Downers translate Turkish
110 parallel translation
Hell, we didn't know uppers, downers, or any of the...
Biz öyle uyuşturucu, uyarıcı falan bilmezdik.
Uppers, downers, inners, outers.
uyarıcılar, sakinleştiriciler, dahili, harici.
Blues, yellows, screamers, uppers, downers, you name it.
Bir avuç hap yuttum. Maviler, sarılar, uyarıcılar, sakinleştiriciler, aklına ne gelirse.
He gets through the day without drinking and sleeps without downers.
Gün boyunca içki içmiyor ve hap almadan uyuyabiliyor.
Downers?
Sakinleştirici?
Hey, got any downers?
Hey, hiç yatıştırıcı ilaç var mı sende?
Dope, drugs, weed, grass, toot, smack, quackers, uppers, downers, all-arounders... You name it, we want it.
Uyuşturucu, ot, toz, beyaz, eroin, derman, hap, ne varsa...
That's something to be on - downers and champagne.
Bu şampanya ve sakinleştiriciler ile olacak bir şey.
You're not going to last long with those uppers and downers.
Bu çalkantılı hayatı fazla sürdüremezsin.
Well, we have uppers, downers... a little bit of smoke.
Şey, var tabi. Az bir dumanla güldüren, ağlatan.
I mean amphetamines, uppers, downers, black beauties.
Anfetaminler mi istersin, uyarıcılar mı, uyuşturucular, siyah güzellikler...
She thinks, "Amanda swallows a couple downers and she's dead." Then Dixie...
Ona göre, "Amanda bir, iki hap aldı ve öldü." Sonra Dixie...
Uppers, Downers, Whoopers, Scoopers Benies, Zonkers, Pinks and Blues.
Uyarıcı, yatıştırıcı, öttürücü, azdırıcı, geciktirici, kaydırıcı ve efkarlandırıcı.
He took downers and uppers
Sakinleştirici ve kuvvet ilaçları alıyordu.
You look like you could use some downers.
Biraz sakinleştiriciye ihtiyacın var gibi görünüyor.
- He was full of downers and whiskey.
- Sakinleştirici ve içki almış.
I see you're mixing'booze with your downers now, huh?
Ben Artık ajan ile mixin'alem görmek, değil mi?
Tommy was lying about, fucked out of his eyeballs on smack or downers.
Tommy de sallamamış, uyuşturucuyla kafayı bulmuş.
We're taking uppers, downers, sidewinders reddies, greenies, blueys, greenies, Auntie fucking Jeanies.
Sakinleştiricisi, enerji vericisi kırmızısı, yeşili, mavisi, sevgili halamız Jenny'si, ne ararsan.
We had two bags of grass... 75 pellets of mescaline... five sheets of high-powered blotter acid... a salt shaker half-full of cocaine... a whole galaxy of multicolored uppers, downers, screamers, laughers.
İki torba otumuz... 75 topak mescaline... 5 levha kafası yüksek kağıt acid... yarısı kokain dolu bir tuzluk... Her renkten bütün bir galaxy, yükselticek, sakinleştirecek, çığlık attıracak, güldürücüler vardı.
I thought you were done taking those downers.
O sakinleştiricileri almayı bıraktığını sanıyordum.
That's something to be on... downers and champagne.
Bu şampanya ve sakinleştiriciler ile olacak bir şey.
You got the uppers, the downers, the chiva, crystal meth. Acid. We got the nicotine for you.
Amfetamin, sakinleştirici, haşhaş, kristal meth, LSD, nikotin.
His parents live in Downers Grove.
Ailesi Downers Grove'da yaşıyor.
Downers and uppers.
Yükselticiler ve alçaltıcılar.
I can get you some downers, okay?
Sakinleştirici ister misin?
- I don't like downers.
- Yatıştırıcıdan hoşlanmam.
They just got to be total downers.
Benim moralimi bozup duruyorlar.
I'm not eating with those downers!
O aşağılık insanlarla yemeyeceğim.
I've taken heroin, speed, uppers, downers, blues... morphine, methadone, mushrooms, Quaaludes... acid, valium, barbitures, straight LSD, marijuana... marijuana laced with opium. Nembutone, mescaline, of course... and medicinal methaqualone... which made me shake uncontrollably for 6 days and vomit on the hour.
Eroin, yavşanotu, alçaltan, yükselten, blues, morfin metadon, mantar metil alkol, asit, Valyum, barbiturat, sek LSD marihuana, afyonla harmanlanmış marihuana Nembutal meskalin, tabii ayrıca tıbbi metakalin kullandım ki bu altı gün titreyip, saatte bir kusmama neden oldu.
Ask anybody at the Downers Grove Barnes Noble.
Barnes Noble'da herhangi birine sor.
The girl's on uppers, mom's on downers, and grandma sucks on the cancer stick.
Kız uyarıcı, anne yatıştırıcı, anneanne ise kanser çubuğu.
All of you- - you're giver-uppers and put-er-downers.
İnsanın moralini bozmak için birebirsiniz!
- Can you get downers? - Dad?
Yatıştırıcıları aldın mı?
- I need some downers.
Baba?
Real good goddamn downers.
Yatıştırıcıya ihtiyacım var. Gerçekten güzel, lanet olası yatıştırıcı.
- Any of these things downers?
Bunların içinde yatıştırıcı var mı?
Shit, I must have grabbed the uppers instead of the downers.
Lanet olsun, yatıştırıcı yerine uyarıcıları kapmış olmalıyım.
Swallowed a whole bottle of downers.
Sakinleştirici şişesinin tümünü yutmuş.
She's just trying to tear down a legend... like those... The biddy's postmodern. legend tearer downers.
Bir efsaneyi parçalamaya çalışıyor hani şu efsane yıkıcılar gibi.
They're a bit like... They're downers.
Depresyona iyi geliyor.
They're downers, for his fits.
Nöbet engelleyici.
They're like downers.
Yatıştırıcı gibi.
- Five or six doggy downers?
- Beş altı köpek ilacı mı?
Everything. "E," uppers, downers, Z's, vikes, perks.
- Hepsi. Sakinleştirici, uyarıcı, vikes, perks.
- I can't over emphasize this coz, if he gets the uppers when he wants the downers, he goes... deep shit...
- Bunun altını çiziyorum. Çünkü eğer uyuşturucu isterken uyarıcı alırsa, çıldırır.
Were not the downers in the Come'n'Shop bag?
Uyuşturucunun Come'n'Shop torbasında olduğunu sanıyordum.
You just bought a large quantity of downers and took them with cheap wine.
Bir sürü yatıştırıcı alır, ucuz şarapla yutardınız.
- Steve, you got any downers?
- Steve hiç teskin edicin var mı?
Been addicted to crack, smack, uppers, downers... booze, gambling, hookers.
Kokain, eroin, uyarıcı, yatıştırıcı, alkol, kumar ve... fahişelere bağımlıydım.
Speaking of downers,
Elenenlerden söz açılmışken,