Doran translate Turkish

And you haven't got Dora.

Ve hiç Doranız yok.

Your name is claudia Doran.

Adın Claudia Doran.

Tomorrow, you'll see Dr Doran, the child psychiatrist.

Yarın Dr. Doran'ı göreceksiniz, çocuk psikiyatristi.

Professor Van Doran, so good to see you.

Profesör Van Doran, bu ne güzel sürpriz.

If the facts about the Samir case are in Van Doran's report... why are they opening this up again?

- Bir dakika. Samir davasında Van Doran'ın raporundaki gerçeklere rağmen neden bunu tekrar açmak istiyorlar?

Yeah, I called the New York office, spoke with an Agent Van Doran.

Evet. New York ofisini aradım ve Ajan Van Doran'la konuştum.

Officer Hurst, apart from Agent Van Doran... did you ever tell anyone else at the FBI... about Mr. Spaulding's request for counsel?

Memur Hurst, Ajan Van Doran haricinde FBI'dan herhangi başka birine Bay Spaulding'in avukat istediğini söylediniz mi?

When I spoke with Agent Van Doran... she told me I needed to coordinate the prisoner's transfer... with Agent Fitzgerald who was going to drive him down.

Ajan Van Doran'la koşurken bana mahkumun naklini, onu götürecek olan Ajan Fitzgerald'la koordine etmemi söyledi.

I just spoke to Van Doran.

Van Doran'la konuştum.

They are friends, Doran.

Onlar dostumuz, Doran.

Just got a call from Van Doran.

Van Doran'dan telefon geldi.

I just talked to Van Doran about positions in Chicago.

Az önce Van Doran'la Chicago'daki yer için konuştum da.

Vala Mal Doran.

Vala. Vala Mal Doran.

Mal Doran.

Mal Doran.

Vala Mal Doran will be mourned.

Vala Mal Doran'ı anacağız.

You wanna hold a "maldoran"?

Mal Doran mı yapalım?

We're gonna hold a "maldoran"!

Mal Doran yapacağız!

- Then it's not a real "maldoran", is it?

- O zaman gerçek bir Mal Doran olamaz, değil mi?

Unlike in the past, the final decision of this "maldoran", will be yours, my friends. A general vote.

Geçmişte olanın aksine bu Mal Doran'ın son kararını sizler vereceksiniz dostlarım.

- We're done with the "maldoran".

- Dur. - Mal Doran bitti.

You know what, Doran?

Bak ne diyeceğim, Doran.

I've read your file, Ms. Mal Doran.

Dosyanı okudum, Bayan Mal Doran.

Vala Mal Doran.

Vala Mal Doran.

Vala Mal Doran.

Vala Mal Doran...

The government has been looking for Ms. Mal Doran for a while now.

Devlet, bir süredir Bayan Mal Doran'u arıyor. Neden?

Your name is Vala Mal Doran.

Senin adın Vala Mal Doran.

I hear Van Doran is handling the press so could you see that she gets this?

Basınla Van Doran'ın ilgilendiğini duydum. Ona bunu verebilir misin?

Vala Mal Doran?

Vala Mal Doran?

Right, I had to sit behind Janie Doran and her creepy neck hair.

Doğru, korkunç ense saçı olan Janie Doran'ın arkasına oturmuştum.

And Vala Mal Doran.

Ve Vala Mal Doran.

Vala Mal Doran is here.

Vala Mal Doran burada.

Lt Col's Mitchell and Carter, Doctor Daniel Jackson and Vala Mal Doran.

Yarbay Mitchell ve Carter, Doktor Daniel Jackson ve Vala Mal Doran.

Teal'c went back to the Jaffa several years ago and if you're talking about Vala Mal Doran, I hate to break it to you, but she is currently occupying a cell at Area 51.

Teal'c birkaç yıl önce Jaffa'ya geri döndü. ve eğer Vala Mal Doran'dan bahsedecek olursanız, size söylemekten üzgünüm ama... şu anda Bölge 51'de bir hücrede bulunmakta.

Sister Susan Doran will give you everything you need.

Rahibe Susan Doran gereken her şeyi verir size.

Mrs. Doran, I'm Special Agent Reeves.

Bayan Doran, ben Özel Ajan Reeves.

My father, Reverend Richard Doran, founded Patmos.

Patmos'u babam Peder Richard Doran kurdu.

Ezra agreed to the exhumation on the condition that he be present to protect the sanctity of Richard Doran's body.

Ezra, Richard Doran'ın bedeninin kutsallığını korumayı sağlaması şartıyla mezardan çıkarılmasını kabul etti.

Mrs. Doran, please.

Bayan Doran, lütfen.

Reverend Doran gets poisoned and you get Patmos.

Peder Doran zehirleniyor ve Patmos'u devralıyorsun.

And jumped Susan Doran's place in line.

Sonra da Susan Doran'ın yerine konmuşsun.

Susan Doran.

- Susan Doran.

In the past, Susan Doran was the connecting node, the gatekeeper, controlling the flow of information amongst all the subnetworks.

Geçmişte bağlantı düğümü Susan Doran idi bekçiydi tüm alt ağlar arasındaki bilgi akışını kontrol ediyordu.

I can live with that, Mrs. Doran.

Ben bununla yaşıyorum, Bayan Doran.

Actually, Mrs. Doran, I am arresting you.

Aslında Bayan Doran, sizi tutukluyorum.

Craig Ezra, Audrey Doran, they were shaken up a bit.

Craig Ezra ve Audrey Doran biraz sarsıldı.

- Susan Doran?

- Susan Doran?

Well, there I was, I mean, so self-righteously attacking Susan Doran, I mean, never realising I was just projecting my doubts onto her.

Oradaydım Susan Doran'a tepeden bakarak saldırıyor kuşkularımı onun üzerine yansıttığımın hiç farkına varamıyordum.

Now, if so, Susan Doran just now sacrificed herself for her daughter.

Eğer öyleyse, Susan Doran az önce kızı için kendini feda etmiştir.

Now, Craig kills Reverend Doran while Ezra-slash-Boone is away.

Ezra-taksim-Boone yokken Craig Peder Doran'ı öldürüyor.

The Doran.

Doran Oteli'nde.

- Really?

Bir Mal Doran.