Dover translate Turkish
840 parallel translation
- When does the coach leave for Dover?
- Dover'a giden araba kaçta kalkıyor?
Tonight a car will take you to Dover.
Bu gece bir araba seni Dover'e götürecek.
We're passing over Dover now.
- Şu an Dover'ın üzerinden geçiyoruz.
From London to Dover and across the sea to France... and then over the mountains and down to Italy... and to Florence and Rome and Madrid...
Londra'dan Dover'a ve denizi aşıp Fransa'ya. Ve sonra dağları aşıp İtalya'ya, - Floransa, Roma ve Madrid'e...
I say, were not at Dover yet are we?
Bakın, henüz Dover'e gelmedik, öyle değil mi?
Dover in fifteen minutes. Dover in fifteen minutes.
Dover'a 15 dakika kaldı.
Dover in fifteen minutes.
Dover'a 15 dakika kaldı.
We must be getting into Dover.
Dover'e giriyor olmalıyız.
Just a bare chance that his accomplice Miss Naomi Drake might not get away with that pearl on the boat from Austin to Dover.
İşbirlikçisi Matmazel Naomi Drake Austin'den Dover'e giden gemide o inciyle ancak kıl payı kaçamadı
Stanton, Alford, Dover and Hoboken. All aboard!
Binghamton, Alford, Dover ve Hoboken, hepsi trene.
Dover - Calais.
Dover-Calais.
" We've seen the sphinx And seen the Cliffs of Dover
Dover Uçurumlarını gördük Ama rahatlıkla diyebiliriz ki
Dover!
- Dover!
Dover!
Dover!
You will see that the child is transported to the abbey in Dover.
Çocuğun, Dover'daki manastıra götürülmesine eşlik edeceksin.
If I remember correctly, the boat train for Dover... leaves London Bridge station at 8 : 45 tonight. Good.
Güzel.
Dover sole, perhaps.
Dover pençesi, belki.
The ship will berth at Dover in 30 minutes.
Gemi 30 dakika içerisinde Dover limanına yanaşmış olacak.
London to Dover, then across the Channel to Calais.
Londra'dan Dover'a, sonra kanalı geçerek Calais'e.
She was a waitress in a hotel in New Dover.
New Dover'daki bir otelde garsonmuş.
Sorry, you must sail for Dover tonight.
Özür dilerim kaptan ama bu gece Dover'e gidiyorsunuz.
We proceed to Dover.
Dover'e gidiyoruz.
- This is Vice Admiral Dover, sir.
Bu, Dover'deki Tümamiral, efendim.
And then we go to the fishmonger's, I think, for a nice dover sole and a pint of prawns.
Sonra da balıkçıya gidip güzel bir balık ve biraz karides alacağız.
His name is Dover.
Atın adı Dover.
Come on, Dover.
Hadi Dover.
Come on, Dover!
Hadi Dover!
To follow, a touch of Dover sole sautéed lightly in champagne and butter.
Sonra şampanya ve tere yağında hafifçe sote edilmiş dil balığı.
You beat your wife often?
Karınızı sık sık döver misiniz?
If you ever catch me trying to be anything else, will you beat me?
Eğer ki beni, başka bir şey olmaya çalışırken yakalarsan döver misin?
I always say, "Spare the rod and you spoil the child."
Her zaman söylerim "kızını dövmeyen dizini döver."
Ma would wear me out with a cornstalk if I was to go into Mrs. Watling's.
Bayan Watling'e gidersem, annem beni mısır sapıyla çok fena döver.
I'll fight'em or wrestle'em one at a time and pile'em up under the tree.
Hepsini döver, o ağacın altına yığarım.
Or would Kittredge spank?
Yoksa Kittredge döver mi?
Did he beat you?
Döver miydi?
If you're not busy tomorrow night, could you beat me up again?
Yarın akşam bir işin yoksa, beni tekrar döver misin?
- The scullery maid beats her little dog.
- Bulaşıkçı kadın küçük köpeğini döver.
You see, the scullery maid beats her little dog... because the cook is perfectly beastly to her.
Bulaşıkçı kadın küçük köpeğini döver çünkü aşçı ona kötü davranmaktadır.
Spare the rod... - You never did -... and spoil the child
Kızını dövmeyen dizini döver.
All the other men I've known would beat me up and kick me out.
Tanıdığım diğer adamları beni döver ve kapı dışarı ederdi.
I don't know if I can lick you but I'll tell you one thing I do know.
Kim kimi döver bilemem ama tek bir şeyi biliyorum.
It's like beating against thin air.
Havanda su döver gibi.
No sword does he forge, but scythe and sickle,
# Demirhanesine kılıç dövmez hiç Ama tırpan ve orak döver
He forges tools of peace... Teacher!
# Demirhanesinde tarım aletleri döver # #
- You often hit old men?
Sık sık yaşlı insanları döver misin?
Because one slave has run away, Simon beating ev'ry slave.
Bir esir kaçtı diye, Simon her bir esiri döver.
I'm afraid if I stop the music, Mrs. Feeney'll hit me with something.
Müziği kesersem, korkarım Bayan Feeney bu sefer beni döver.
He'll give you a beating!
Bay Tavernier görse, döver seni.
My brother'd beat me to a pulp!
Kardeşim beni fena döver!
But if you are naughty and idle you'll sleep in the kitchen amongst the black beetles and be walloped by Mrs. Pearce with a broomstick.
Ama eğer yaramazlık ve tembellik edersen... mutfakta karafatmalar arasında uyursun... ve Bayan Pearce seni süpürgeyle döver.
Created, forged, peopled by sailors.
Denizcilerce demir döver gibi oluşturulmuş bir kent.