English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drenched

Drenched translate Turkish

413 parallel translation
You were drenched to the skin.
İliklerinize kadar ıslanmışsınız. Sizi ısıtacak bir şeyler almanız lazım.
You're drenched, Garance.
Sırılsıklam oldun, Garance.
When in swinish sleep their drenched natures lie as in a death, what cannot you and I perform upon the unguarded Duncan?
Hele Duncan bir yatsın, derin uykulara dalsın bugünün yorgunlukları üstüne.
He no doubt hadn't wanted to appear inglorious in his drenched uniform
Elbette ki berbat hale gelmiş sırılsıklam üniformasıyla görünmek istememişti.
I got drenched and my room is very cold
Sırılsıklam oldum, odam da çok soğuk.
Can't you see you're getting drenched?
Görmüyor musun ıslanıyorsun.
I'm a coward. Just like that rain-drenched cat.
Ben de kedi kadar değersizim.
The Indians pulled away. But them riders we was watching, they camped about four miles out. I seen their campfire before they drenched it.
Kızıldereliler kaçtı atlılar onları izlyordu ama 4 mil uzakta kamp kurmuşlardı kamp ateşlerini Söndürmeden önce görmüştüm
You're completely drenched.
Tamamen sırılsıklam ıslanmışsınız.
The Penitents come before the blood drenched altar to take The Great Oath.
Tövbekârlar, büyük yemini etmek için kanla ıslanmış sunağın önüne geliyorlar.
- Ruth, youre drenched.
- Ruth, ıslanmışsın.
I'm in no condition to cope with emotional wives drenched in tears.
Şu anda hiç de gözü yaşlı duygusal eşlerle uğraşacak halde değilim.
I'm drenched.
Sırılsıklam oldum.
They'll get drenched.
Sırılsıklam olacaklar.
Ιt's drenched in aΙcohoΙ.
Alkolle ıslatılmış.
Did you get drenched?
Islandınız mı?
Face drenched with tears.
Yüzü gözyaşlarıyla ıslanmış.
I see their faces and limbs drenched in blood.
Yüzleri ve bacaklarda görüyorum sırılsıklam kan içinde.
You didn't. You were drenched and out cold.
Çıkarmadın, ıslaktın ve sızmıştın.
I mean, it's drenched with historical goodies like that.
Böyle küçük detaylarla dolu bir oyun.
You're absolutely drenched!
Kesinlikle, sırılsıklamsın!
His great love for the countryside, for German-style gardens, full of untamed memories of Greece, misty and sun-drenched, dear to Diotima.
Kırsal bölgeye, Alman tarzı bahçelere karşı ve de Yunanistan'a ait yabani hatıralarla doluydu,... sisli ve güneşli gök, Diotima'ya sevgiler.
He got drenched in the rain.
Yağmurda çok ıslanmış.
When in swinish sleep their drenched natures lie as in a death what cannot you and I perform upon the unguarded Duncan?
Onlar domuzlar gibi uyurken ölülerden farksız savunmasız Duncan'a neler yapamayız ki?
Empire in the sun-drenched...
- İmparatorluk, güneşten kavrulan...
Now, how about a bizarre touch? A tear-drenched pom-pom impaled upon a splinter of glass?
Cama biraz kumaş parçası takılması gibi mesela?
Drenched in loneliness.
Yalnızlığa gark oldum.
You've got all drenched up.
Sırılsıklam olmuşsun.
And soon we shall return to the moon-drenched shores of our beloved planet.
Ve çok yakında sevgili gezegenimizin ay ışığında yıkanmış sahillerine geri döneceğiz.
We're gonna get drenched.
Sırılsıklam olacağız.
I got drenched totally.
Tamamen sırılsıklam oldum.
I'll bet she was the girl you drenched.
Eminim ki ayarttığın kızlardan biridir.
I'm drenched in sweat.
Çok terledim.
The hell with dancing, my pizza's getting drenched!
Bırak dansı. Pizzam ıslandı.
And I reveal myself to myself and I am drenched and purged.
Kend ¡ m ¡ n farkina variyorum ve siriIsiklam islanip... günahlardan ariniyorum.
Jack and Marcie are gonna get drenched!
Jack ve Marcie sırılsıklam olacaklar!
You're drenched in sweat.
Terden sırılsıklam olmuşsun.
"She is drenched in rain Her wet veil has slipped"
" o yağmurda sırılsıklam ve peçesi kaymış yüzünden'
"Who drenched you in these colours?"
"seni kim sırılsıklam boyadı bu renklere?"
Walking these streets drenched in enticing perfumery... engaged in surreptitious venery with not one, but two.
... bu baştan çıkarıcı parfümü sürüp... caddelerde yürürken ... şarap imalathanesinden çıkmış elbiselere bürünüp, bir değil... ama iki, sayınız, bayanlar baylar
We've drenched the city with our names, right?
Bu şehrin tamamı isimlerimizle kaynıyor, doğrumu?
- Yes, I'm sure it's drenched in evil.
Evet. Yani eminim kötülük dolu.
I'm covered in blood or I'm drenched to the skin.
Her tarafım kan oldu. Cildim sırılsıklamdı.
Ah, Mrs Miggins, I'd like a massive plate of pig's trotters, frog's legs and snail's ears, please, all drenched in your lovely Scarlet Pimpernel Sauce.
Bayan Miggins, iri bir tabak domuz paçası, kurbağa bacağı ve salyangoz kulağı istiyorum lütfen, hepsi de bol bol'Kızıl Farekulağı'soslu olsun.
Of course, you must be very cold... after getting so drenched.
Sırılsıklam olduktan sonra elbette üşürsün.
And you're drenched. - Ah!
Sen de ıslak!
A passer-by who, in the rain, folded her umbrella and was drenched.
Yağmura yakalanmış bir kadın, şemsiyesini katlamış ve sırılsıklam ıslanmıştı..
But Elora needs fresh milk, and we're drenched.
- Ama Elora taze süt istiyor - Biz de sırılsıklam olduk
If what happens when you open your mouth Is anything like what happens when you open your paintbox, we'll all be drenched in phlegm!
Ağzını açtığında ortaya çıkacaklar boya kutunu açtığında ortaya çıkanlar gibiyse şayet, balgama boğulacağız demektir!
You're drenched.
- Bana bak, sırılsıklamsın.
The peaks are drenched in sunlight and nightingales sing.
Kaplandı doruklar, günışığı ve bülbüllerin şarkısıyla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]