem, ama size şarap ile başlayan Amerika'yı gösterebilirim.
You knew to run straight to this... this, this bunker, whatever, but you don't know anything?
Direk bu sığınağa gelmeyi bildin ama her nedense hiçbir şey bilmiyorsun?
Don't tell me you don't know anything...
- Bana bilmediğim bir şeyi söyleme.
You know, I don't know if this has anything to do with what happened up there, but... She called in yesterday afternoon, said somebody attacker her on the Mountain.
Orada olanlarla ilgisi var mıdır bilmem ama dün öğleden sonra arayıp dağda birinin ona saldırdığını söylemişti.
Is there anything you don't know everything about?
- Sandviçin dâhiyaneymiş. Tamamen bilmediğin bir şey bile yok mu?
Maybe that's because you don't know anything - about murder cases.
Belki de cinayet davalarıyla ilgili bir şey bilmemenden kaynaklanıyordur.
I don't need to know anything except why are you acting like this?
Bir şey bilmem lazım değil ama niye böyle davranıyorsun?
I don't wanna know anything about you.
Sizin hakkınızda hiçbir şey bilmek istemiyorum.
You don't know anything, Danny.
Bir şey bildiğin yok Danny.
It's a challenge when you're infiltrating a terrorist organization because it means you don't get to know exactly what you're part of until it's too late to do anything about it.
Terör örgütünün içine sızarken bu bir meydan okumadır. Çünkü bu bir şeyi yapmak için çok geç olmadan tam olarak yaptığınız işin neresinde olduğunu bilmeniz anlamına gelir.
But you do know I would never do anything to hurt you, don't you?
Ama asla seni üzecek bir şey yapamayacağımı biliyorsun, değil mi?
Don't you know anything?
- Hiçbir şey bilmiyor musun?
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you think so 212
don't you know 365
don't you trust me 129
don't you know it 19
don't you think 3078
don't you remember 435
don't you do it 56
don't you touch me 102
don't you mean 71
don't you start 75
don't you know 365
don't you trust me 129
don't you know it 19
don't you think 3078
don't you remember 435
don't you do it 56
don't you touch me 102
don't you mean 71
don't you start 75