English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Doorknob

Doorknob translate Turkish

333 parallel translation
( doorknob rattling ) Bonnie : Hey, why is this door locked?
Bu kapı niye kilitli?
You left your gadget on the doorknob.
Cihazını kapı kolunda unutmuşsun.
I'll show him what it's like getting the doorknob with...
Kapı çalmak nasılmış göstereceğim -
I fall against a doorknob.
Kapı tokmağına çarptım.
- You chump, that's the doorknob.
- Seni şapşal, kapı tokmağı bu işte.
- What did I do? - [doorknob chuckles]
Ne yaptım ben?
That diamond you had, famous in four states, big as a doorknob.
Sizdeki şu elmaslar, 4 eyaletin en ünlüsüdür, kapı tokmağı gibi maaşallah.
- Let me in. Let me in. - [Doorknob Rattling]
Bırak içeri gireyim, içeri gireyim.
- Wheres that doorknob?
- Kapı kolu nerede?
There's the doorknob pin.
İşte kapı tokmağının dili.
The doorknob's killing me.
- Ne var? - Kapı tokmağı. - Ne?
We secure these on the outside of every doorknob.
Biz her evi dış taraftan kilitliyoruz.
De doorknob broke off.
Kapının kolu koptu.
Alright, grab that doorknob.
Pekala, tutun kapı kolunu.
We have found fingerprints... on a piece of brandy glass, as well as on the doorknob.
- Bir konyak bardağında ve kapı kolunda parmak izleri bulduk.
After a thorough survey of the manufacturing problems, I got a reduction of one franc per doorknob.
İmalat sorunları üstünde derin bir araştırma yapınca, her kapı kulpunda 1 franklık hata olduğunu farkettim.
- [Doorknob Rattling] - Shh!
Kıpırdamayın.
Give me that doorknob.
Şu kapı kolunu ver.
I'm no doorknob, either.
Sıkıcı bir herif de değilim.
Even with accumulated knowledge when'll these dummies learn to use a doorknob?
Dünyanın bilgisine sahipler ama kapı çalmayı bilmiyor salaklar.
When I grabbed the doorknob, the skin stuck and ripped off.
Kapı kolunu çevirdiğimde derim sıkıştı ve soyulup ayrıldı.
Crazy like a doorknob.
Bir kapı topuzu ne kadar deli ise bu da o kadar deli.
If you won't say who was with ya, Paulie, your head gets hung on your mother's doorknob.
Eğer diğerlerini ötmezsen kafan annenin kapısının önüne asılır.
She reaches for the doorknob.
Kapı tokmağına uzanır.
Doorknob.
Kapı kolu.
THEN JUST PUT A CHAIR UNDER THE DOORKNOB.
- Çok iyi. Şimdi kapı koluna bir sandalye koy.
There's no doorknob.
Kapı tokmağı yok.
We're slicker than snot on the doorknob, Alex.
Alex, şeytana pabucunu ters giydiririz biz.
I'll suck a wet doorknob.
lslak kapı tokmağı da emerim.
- Look at the size of that fuckin'doorknob!
- Ana kapı kolu ne kadar büyük böyle!
It had not touched anything, not being in his hand and in the doorknob of the door.
Eli ve kapının kolu dışında hiçbir şeye dokunmadım.
... Paderewski's hangnail, an E minor chord from the organ at Westminster Abbey, a doorknob off the Grand Canyon suite and three...
... Paderewski'nin şeytantırnağı, Westminster Abbey'deki orgun mi minör tuşu, Grand Canyon süitinden bir kapı tokmağı ve Librace'nin ceketinden üç...
As a doorknob.
Kapı tokmağı kadar.
- Next time you get snot on the doorknob...
- Gelecek sefere kapı zilini çalmayı unutma -
to the apartment, to the building and to the doorknob.
Bina, daire ve kapıcı anahtarlarını.
Everything's slicker than snot on a doorknob.
Herşey bir kapı tokmağı kadar sakin.
I'm so oily, I couldn't grip the doorknob.
O kadar yağlıydı ki kapı kolunu bile tutamadım.
Tie a string from your toe to the doorknob.
İstersen ayak parmağınla kapı kolu arasına bir ip bağla.
What d'you think, doorknob?
Sence neyi, şavalak?
- My doorknob.
- Kapımın kulpu.
Tie on the doorknob.
Eski 303. Kapının kulbunda kıravat var.
- Our next budget item, $ 12 for doorknob repair.
- Şimdiki ürünümüz $ 12 değerindeki kapı tokmağı.
The greasy doorknob.
Yağlı kapıkolları.
This is a great vindication for anybody who was ever taking a bath... went to get the paper, fell down and had the door slam behind them and the doorknob break off.
Bu mükemmel bir temize çıkarmaydı yıkanan biri için gazeteyi alıp, düşmek ve ardından kapıya çarpıp, kapı kolunu kırmak.
She thinks I made her sick because I coughed on her doorknob rubbed her stapler in my armpit and put her keyboard on my butt.
Benim onu hasta ettiğimi düşünüyor çünkü kapı koluna öksürdüm zımbasını koltuk altıma sürttüm ve klavyesini popoma koydum.
Oh, oh, oh... [doorknob] This won't do at all.
Yararı olmaz.
It has a green doorknob.
Kapı kolu yeşil.
He's deaf as a doorknob.
Earl bir küp kadar sağırdır.
I got my hand on the doorknob.
Elim kapının kulpunda.
Uh, where's the doorknob?
Uh, kapının kolu nerede?
"Doorknob."
Veya "Kapı kolu."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]