English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dossier

Dossier translate Turkish

297 parallel translation
We have a complete dossier on you.
Sizin hakkınızda eksiksiz bilgiye sahibiz.
You know, it almost looks as if you'd been reading a turkish police dossier, now, doesn't it, eh?
Sanki Türk Polisinde mevcut bir dosyadan kopyalamış gibisiniz, değil mi?
Somebody there said that dimitrios betrayed all of you. Sent a dossier to the police, i think, anonymously.
Birisinden öğrendiğime göre, Dimitrios hepinizi ele vermiş.
I have here your dossier.
Elimde dosyan var.
The actual dossier of a man now serving a sentence for housebreaking.
Bir eve izinsiz girdiği için hapis yatan bir kişinin gerçek dosyası.
According to that dossier, you were born George Streitheimer.
O evrağa göre George Streitheimer olarak doğmuşsunuz.
How do you think it would look if someone got up a dossier on you?
Birisi sizin hakkınızda bir dosya hazırlasa, nasıl olurdu diye düşündünüz mü?
You told me you knew so much about me you could fill out a dossier on me.
Benimle ilgili çok şey bildiğini, hakkımda bir rapor hazırlayabileceğinizi söylemiştin.
If I were a cobbler, I'd sole your shoes, but since I'm only a detective, all I can offer you is a detailed dossier.
Ayakkabıcı olsaydım ayakkabı yapardım. Ama dedektif olduğuma göre sana ancak detaylı bir dosya sunabilirim.
It says so in your dossier.
Sicilinde yazıyor.
But with ostensible acquittal your whole dossier continues to circulate.
ama sözde aklanmada dosyalar yok edilmez.
He told me he left a dossier.
Bana bir dosya bıraktığını söyledi.
I believed you about that dossier and I have loyalty to my board.
Dosya konusunda sana inanıyordum... ve ekibime sadığım.
- His dossier.
- Dosyası.
His dossier came from Canada.
Dosyası Kanada'dan gelmiş.
Your dossier.
Dosyanızda...
Miss Gambrelli, your dossier contains some very, very interesting facts.
Bayan Gambrelli, dosyanızda bazı çok, çok ilginç gerçekler var.
But, there is no dossier on Elizabeth Lipp... not even Elizavetta Lippmanova...
Ama Elizabeth Lipp hakkında dosya yok. Elizavetta Lippmanova hakkında bile yok.
There's no dossier on Walter Harper... not even Walter Haberlee... because I have been efficient.
Walter Harper, hatta Walter Haberlee hakkında da yok çünkü işimi iyi yaptım.
It seems there is a dossier.
Görünüşe göre bir dosya var.
Not a dossier on any single one of them.
Hiçbiri hakkında bir dosya yok.
No dossier, no dossier, no dossier.
Yok, yok, yok.
Well, there was a photograph of that man in this dossier you gave us.
Bize verdiğiniz dosya içinde bu adamın resmi vardı.
Perhaps reading this dossier will be an inducement for you to help put an immediate end to this ridiculous crime spree of his.
Belki bu dosya, bu saçma suç oyununa bir son vermene yardımcı olacaktır.
- It was in Shahbandar's dossier.
- Shahbandar'ın dosyasında yazıyordu.
And generally very ordinary human motives to justify their sad little dossier and their make-believe sins.
Genellikle de... küçük dosyalarında yazanları... ve varsayılan günahlarını gerekçelendirecek... sıradan insani saikleri vardır.
Judging from his dossier he cares too much for women.
- Dosyasını inceledik. Kadınlara çok düşkün.
In a convenient fireplace in MI5, they'll find the half-burnt dossier of Edward Arnold Chapman.
Ve MI5'teki şömineyi bulduklarında Edward Arnold Chapman'ın yarı yanmış dosyasıyla karşılaşacaklar.
- Your own criminal record - your dossier - went up in the Blitz.
- Senin tüm suç dosyan yandı. - Ne dedin?
His dossier.
Dosyası burada.
I have a dossier on a man who works at the Buckingham Club.
Buckingham Klup te çalışan bir adamla ilgili bir dosyam var.
Your dossier on me is not entirely complete.
Hakkımdaki dosyanız tam değil.
There's no dossier on her, colonel.
Üzerinde hiç dosya yok, albay.
And quite by chance I came across a dossier of this little girl.
Ve tam bir şans eseri bu küçük kızın dosyasıyla karşılaştım.
It's in your dossier.
Dosyanda var.
You have that big dossier on me.
Hakkımda kocaman bir dosyan var.
Build me a dossier on him.
Hakkında bir dosya hazırla.
Build up that dossier.
Dosyayı tamamla. - Emredersiniz.
You can forget the dossier.
- Dosyayı unutabilirsin. - Emredersiniz.
At first, I thought they handed me the wrong dossier.
Ilk basta, bana yanlis dosyayi verdiler sandim.
Those boys would never look at me the same way again, but I felt like I knew a few things about Kurtz that weren't in the dossier.
Bu çocuklar artık bana aynı gözle bakmayacaktı, ama ben Kurtz hakkında dosyada olmayan bir iki şey daha öğrenmiş gibiydim.
Or perhaps even now there exists somewhere a planetary dossier, garnered from our television broadcasts or from some discreet survey mission.
Hatta belki şu an bile biryerlerde,... televizyon yayınlarımızı ya da ketum bir araştırma görevimizi içeren bir gezegen klasörümüz mevcuttur.
Oh? Was that included in my dossier?
Bu da dosyam da mı yazıyor?
Then he fabricated a KGB dossier on him.
- Ona uydurma bir KGB dosyası hazırladı.
Darek's dossier was lying on the desk
Darek'in dosyası masanın üzerindeydi.
Through a personal connection I saw his dossier myself.
Kişisel bir bağlantı yoluyla dosyasını kendim gördüm.
Your dossier doesn't say anything about working for the Chinese.
Dosyan, Çinliler için çalıştığından hiç bahsetmiyor.
I read your dossier, Mr. Intellectual.
Dosyanı okudum Bay Çok Bilmiş.
And I've familiarized myself with your dossier.
Ve dosyanız hakkında bilgi edindim.
They'll work up a complete dossier on you.
Seninle ilgili kapsamlı bir sicil hazırlayacaklar ve sonunda yakalayacaklar!
June 25, 1965. Dossier H-10 :
Türkçe Çeviri : aRToS 25 Haziran 1965 Dosya H-10 :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]