Dresden translate Turkish
382 parallel translation
- Holzapfel? At Dresden?
Dresden'deki mi?
From Dresden
Dresden'den
Just around the corner from Dresden St, just where I told the officer.
Dresden sokağının köşesinden, subaya söylediğim yerden.
You picked him up on the corner of Karls Ave and Dresden?
Sen onu Karls caddesiyle Dresden köşesinden mi aldın?
My firm, the dresden optical company, has a bid in for the sale of 10,000 pairs of binoculars.
Firmam, Dresden Optikal, 10,000 adet dürbün ihalesine teklif verdi. Dürbün.
Now, ladies and gentlemen how much am I offered for this beautiful laced Dresden china figurine?
Şimdi, bayanlar ve baylar, şu güzel dantelli Dresden porselen heykelciğe ne kadar verirsiniz?
- Good night, Sergei. Vicky was wonderful in Boutique, just a little Dresden shepherdess.
Vicky gösteride harikaydı, küçük bir Dresden çoban kızı.
He's in Dresden now.
Şu anda Dresden'de.
Take that up with the civilians of London, Hamburg, Dresden or Tokyo... killed by the thousands in bombing raids.
Galiba Londra, Hamburg, Dresden ve Tokyo'daki bombalama saldırılarında... öldürülen binlerce sivili ima ediyorsunuz.
I studied Applied Mechanics in Dresden.
Dresden'da uygulamalı mekanik eğitimi aldım.
This happened after the bombing of Hamburg, at Dresden, at Tokyo and at Hiroshima.
Bu, Hamburg, Dresden, Tokyo ve Hiroşima'ya... bomba atılmasından sonra da yaşanmıştı..
Another thing the Germans did after the bombing on Dresden was they took the wedding rings from the bodies.
Dresden'in bombalanmasından sonra Almanların yaptıkları bir başka şey de... cesetlerin üzerindeki alyansları toplamalarıydı.
Dresden.
Dresden.
- Is your client still in Dresden?
- Müşterin hala Dresden'da mı?
According to your papers, in civilian life you were a student at Dresden?
Belgelerine göre sivil hayattayken Dresden'de üniversite öğrencisiymişsin.
For example, one only has to go to Dresden and see how the musicians there are salaried by His Royal Majesty.
Örneğin, müzisyenlerin Kral Hazretleri tarafından nasıl maaşa bağlandığını görmek isteyen Dresden'e gitmeli.
He had many friends in Dresden and often went there with Friedemann.
Dresden'de birçok arkadaşı vardı ve sık sık Friedemann'la oraya giderlerdi.
The Prince had died at Dresden, and Sebastian dedicated to the new Elector a grand Mass, consisting of Kyrie and Gloria.
Prens Dresden'de öldü, ve Sebastian, Kyrie ve Gloria'dan oluşan Grand Mass'ini yeni prense ithaf etti.
Three days later, he gave a grand concert on the new organ of Our Lady's Church in Dresden, in the presence of many members of the Court Chapel, artists, and other persons, who heard him with admiration.
Üç gün sonra, Dresden Kadın Kilisesi'nin yeni orguyla, aktristler ve ona hayran olan Dükalık Saray eşrafının katıldığı, büyük bir konser verdi.
Friedemann was called from Dresden to Halle, as music director and organist, a post his father had secured for him.
Friedemann, Dresden Halle'ye babasının sağladığı atamayla müzik yönetmeni ve orgcu olarak çağırıldı.
Count Keyserlingk, Ambassador to His Imperial Russian Majesty at the court of Dresden, had expressed to Sebastian that he would like some clavier pieces for his harpsichordist, who had to play for him during his sleepless nights.
Rus İmparatorluğu Büyükelçisi olan Kont Keyserlingk, Dresden Sarayında Sebastian'a tüm o uykusuz geceler boyunca onunla birlikte çalmış olan klavsencisi için klavye parçaları istediğini söyledi.
Show him an exhibition - of early-18th-century Dresden pottery - and he goes berserk.
18. yüzyıl başı Dresden sanat sergisini görünce gözünü kan bürüyor.
