Don't you think so translate Turkish
3,000 parallel translation
- You don't think so?
- Sence yok mu? - Hem de hiç.
I don't think the incident will repeat itself... but, as you know, psychiatry isn't an exact science... so it's good for you to have them.
Ben tekrarlanacağını sanmıyorum ama, bildiğin gibi, psikiyatri kesin bir bilim değil bu yüzden bunların sende olması iyi olur.
Do you think it's possible that the evil spirit has returned to the house? I don't think so.
Sence kötü ruhun eve geri dönmüş olması mümkün mü?
It'll take a man who is more than I am now to follow you, so don't think about me.
Şimdi benden daha fazlasına sahip bir adam seni takip edecek bu yüzden beni düşünme.
Oh, so you don't think about the past?
Demek geçmişi düşünmek istemiyorsun?
Don't you think so?
Sence de öyle değil mi?
So if you two need a little more time to think things over, we don't have to move forward just yet.
Kısacası biraz daha zamana ihtiyacınız varsa, bizim için hiçbir sorun yok.
You don't think so?
Olamaz mı?
You don't think so?
Öyle mi düşünüyorsun?
So you don't think this was a simple car jacking then.
Demek bunun basit bir araba hirsizligi olmadigini dusunuyorsunuz.
Contractual law is just so bloodless, don't you think?
Sözleşme hukuku çok sıkıcı, sizce de öyle değil mi?
I know that this is a shock, so why don't you take some time, think about what you want to do?
Biliyorum çok zor. Niye kendine ne istediğini düşünmek için biraz zaman vermiyorsun?
You don't think so?
Demek öyle?
- Don't you think so?
Sizce de öyle değil mi?
You think you're so cool, don't you?
Dünyanın senin çevrende döndüğünü düşünüyorsun, değil mi?
Actually, you know what? Um, this is actually my brother's car, so I don't have the registration but think you could help a girl out?
Aslına bakarsanız bu kardeşimin arabası ve ruhsat yok yanımızda.
So, just to calibrate, you don't think Marlon's the murderer?
- Hayır. Bu bir soru değildi. Bir tespit di.
So maybe you don't think it's vital to this mission, but as you well know, sharing is vital to our partnership.
Bu görev için önemli olmadığını düşünebilirsin, ama bildiğin gibi, paylaşmak ortaklığımız için önemli.
So you don't think I should ask her out?
Çıkma teklif etmeyeyim mi sence?
So Sunday... I don't wanna push my luck, but do you think you might wanna head out a little early, get some food in Sausalito? I know this great Indian place.
Evet, Pazar günü şansımı zorlamak istiyorum ama sen de Sausalito'da yemek yemek için erkenden yola çıkmak isteyebilirsin.
I can only apologize so many times, and, yes, I have made some mistakes, but that is the only way that I'm going to learn, and I don't think it's fair for you to keep questioning whether or not
Bir çok kez özür diledim ve evet, bazı hatalar yaptım Öğrenmemin tek yolu buydu. ve bunun adil olduğunu düşünmüyorum.
So you--you don't think I'm a total douche nozzle?
Yani benim tam bir dangalakçı başı olduğumu düşünmüyor musun?
But then you don't know why there are so many, you want to think, what drives those numbers?
Ama neden bu kadar sayıda olduklarını bilmiyorsunuz, düşünüyorsunuz, bu sayıların nedeni ne?
So all this was about you? You don't think it was even related?
İlgisi bile olmadığını mı düşünüyorsun?
Don't you think so, Youngho?
Sence de öyle değil mi?
You don't think so?
Öyle mi?
So do you think people don't die peacefully in hospices?
Sence insanlar darülacezelerde huzurla ölmüyorlar mı?
Good thing is you passed me on to him, so I don't care what you think.
Beni ona bırakman iyi olmuş o zaman ne düşündüğün umurumda değil.
Oh, well, uh... you've got a great backhand, so use it, and, hey, don't forget, you're better than you think you are.
