English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Donen

Donen translate Turkish

2,745 parallel translation
To discover it in this man, Stanley Donen, who made Singing in the Rain.
Bu adamı, "Yağmur'da Dans" ın yönetmeni Stanley Donan'ı keşfedelim.
To discover it in this man, Stanley Donen, who made Singing in the Rain.
Bu adamı, Yağmur'da Dans'ın yönetmeni Stanley Donan'ı keşfedelim.
But in the early 50s, just as the studio system, what Stanley Donen called'the garden', was dying, so it produced some of its most splendid blooms.
Stanley Donen'ın "bahçe" diye adlandırdığı stüdyo sistemi 50'lerin başında ölürken en parlak çiçeklerini açtı.
At MGM, Cosmopolitan producer Arthur Freed gave sophisticates like Gene Kelly, Vincent Minelli and Stanley Donen, a chance to show that the studios still had joy in them, and beauty too.
MGM'de, kozmopolit yapımcı Arthur Freed Gene Kelly, Vincent Minelli ve Stanley Donen gibi entelektüellere stüdyoların hala eğlenceli işler yapabileceklerini göstertti.
But both he and Stanley Donen, who started as a choreographer, were Americans born and bred, not émigrés, and at first their outlook was optimistic.
Ama o ve mesleğe koreograf olarak atılan Stanley Donen doğma büyüme Amerikalıydılar. Bu yüzden yaklaşımları iyimserdi.
Like many of his generation, Donen found the design, dance and sexuality of the Fred Astaire-Ginger Rogers musicals of the 30s entrancing.
Pek çok dönemdaşı gibi Donen da Astaire-Rogers müzikallerindeki dans, tasarım ve seksiliği büyüleyici bulur.
In Singin'in the Rain, Donen and Kelly did a kaleidoscopic sequence to make fun of the Busby Berkeley numbers, which they hated.
"Yağmurda Dans" ta Donen ve Kelly, kaleydoskop gibi bir sekans çeker. Böylece nefret ettikleri Busby Berkeley koreografisiyle dalga geçerler.
Change in Donen's life and work echoes the change in Hollywood itself.
Doğru ya. Donen'ın hayatı ve işlerindeki değişim Hollywood'daki değişimin habercisidir.
And, as in American cinema in general, melancholia entered Donen's cinema.
Amerika gibi Donen'ın sineması da melankoliden nasibini aldı.
By this time, Donen had made 21 films, some of the greatest to come out of Hollywood.
O güne dek Donen, kimisi Hollywood'un en iyilerinden olan 21 film çekmişti.
Just as Donen's films would do, so mainstream American cinema on the whole grew up in the'40s, and early'50s, the years of devastation.
Donen'ın filmleri gibi Amerikan anaakım sineması da 1940'lar ve 50'lerin başında gelişti.
To discover it in this man, Stanley Donen, who made Singing in the Rain.
Bu adamı, Yağmur'da Dans'ın yönetmeni Stanley Donen'ı keşfedelim.
Anyone who was brought back to life, it's like they need to feed.
Hayata geri dönen herkes, kendini beslenmek zorunda hisseder.
Okay, I've read about these cover-ups, right?
Burada dönen üçkağıdın farkında değil misiniz?
One of them is at the galactic level, which are huge spinning structures, with billions of stars in them.
Bunlardan biri Galaksi boyutu, içinde milyarlarca yıldızla dönen büyük yapılar.
numerous ships with spinning rings of light.
dönen daire ışıklarla çok sayıda gemi.
So when we contemplate nature, when we contemplate Jupiter or we contemplate a dynamo like the earth rotating in space, we basically have a magnet, that is rotating in space the lines of flux of the magnet are pulling down and through in this toroidal pattern of the magnetic field.
Doğayı tasarladığımızda, Jüpiter'i tasarladığımızda ya da uzayda dünya gibi dönen bir dinamo tasarladığımızda, özünde uzayda dönen bir mıknatısımız, manyetik alan Torodial örüntüsünde mıknatısın altından ve etrafından geçen akış çizgilerimiz var.
Has there ever been a returner?
-... daha önce geri dönen oldu mu hiç?
Honestly, if there was a plane going back now I'd get on it.
Çok ciddiyim, şu anda geri dönen bir uçak olsa binerdim.
I thought it was a whizzy thing.
Dönen bir şey olduğunu sanmıştım. Evet, kendi etrafında dönüyor.
And once he used to love me I was happy then. In the finale of Gold Diggers of 1933, a chorus girl sings about the forgotten men. Ex-soldiers, who had come back from war, traumatized.
Filmin sonunda korodaki kız, unutulan adamlar savaştan dönen ve travma geçiren depresyona giren gaziler hakkında bir şarkı söyler.
A spin with her pinkie? .
Parmağında dönen bir şey mi var?
So a terminally ill unsub targets a man who came back from the dead and then starts killing repeatedly.
Yani ölümcül hasta bir şüpheli, ölümden dönen birini hedef alıp sonra da rastgele öldürmeye başlıyor.
