Don't you trust me translate Turkish
2,274 parallel translation
Okay, why don't you just trust me, here?
Bana neden güvenemiyorsun?
Either way, you either trust me or you don't.
Her şekilde bana ya güveneceksin ya da güvenmeyecek.
Trust me, you don't want to get mixed up in that.
Güven bana, o işlere girmek istemezsin.
I don't want to pry, but you have to trust me.
Burnumu sokmak istemem ama bana güvenmek zorundasın.
She has her own attorney, but I don't trust him, and I want you to handle it.
♪ Me and Missy is so busy, busy making money ♪
Trust me, you don't suck in bed.
İnan bana, kötü değilsin.
After all this time, you still don't trust me?
Bunca zaman sonra, bana hala güvenmiyor musun?
You know, I find it a little insulting that you don't trust me to handle this.
Bu konuda bana güvenmemeni biraz aşağılayıcı buluyorum.
Don't you trust me?
Bana güvenmiyor musun?
And now you don't trust me?
Ne yani, bana güvenmiyor musun?
What, you don't trust me with our future earnings?
Gelecekteki kazançlarınız için bana güvenmiyor musunuz?
Come on, amigo, you trust me or you don't.
Haydi, amigo, güven bana.
I know you don't trust me.
Bana güvenmediğini biliyorum.
The truth is I don't know if you can trust Boyd to have your back, but, while he has tried to kill me and I have shot him and imprisoned him and I wouldn't be surprised if our paths, again, cross in such a manner, he has had my back on two occasions.
- Gerçek şu ki sizi koruması için Boyd'a güvenebilir misiniz bilmiyorum ama her ne kadar o beni öldürmeye çalışmış ve ben de onu vurup hapse atmış olsam da ve yollarımız tekrar aynı şartlarda kesişse, hiç şaşırmam ama iki defa beni korumuştur.
And trust me, you don't want any part of that.
Ve inanın bana, bunu görmek istemezsiniz.
Harry, trust me, you don't want to be near me right now
Harry, güven bana, burada olmak istemezsin.
Trust me, honey, you don't have enough hours in the day.
İnan bana tatlım, zamanını bunun için harcamak istemezsin.
'Cause, you don't trust me. I sure as hell don't trust you.
Çünkü ne sen bana güveniyorsun ne de ben sana güveniyorum.
Um... I understand if you don't trust me.
Bana güvenmemeni anlarım.
Why don't you trust me?
Neden bana güvenmiyorsun?
Trust me, you don't want that thing coming through.
İnanın bana, o şeyin anomaliden geçip gelmesini istemezsiniz.
But you don't want to think about the alternative, trust me.
Ancak, diğer seçeneği düşünmek bile istemezsin, inan bana.
What does it matter... if you don't trust me?
Bana güvenemiyorsanız ne önemi var ki?
Look, Sanchez, if you don't trust me, bring your toolbox.
Bak Sanchez, eğer bana güvenmiyorsan, malzemelerini de yanında getir.
Ugh. I know you don't trust me, Paul.
Güvenmediğini biliyorum Paul.
- Don't you trust me, Cass?
- Bana güvenmiyor musun, Cass?
You don't trust me.
Bana güvenmiyorsun.
You do trust me, don't you?
Bana güveniyorsun, değil mi?
I don't know, but you've got to trust me!
Bilmiyorum ama bana güvenmelisin!
You don't trust me, remember?
Bana güvenmiyorsun, unuttun mu?
Why don't you trust me? Because!
Neden bana güvenmiyorsun?
Natasha... trust me, you don't want to do this.
Natasha... Bana güven bırak onu...
And you couldn't tell me this because you still don't trust me?
Ve bunu hâlâ bana güvenemediğin için söyleyemedin?
What, you don't trust me, or... you don't think I'm a good detective?
Bana güvenmiyor musun? İyi bir dedektif olduğumu düşünmüyor musun?
Wow. We've been engaged for 26 hours now, and already you don't trust me.
26 saattir nişanlıyız ve daha şimdiden bana güvenmiyorsun.
If you don't trust me, Ben, who do you trust?
Bana güvenmiyorsan, Ben, kime güveneceksin?
Are you saying you don't trust me?
Bana güvenmediğini mi söylüyorsun.
Like you don't trust me.
Bana güvenmiyorsun gibi.
I know you don't like me, but do you still not trust me?
Benden hoşlanmadığını biliyorum ama bana hâlâ güvenmiyor musun?
I need you to wait for me here. Don't go! Trust me.
beni burda beklemeni istiyorum gitme bana güven
Don't you trust me to share?
Paylaşacağıma inanmıyor musun?
Don't you trust me to share?
Bana güvenmiyor musun?
And you don't wanna hear the live feed, trust me.
Canlı besinlerin sesini duymak istemezsin, inan bana.
I brought Lisbon along, on account of you don't trust me, despite the fact that I helped her quit smoking.
Bana güvenmezsin diye Lisbon'ı da getirdim. Her ne kadar sigarayı bırakmasına yardım etmiş olsam da.
I can't back you up if you don't trust me.
Eğer bana güvenmiyorsan, daha destek olamam.
I may have to tolerate you, Ray, but trust me, you don't want to bait me.
Hiç sanmıyorum. Seni hoş görmek zorunda olabilirim Ray ama güven bana, canımı sıkmak istemezsin.
But you trust me, don't you?
Ama bana güveniyorsunuz, değil mi?
Come on... Don't you trust me?
Ah serseri sen bana inanmıyor musun?
Why, because you don't trust me? ♪ dead-end jobs ♪
Niye, bana güvenmediğin için mi?
Very funny. You don't trust me?
- Bana güvenmiyor musun?
All right, you don't trust me.
Tamam, bana güvenmiyorsunuz.
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you ever 59
don't you like it 136
don't you agree 326
don't you understand 702
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you think so 212
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you ever 59
don't you like it 136
don't you agree 326
don't you understand 702
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you think so 212