Oh, pekala... elarkası tekniğin harika, onu kullan ve, hey, unutma, olduğunu düşündüğünden daha iyisin.
I just saw you. And I don't think I've ever not seen you two together, - so I...
Orada seni gördüm ve ikinizi bir daha beraber göremeyeceğimi düşündüm yani keşke yine birleşseniz!
So you really don't think he's gonna come back?
Gerçekten geri dönmeyeceğini mi düşünüyorsun?
If you are so concerned about Sada's expenses.. .. then why don't you think about the government as well.
Madem Sada'nın borcu için bu kadar endişeleniyorsun devleti niye düşünmüyorsun.
So you really don't think he did it?
Sheppard!
So it's gone pretty well so far, don't you think?
Çok mesafe kat ettik, haksız mıyım?
You think you're so smart with these little mind games, Don't you?
Akıl oyunları yaparak çok zeki olduğunu sanıyorsun dimi?
I like you so much, but I don't think I can see you anymore.
Senden çok hoşlanıyorum, ama artık seninle görüşebileceğimi düşünmüyorum.
You gonna make him go away? You know, Nico, I don't think he understands the concept of money yet, so maybe try PS3s and milkshakes first.
Daha parayı kavrayamıyor.
Yes, but fortunately I am king, so you don't have to think.
Evet, neyse ki kral benim, böylece düşünmek zorunda kalmıyorsun.
It would have been so much fun to work together, don't you think?
Beraber çalışmak çok güzel olabilirdi...
By the way, I don't think that bouncer outside is affiliated with these guys. Just so you know.
Bu arada, o dışarıdaki fedainin bu adamlarla alakası olduğunu sanmıyorum.
But you burn rubber up, it's just drag racing so you don't even think about turning.
Lastik yakarsınız ve bu sadece drag yarışı, dönmeyi düşünmezsiniz.
Nate, don't you think it's time to let it go so we can just be friends again?
Nate, artık uzatmamanın ve tekrar arkadaş olmamızın vakti gelmedi mi?
I think so, as long as you guys don't want to change the ending or the beginning or all the stuff in the middle.
Sanırım, sizler sonunu veya başını değiştirmek istemediğiniz sürece ya da ortadaki bütün hikâyeyi.
I think you're just trying to save your ass so people don't see all the salacious things you've sent in to "Gossip Girl."
Bence sen kendi kıçını kurtarmanın peşindesin. Böylece insanlar "Gossip Girl"'e gönderdiğin açık saçık şeyleri göremeyecek.
So, you think this is what it looks like? You don't buy it?
Ee, neye benziyor sence?
So, to that leak that you don't think exists Can you please tell Mr. Goldman That he can sneak around all he wants to, but if this case ever gets to a courtroom I win.
O yüzden, var olduğunu düşünmediğiniz şu sızıntıya lütfen bay Goldman'a söyleyebilir misin istediği gibi etrafta gizlice dolaşabilir, ama bu dava asla asla mahkemeye çıkmayacak ben kazandım.
You know, I'd- - the truth is I don't really know what to say about it because I'm not keeping it, so it's just kind of easier not to think about it.
Aslında bakarsan nasıl denir bilmiyorum çünkü bu bebeği istemiyorum o yüzden düşünmemek daha kolay.
Okay, so I know we both saw him at the same time, but he's perfect for me, don't you think?
Tamam, onu aynı zamanda gördük biliyorum, ama sence de tam benlik değil mi?
So I think you have something you want to say to me, so why don't you just say it?
Sanırım bana söylemek istediğin bir şey var, o zaman niye söylemiyorsun?
- Eric, I'm so sorry. I don't- - I don't mean to put you on the spot, but I'm focused and committed to getting my career back, so think about it.
- Eric, çok özür dilerim seni zor duruma sokmayi hiç istemiyorum yalnizca kariyerimi geri almaya odaklanmis durumdayim o yüzden bir düsün.
Blue is so blah, and purple just pops, don't you think?
Mavi çok bayık ve mor yıkılıyor, sence de öyle, değil mi?
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982