Uh, they're swirling, hook-like radar signatures that look surprisingly like what you'd expect them to.
Dönen olta iğnesine benzeyen radar görüntüleridir ve şaşırtıcı şekilde umduğun şeye benzerler.
The flawed hero which, you know, first sort of appeared in Freud influenced films, you know, but it never really took hold till after the war and you had these guys came home from the war.
Bir yanı eksik kahraman, ilk önce Freud etkisindeki filmlerde görünür. Ama savaştan sonra sayıları artar. Ne de olsa savaştan eve dönen bir sürü adam vardır ortalıkta.
And you had all of that social dislocation where women who had gotten jobs in the war were now expected to give up their jobs and men who fought in the war came home and didn't have any money.
Hepsinde sosyal bir şaşkınlık vardır. Çünkü savaşta çalışan kadınlar, işlerini bırakmak istememektedir. Savaştan eve dönen adamların parası yoktur.
♪ We greet the victorious throng ♪ Returned to bring salvation
Kurtuluş getirmek için geri dönen, muzaffer ordumuzu karşılıyoruz.
♪ Grinning yellows Spinning reds
Sırıtan sarılar Dönen kızıllar
♪ Burning glances Turning heads
Yanan bakışlar Dönen başlar
You're that soldier back from Iraq.
Siz şu Irak'tan dönen askersiniz.
Like, tell me about stuff happening in the house.
Mesela, evde dönen olaylardan beni de haberdar et.
During the middle ages, when the black death is rampant, a knight who has returned from the crusades, agonizes about mortality.
İçimizde yeterince inanç yoksa inananlara nasıl inanabiliriz? Orta çağda kara ölüm hüküm sürerken Haçlı Seferleri'nden dönen bir şövalye acıyla ölüm kavramından bahseder.
It's like he's in a zoetrope, one of those precursors of cinema where an image was spun in a box.
Bir tür dönme dolabın içindedir. Çünkü sinemanın ilk öncülü, bir kutuda dönen imgeler dizisidir.
I'd like to hear the song.
Beyninde dönen şarkıyı söyleyebilir misin biraz?
It was just a stupid song in my head. It's never just a song in your head.
Kafanda dönen şarkı, asla sıradan bir şarkı değildir.
Medical supplies for money, I never gave them any information about the inside workings of the colony.
Para karşılığında tıbbi malzeme verdim, onun dışında koloninin içinde dönen olaylar hakkında hiçbir bilgiyi taşımadım.
You may not be a Sixer spy, but don't pretend you don't know a little about everything that goes on in this place.
Altılar'ın köstebeği olmayabilirsin ama burada dönen dolapları da bilmiyor numaralarına yatma.
I thought I could count on you boys, but nope, you have to go fool me with the sex dummy in the swivel chair routine.
Söylediğim şey size güvendim beyler, ama yok, Dönen bir sandalyede olan seks kuklası gibi illa beni aptal yerine düşürmeniz lazımdı.
Soldiers recovering from battle often experience both emotions in rapid succession, if not simultaneously.
Savaştan dönen askerler de genelde bu duyguları peşpeşe ya da aynı anda hissederler.
Some scientists suspect that Nemesis is a dark, still-undiscovered star orbiting our Sun.
Bazı bilimadamları, Nemesis'in güneşin etrafında dönen hala keşfedilmemiş karanlık bir yıldız olduğunu farz ediyorlar.
The Nemesis theory postulates that there's a star orbiting the Sun at a 26-million-year period.
Nemesis teorisi, 26 milyon yıllık bir period içinde güneş etrafında dönen bir yıldız olduğunu öne sürmektedir.
The only logical cause of these periodic extinctions is a cosmic stalker that orbits our Sun every 26 million years, disturbing the comets on each approach.
Bu periodik yokoluşların mantıksal açıklaması güneşin etrafında dönen kozmik bir takipçi olabilir, ve 26 milyon yılda her yaklaştığında kuyruklu yıldızları rotalarından çıkarıyordu.
A parent, returning with food, must recognise its chick's call amongst a chorus of 400,000 birds.
Yiyecekle dönen bir ebeveyn 400 bin kuş sesi arasından kendi yavrusununkini tanımak zorundadır.
Well, this steamroller is hangin'up her... The rolly thing on the front of the machine.
Görünüşe bakılırsa bu ezici beni önünde ki dönen şeyle eziyor.
- The roller?
- Dönen şey?
I won't put up with this sham.
Dönen bu dolaplara boyun eğmeyeceğim.
Something that happens to all New Yorkers who return home from anywhere other than New York.
New York dışında bir yerden kalkıp evlerine dönen her New Yorklu'nun başına gelen şey.
A shoe that will return to you no matter where you throw it.
Nereye atarsan at, sana geri dönen bir ayakkabı.
There's kids swirling around in these big rolling crazy things.
Dönen koca eşyalarla girdap oluşturan çocuklar.
Women who come back from the dead to avenge their torturers.
İşkencecilerinden intikam almak için ölümden geri dönen kadınlar.
The rotating teeth can go through anything.
Dönen dişleri her şeyi un ufak eder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]