- Come with me to Dresden.
- Benimle Dresden'e gel.
I think I'll go to Dresden... for a while.
Sanırım bir süreliğine Dresden'e gideceğim.
He was in Dresden when it was bombed.
Dresden bombalanırken oradaymış.
The patient was a prisoner of war in Dresden when it was bombed.
Hastamız, bombalandığı sırada Dresden'de savaş esiriydi.
The one that was killed in Dresden.
- Dresden'de öldürülenin.
You're being transferred to a camp in Dresden.
Dresden'deki bir kampa nakil edileceksiniz.
Dresden is a beautiful city.
Dresden güzel bir şehirdir.
... Dear Meg,... We're on our way to Dresden where we, ll have to do some work for the Germans.
"Sevgili Meg." "Şu anda Almanlar adına çalışmak üzere Dresden'e gidiyoruz."
... It won't be warwork because the Geneva Convention prohibits that, besides, there isn't any war-production in Dresden.
"Savaş için çalışmayacağız çünkü Cenevre Antlaşması bunu yasaklıyor." "Ayrıca Dresden'de savaşla ilgili hiçbir üretim yapılmıyor."
... Dresden is the town where our little dancing figure came from.
"O güzel dans figürlerimizin çıkış yeri de, Dresden'dir."
...... Dresden's never been bombed because it isn't a military target,... so we'll be safe there.
"Dresden askeri bir hedef olmadığı için bugüne değin hiç bombalanmamış." "Bu nedenle orada güvende olacağız."
and the Irving book on Dresden. - I was there.
- Ve Irving'in Dresden hakkındaki kitabı.
Honey, why did they keep Dresden a secret for so long?
- Oradaydım. Tatlım, neden Dresden'i bu kadar uzun süredir bir sır olarak saklıyorlar ki?
My book's gonna lay it on the line, sweetheart.
Kitabımı okuduktan sonra, Dresden hakkında ağlayıp sızlanan kimse kalmayacak.
And 135,000 people dying in Dresden... does not seem so very much when put against over five million Allies who had to die!
Dresden'de hayatını kaybeden 135 bin kişi beş milyondan fazla Müttefikin öldüğü hesaba katılınca, pek de fazla sayılmaz!
And you Just might remember that when we were bombing Dresden, the Germans were sending V-1 and V-2 rockets into London, killing men, women and children.
Biz Dresden'i bombalarken, Almanların da V-1 ve V-2 roketlerini Londra'ya fırlatarak, erkekleri, kadınları ve çocukları öldürdüğünü sana hatırlatmak isterim.
Weeping over Dresden and not give a damn about our own losses!
Dresden'e bu kadar ağlayıp, kayıplarımıza önem vermemeleri bana acı veriyor.
Churchill's nephew lives in Dresden.
Dresden'de Churchill'in yeğeni yaşıyor.
Dresden, after the bombing.
Dresden'in bombalandıktan sonraki hali.
Dresden, a beautiful imponent e city-museum, that the war little affects and whose inhabitants considered inviolable, technician became in terms a case serious of on-bombardeamento.
Dresden. O âna dek savaşın pek de yanına ilişmediği sakinlerinin bir şekilde kutsal olduğuna inandığı o müthiş, güzel ve tarihî şehirde uzmanların deyimiyle taş üstünde taş kalmamıştı.
Dresden was another monument to the total war.
Dresden, topyekûn savaşın bir diğer eseriydi.
Dresden, Breslau, Hamburg, Berlin, Frankfurt,
Dresden, Breslau, Hamburg, Berlin, Frankfurt...
Join me in Dresda. Dresda?
- Dresden'de buluşalım.
How is that possible?
- Dresden mi? Nasıl olur?
Yes, alright. At the Moors'inn in Dresda.
Dresden'de Mori Otelinde buluşuruz.
Did you forget that your mother lives in Dresda?
Dresden'e taşındığımı unuttun mu?
Do you live here in Dresda? No, I live in the country.
- Dresden'de mi yaşıyorsun?
Dresden.
- Dresden.
At Dresden, B.C.!
- Dresden B.C!