English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dormant

Dormant translate Turkish

571 parallel translation
I have created, by my method, a perfect human brain-already living, but dormant.
Kendi yöntemlerimle yaşayan mükemmel bir insan beyni yarattım, ama şu an aktif değil.
You have awakened in me all that should have stayed dormant.
İçimdeki rafa kaldırdığım herşeyi uyandırdın sen.
"Some people claim it is not dead even now, just dormant."
Bazı insanlar şu anda bile yaşadığını, ama uykuda olduğunu iddia ediyorlar. "
Assault lies dormant within us all.
Saldırı güdüsü hepimizin içinde, uykudadır.
That time it was out, it's its last dormant stage just before it reproduces.
Çoğalmadan önceki dinlenme aşamasında.
It's starting to bother this dormant volcano.
Bu uyuyan volkanı her geçen gün daha da geriyor.
He has reached the conclusion that the breadfruit has a dormant period, sir.
Ekmek meyvesinın durağan bir süreci olduğu sonucuna vardı, efendim.
A dormant period?
Durağan bir süreç mi?
"What day saw the beginning of the breadfruit's dormant period?"
"Ekmek meyvesinın durağan sürecinin başlama günü nedir?"
- Well, is it dormant, or isn't it?
- Ee, uyku halinde mi, değil mi? - Bir şey diyemiyorum, efendim.
Sir, this proves that the dormant season has begun.
Efendim, bu bize uyku sürecinin başladığını gösteriyor.
He's alive, but his brain is dormant.
Yaşıyor fakat beyin ölümü gerçekleşti.
Uh, latent feelings of inadequacy lay dormant... until he was triggered by Leonard parading before you in his rich, many-colored feathers.
Uykuya yatmış olan kendi yetersizliğiyle ilgili hisleri Leonard'ın zengin, rengârenk tüyleriyle gelip de gösteriş yapmasıyla tetiklendi.
In the Chaykovskiy region in the northeast tip of Russia, lies the dormant volcano known as Angoyamska.
Rusya'nın kuzeydoğusundaki Chukotskiy bölgesinde Amguyemska olarak bilinen sönmüş volkan bulunmakta.
An inheritance of dormant faculties.
Uyku halindeki yetiler şeklinde bir miras.
Although your eyes are open and you seem aware, you are, in fact, asleep, your faculties dormant, your ability to act and think subservient to my will.
Gözlerin açık olmasına ve uyanık görünmene rağmen aslında uyuyorsun. Duyuların aktif değil. Hareket yeteneğin ve düşüncelerin irademe boyun eğiyor.
Even if reactions to such things are dormant or stifled, all it takes is one event, one incident, one international crisis or one Dreyfus affair, for feelings we thought long gone to suddenly re-emerge in full force,
Bu gibi şeylere tepkiler bastırılmış ya da eylemsiz olsa da tek gereken bir olay, bir hadise uluslararası bir kriz ya da bir Dreyfus olayı. Uzun zaman önce bittiğini sandığımız duygular aniden tüm gücüyle tekrar ortaya çıkacak.
for beliefs we thought dead to be simply dormant.
Öldüğünü sandığımız düşünceler sadece uyku halinde.
Hermental disturbance remained dormant for ten years.
Aklî rahatsızlığı yaklaşık 10 yıl boyunca etki göstermemişti.
AND SOME WHO'VE BEEN DORMANT UNTIL NOW HAVE COME OUT. [bell ringing] ONE OF THEM, MARY, IS A DEVOUT,
Diğer kişilikler, çılgın bir uyanışa doğru çoktan harekete geçtiler.
We must leave while the star is dormant and the magnetic field can hide our escape!
Yıldız hareketsizken ve manyetik alan kaçışımızı gizleyebilecekken gitmeliyiz.
Why don't you syringe the doughnuts out of your ear and get some sense into the dormant organ you keep hidden in that rat's maze of yours? - Basil, Bas...
Neden şırıngayla kulağındaki lokmaları çıkarıp... fare labirentinin altına gizlediğin... o uyuşuk organa biraz şuur aşılamıyorsun?
Maybe I awakened something which had been dormant in you.
İçinde hareketsiz duran bir şeyi ben uyandırdım belki de.
They can lie dormant for centuries but they may also produce flowers in the most unpromising soil.
Yüzyıllar boyunca öylece durup en beklenmedik topraklarda çiçek açabilirler.
We have got trillions of dormant genes in us, our whole evolutionary past.
Tüm evrimsel tarihimiz, milyarlarca uyuyan gen içimizde depolanmış halde.
Five long years, he's been dormant.
Beş uzun yıldır hiç ses çıkmadı.
The first few pages warn that these enduring creatures may lie dormant, but are never truly dead.
