English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dreading

Dreading translate Turkish

224 parallel translation
Now I can go to bed without dreading tomorrow.
Yarın için endişelenmeden yatağa gidebilirim.
You know I've been dreading this moment.
Biliyor musun, bu andan korkuyordum.
You know, brother, this was a day I'd really been dreading.
Biliyorsun kardeşim, bu benim için gerçekten heyecan verici bir gündü.
So, at first, starved, dreading going to a store to order something to eat.
Yani, ilk başta, açtı, mağazaya gidip yiyecek alma konusunda endişeliydi.
I have to cut up your meat, Stanley, and I'm rather dreading it.
Etini parçalamam gerek, Stanley, ve bundan oldukça ürküyorum.
I was drawn to her, dreading something, something she wanted, something she willed me to do.
Bir şeyden, onun istediği, yapmamı istediği bir şeyden korkarak, ona doğru cezbedildim.
PARCELING OUT EVERY HOUR INTO BREATHLESS MINUTES OF WATCHING, WAITING AND DREADING.
Her bir vuruşu kalp atışı gibi saatleri, izleme, bekleyiş ve ürkmelerle geçen, dakikalara bölüyordu.
I've been living in my shack and dreading telling you.
Kulübemde yaşıyordum ve size söylemekten korkuyordum.
Now I can go to bed without dreading tomorrow.
Artık yarından korkmadan yatıp uyuyabilirim.
The women began dreading her, like smoke in their eyes. "
Kadınlarsa onu çekemezlermiş...
- I was dreading this dark. Hello, my angel.
Bu merdivenler karanlıkta nasıl çıkılırdı?
When the day that I had been dreading came I went for a last walk with Elsa.
O dehşete düştüğüm gün geldiğinde Elsa ile son bir kez yürüyüşe çıktım.
All my life I lived in fear, dreading that one day someone would let it out that she's not my own child.
Tüm hayatım korku içinde geçti. Bir gün birinin çıkıp onun aslında benim kızım olmadığını söyleyeceğinden korkarak.
His sadness was so great that he could not endure it and he lay flat with his head on the ground dreading what would happen when the hunter came.
Üzüntüsü o kadar büyüktü ki, kalbi buna dayanamayacaktı ve başı yerde, dümdüz yatıyordu avcı geldiğinde olacaklardan ödü kopuyordu.
Scared, miserable, dreading to go to work.
Korkmuş, mutsuz, işe gitmek istemeyen.
That's what I've been dreading
Bu tam da korktuğum şeydi.
- l've been dreading this moment.
- Koç, bu anın gelmesinden korkuyordum. - Neden Sam?
All night we've been dreading that he would arrive here under the influence.
Bütün gece bundan endişelendik, sarhoş gelmesinden korkuyorduk.
When you check, I believe you will find that this poor soul is the victim's common-law wife, who has been dreading the release of this vile man.
Kontrol ettiğinizde, inanıyorum ki, bu zavallı ruhun... bu aşağılık adamın salıverilmesinden ödü kopan... nikahsız karısı olduğunu bulacaksınız.
How can I break free of this dreading chain of obsession?
Bu ürkütücü saplantı zincirinden kendimi nasıl kurtarabilirim?
And we sit around like cattle, chewing our cuds, dreading the inevitable- -
Sığır gibi oturup geviş getiririz, bilinçsizce yaşarız- -
Oh, I was dreading it.
Ödüm kopuyordu.
Thanks. This was the call I'd been dreading since the moment I heard... the words, "wedding coordinator."
Düğün organizatörü lafını duyduğumdan beri korktuğum telefon buydu.
This was the moment I'd been dreading for the past six months.
Son altı aydır korktuğum an gelmişti.
I'm dreading it.
Korkuyorum.
I'm dreading the reviews.
Eleştiriler çok kötü olacak.
I'm dreading walking back to the subway someone shouldn't smack me and steal my bag.
Metroda korku içinde yürürken sanki her an biri kafama vurup çantamı alacak gibiydi.
The call from Chicago I'd been dreading, came that evening.
Chicago'dan korktuğum telefon o akşam geldi.
Like I wasn't dreading tomorrow enough having to return it to him.
Yarın ona geri vereceğim diye endişelendiğim yetmiyordu sanki.
How I've been dreading this.
Ne kadar korktum.
That's what I'm dreading.
Beni korkutan da bu zaten.
I was dreading it.
Çekiniyordum.
I want him there, of course, but I'm just dreading a rerun of Aunt Vi's wedding.
Gelmesini istiyorum elbette ama.. ... Vi halamın düğününü tekrar yaşamak istemiyorum.
I'm dreading the big conversation where I finally tell her I'm pregnant.
Büyük konuşmayı yapıp ona sonunda hamile olduğumu söyleyecek olmak korkutuyor beni.
This morning, you were dreading being in the same room with her.
Daha bu sabah, onunla aynı odada kalmaktan, ödün kopuyordu.
Bobby, I've been dreading this day for a long time.
Bu gunu cok uzun zamandan beri hayal ediyordum Bobby.
Anxious-nervous, like he's totally, completely dreading it, or anxious-excited, like he's looking forward to it?
Heyecanlı ve gergin, yani beni göreceği için endişeli mi heyecanlı ve sabırsız, yani dört gözle bunu mu bekliyor?
It's the moment I've been dreading... all these years.
Bunca yıldır korktuğum an geldi.
Should I be looking forward to this or dreading it?
Dört gözle mi beklemeliyim yoksa korkmalı mıyım?
If you're dreading your dinner with your dad, we can delay.
Babanla yemeğe çıkmak istemiyorsan, iptal edebilirsin.
I thought you were dreading this thing.
Bu işten nefret ettiğini sanıyordum.
I am dreading it.
Nefret ediyorum.
I'm dreading doing this self-portrait, sitting in front of a mirror, studying every pore of my face.
Kendi portremi yapmaktan kaçınıyorum, aynanın karşısında oturmak yüzümdeki her gözeneği en ince ayrıntısına kadar incelemek.
People bolt the door and tremble, dreading what is to come.
İnsanlar, kapılarını kilitliyor. Ne geliyorsa artık titretiyor, onları.
I've been dreading it. Just reminds me of how many people I've disappointed.
Çünkü kaç kişiyi düş kırıklığına uğrattığımı hatırlatıyor.
- I'm just dreading this whole night.
- Bütün gece endişe içindeydim.
And at the exact same moment across town, Miranda was preparing to make the call she'd been dreading all day.
Ve aynı anda kentin diğer ucunda Miranda bütün gün kaçındığı telefonu etmek üzereydi.
Dreading PE, no doubt.
Korkutucu şüphesiz.
I was dreading it.
Bundan çok korkuyordum.
I know that the problem wouldn't be you delaying something you were dreading.
Biliyorum ki sorun korktuğun için bir şeyi ertelemen falan olamaz.
I was dreading it.
Korkuyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]