English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't you worry

Don't you worry translate Turkish

10,969 parallel translation
But don't worry, we'll get you another room right away.
Ama merak etmeyin size hemen başka bir oda bulacağım.
I'm going to get over my feelings, so you don't need to worry.
Duygularımın üstesinden geleceğim, o yüzden endişelenmenize gerek yok.
We're all fine. Don't you worry.
Hepimiz iyiyiz, sen endişelenme.
- Oh, don't worry, I'm plenty mad at you. But right now, I'd like to focus my mad on her.
Merak etme, sana da çok kızgınım ama şimdi ona olan kızgınlığımı yaşamak istiyorum.
And don't worry, I'm not gonna go all crazy and freak out on you.
Merak etme, çıldırıp sana saldırmayacağım.
Well, don't worry, we won't make you drink the blood.
Endişelenme. Bu seferlik kanı içmeye zorlamayız seni.
There's only one way to find out. Don't you think we have bigger things to worry about right now? No.
Öğrenmenin tek bir yolu var.
I just wanted to tell you that whatever agreement that you and Casey had with Chief Boden, you don't have to worry about me blowing your cover to Pridgen.
Casey ve şef Boden'la aranızdaki antlaşma neyse gerçekleri Pridgen'a anlatmam konusunda korkmana gerek olmadığını söylemek istemiştim.
Don't worry ; it won't kill you.
Merak etme, öldürmez.
Nothing tying you to them, so... Don't worry. I'll handle it.
Merak etme, ben hallederim.
But if you change your mind, don't, for a second, worry about me, or my job, or what the Queen wants, or any of it. Okay?
Ama fikrini değiştirirsen benim işimi beni ya da Kraliçe'nin isttediği her neyse, onları düşünme.
Don't you worry, sir, you just hang on tight.
Endişelenmeyin bayım, sadece sıkı tutunun.
She doesn't hear us my friend Don't you worry.
Var. Merak etme küçüğüm, bizi duyamaz.
But, you don't have to worry.
Endişelenmeye gerek yok.
You don't worry about protocol.
Siz formaliteleri umursamayın.
Don't worry about the height you're jumping, just make sure the parachute works.
Atladığınız yükseklik sizi endişelendirmesin paraşütün çalıştığından emin olun yeter.
Uh, you don't have to worry.
Endişelenmene gerek yok..
Don't worry. I've got you.
Merak etme, benimlesin.
Oh-ho-ho! Don't you worry.
Merak etmeyin.
"Don't worry about it, but if you screw this up, everyone will die."
"Endişelenmene gerek yok ama haberin olsun dünyanın geleceği senin ellerinde."
You don't have to worry about me.
Benim için endişelenmene gerek yok.
Don't you worry about Cameron Dennis.
Sen Cameron Dennis'i dert etme.
At least you don't have to worry about that anymore.
En azından bu konuda artık endişe etmeyeceksin.
You don't have to worry about me.
Beni endişe etmene gerek yok.
I told you, I'll handle the UFO thing, don't worry.
Size söyledim, UFO meselesini halledeceğim, merak etmeyin.
Don't worry. I'm sure you have many other fine qualities.
Merak etme.Senin de başka iyi özelliklerin olduğuna eminim.
Don't worry, you guys are gonna be fine ; you're gonna walk.
Endişelenmeyin, siz çocuklara bir şey olmadan çıkacaksınız.
Look, I know you've gone through a long drought here, but don't worry, you're the guy I want for the job. That's not the issue.
Dinle, zorlu bir süreçten geçtiğini biliyorum fakat endişelenme, bu iş için istediğim kişisin.
Don't worry. You just have to guard me.
Bu yüzden endişe etmeyin ve tüm dikkatinizi vazifenize verin.
- And you don't worry about what crazy person might use your design?
- Delinin teki kullanır diye endişelenmediniz mi?
Don't worry, Bart, you'll always think you're in charge, even though I secretly will be.
Merak etme, Bart, sen hep lider olduğunu zannedeceksin, aslında gizliden gizliye ben olsam bile.
Ah, don't you worry.
Endişelenmeyin.
Don't you worry.
Hiç merak etmeyin.
Oh, darling, don't you worry about him.
Hayatım, onun için endişelenme.
Don't worry, we'll get the bugs overnighted to you.
Merak etme böcekler yarın elinde.
I haven't got £ 1,200. No, no, you don't have to worry about that, love, because we can, uh, yeah, we can pay for it, can't we? Oh, no.
... 1,200 poundum yok.
Don't worry, you learn to control it.
Merak etme bunu kontrol etmeyi öğreneceksin.
Bash : You don't need to worry about me.
- Benim için endişelenmene gerek yok.
Actually, you don't need to worry about that, because this is quite simple to date.
Aslında bundan endişelenmeniz gerekmiyor çünkü tarihini bulmak gayet kolay.
Anyway, I know you're busy, so don't worry about calling me back.
Neyse, meşgul olduğunu biliyorum. Beni aramasan da sorun değil.
You don't worry about me either, Mr. Cha.
Sen de benim için endişelenme, Bay Cha.
( Pounding at the door ) Emma, honey, don't you worry, sweetie!
Emma, tatlım. Merak etme canım!
Don't worry, you'll be back there soon.
- Tamam. - Merak etme, yakında tam orada olacaksın.
Don't you worry.
Merak etme.
I don't want you to worry about Liv.
Liv hakkında endişelenmenize gerek yok.
Don't you worry about me.
Benim için endişelenme.
Don't worry about the police if you're with me.
Benimle birlikteyken polisi dert etmenize de gerek yok.
Oh, you don't need to worry about me.
- Benim için endişe etme.
You're doing all the right things. Don't worry.
Doğru olan her şeyi yapıyorsun.
Don't you worry.
Endişelenme.
No, no, you don't worry enough, Cookie.
Hayır, sen yeterince endişelenmiyorsun Cookie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]