İlk birkaç sayfada bu yaratıkların uykuda olabilecekleri ama asla gerçekten ölmeyeceklerine dair uyarılar vardı.
In addition, there's evidence of a hepatitis infection, now dormant.
Ayrıca hepatit enfeksiyonu var ama etkin değilmiş.
Also evidence of hepatitis, now dormant.
Ayrıca etkin olmayan hepatit izi var.
General, we know they're fine men, but in a nuclear war we can't afford to have missiles lying dormant in those silos because those men refuse to turn the keys when the computers tell'em to!
General, onların iyi adamlar olduğunu biliyoruz ama bir nükleer savaşta.... Bu siloların içinde uyuklayan füzeler olmasını karşılayabilecek durumda değiliz. Çünkü bu adamlar bilgisayar onlara anahtarı çevirmeyi söylediğinde reddederler.
The Red Dust is a bacteria, and a sensitive one... apparently requiring a dormant stage to regenerate its life cycle.
Kızıl Toz duyarlı bir bakteri görünüşe göre de, yaşamını sürdürebilmesi için bir kuluçka dönemine girmesi gerekiyor.
Suppose there is a little girl out there somewhere today, this morning, who has within her, lying dormant at present, the power some day to crack the very planet in two, like a china plate in a shooting gallery.
Dışarıda küçük bir kız olduğunu farz et bugün, bu sabah,... içinde şu an, hareketsiz bir şekilde duran, ... güç ile bir gün çok büyük bir gezegeni,... poligonda bir çin tabağını vurur gibi ikiye yarabileceğini.
Dormant form.
Uykulu Biçem.
Oh, no. I was merely dormant while my body repaired itself.
Vücudum kendini onarırken, sadece dinleniyordum.
Why? Dr. Pretorious believed the pineal was a dormant sensory organ.
Dr. Pretorious beynin uyumakta olan bir duyu organı olduğuna inanıyordu.
I know you're dormant and coldblooded and all that, but - -
Keşfedilmemişl ve soğuk kanlı olduğunu biliyorum ve bütün bunlar, ama...
It does seem dormant, captain.
Hareketsiz görünüyor Kaptan.
These are all dormant, something in addition to accelerated growth.
- Tüm bunlar hareketsiz olarak duruyor, hızlıca büyüyor olmanın yanında.
His aberrant chromosomes are not dormant.
- Anormal kromozomları artık hareketsiz değiller.
They're dormant this time of year.
Onlar bu zamanda uykudadır.
It can lie dormant for many years and then become active again, as it did in your case ten days ago.
Yıllarca uyku halinde kalıp sonra bir anda etkin hâle gelebilir. Senin durumunda 10 gün önce olduğu gibi.
For many turns, the truth about Khitomer has lain dormant, unknown.
Çok uzun bir süre, Khitomer hakkındaki gerçekler bilinmiyordu.
They're dormant, sir.
Uyku halindeler, efendim.
He has this-this unending potential, this dormant potential... this stupid idea that 95 % of the brain is unused... and that if we could tap into that we would just have... we would have Superman or something absurd like that.
Onun şu bitmeyen potansiyeli, şu faaliyet göstermeyen potansiyeli var.. beynin % 95'inin kullanılmadığına... ve buna ulaşabilirsek sadece şuna sahip olurduk, Superman'e veya... onun gibi absürt bir şeye sahip olurduk gibisinden aptalca bir düşünce var.
At my age, I can live with a dormant sex life, but no pot roast is a sacrifice I'm not willing to make.
Benim yaşımda, ben bir uyuyan seks hayatı yaşayabilir, ama hiçbir rosto bir kurban Ben yapmak için istekli değilim.
Mount Kilauea, dormant for the past eight years... erupted last night with spectacular force. Rivers of fire streamed down from the volcano beginning around midnight, and word spread quickly throughout the islands.
" Sekiz yıldır hareketsiz olan Kilauea Dağı dün gece olağanüstü bir güçle faaliyete geçti.Volkandan çıkan lavlar geceden itibaren bu izlediğiniz görüntüleri oluşturdu.
They believe the Cardassians are testing a way of launching dormant metagenic material on a subspace carrier wave.
Onlar Cardassianların bir alt uzay taşıyıcı dalgasında hareketsiz bir meta genetik madde fırlatmanın bir yolunu test ettiklerini düşünüyorlar.
Without that piece the meteorite lays dormant.
Bu parça olmadan meteor öylesine duruyor.
Broli's great dormant power preserved us from the edge of death.
Broly'nin uykudaki büyük gücü bizi ölümün kenarından döndürdü.
The images I saw during the time I was shut down were generated by a series of previously dormant circuits in my neural net.
Kapalıyken gördüğüm imajlar, sinir ağımda evvelden varolan, keşfedilmemiş devreler tarafından üretildi.
Europe lies dormant..
Avrupa uykuda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]