English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dried

Dried translate Turkish

1,956 parallel translation
I encourage you all not to cry... but to drink and laugh and dance as we remember a man who once thought a belt made of dried bits of panther was a good idea.
Ağlatmamak için söylemiyorum ama... içmek, eğlenmek ve dans etmek bir kez düşünen bir adam olarak hatırlıyorum kurutulmuş panter'den yapılmış bit kemeri iyi bir fikirdi.
And the dried leaves awaiting the snow. Soft crackles... and remember...
Kuru yapraklar karı beklerken hafifçe çıtırdar ve anımsar...
It's cut, then sent to be dried. 2000 meters above sea level...
Kurutulduktan sonra kesilmek üzere deniz seviyesinin 2000 metre altına götürülüyor.
Dried and shaped into these cakes.
Altısı yaralandı. Vali Pillai dahil, ikisi de ölecek gibi.
I dried your clothes.
Eşyalarını kuruladım.
Excuse me, dried egg on your collar.
Yakanda kurumuş yumurta lekesi var.
I dried up inside.
Genel Eğitim Diplomam var.
With minute traces of dried blood on the surface.
- Yüzeyinde küçük zerreler hâlinde kurumuş kan lekeleri var.
Wiped clean - but I did find some dried blood in the crevice between the hilt and the handle.
Bıçakta parmak izi var mıydı? - Silinip temizlenmişti. Ama sapındaki yarıkta kurumuş kan lekelerine rastladım.
When we found John Doe, there was nothing left, except a shrunken, dried-up mummy.
- Sütunun içinde bulduğumuz kimliği belirsiz şahısta çekmiş, kurumuş deriden başka bir şey yoktu.
The internet here is dried up.
Buradaki internet kurudu.
There's creeks drying up that have never dried up in my lifetime.
Kuruduğunu hayatım boyunca görmediğim akarsular kuruyor.
There's creeks dried up that never dried up in my lifetime.
Kuruduğunu hayatım boyunca görmediğim nehirler kuruyor.
I know even in my dad's lifetime, there's creeks that he said he'd never seen dry up, and they're dried up now.
Babamın bile hayatı boyunca kuruduğunu görmediği sular artık kurumuş durumda.
The Brazilian army actually had to fly by helicopter huge quantities of water up the dried-up Amazon tributaries in order to stop people dying of thirst in villages which are normally on the edge of this enormous river.
Amazonun kolları o kada susuz kalmıştı ki, normalde nehir kıyısındaki köylerde yaşayanların susuzluktan ölmemesi için Brezilya ordusu helikopterlerle yardım götürdü.
In Chinese rural life, everything has a use dried in the sun, manure ( · ÊÁÏ ) from the cowsheds ( Å £ Åï ) would be used as cooking fuel
Çin taşrasında her şeyin bir kullanım alanı vardır. Ahırlardan toplanarak güneşte kurutulan gübreler yemek pişirmede kullanılacak.
Within a few hours, the dried insects are ready to be backed up ( Ê ¹ ¾ Û ¼ ¯ ) and taken to market
Birkaç saat içinde kuruyan böcekler paketlenerek pazara götürülmeye hazır hale geliyorlar.
Dried limbs, dead brush... Dragged from the vicinity of little Miss crisp and piled like he meant to take the trash with him.
Küçük bayan bakımlı sürüklenirken etrafında kuru dal ve çalı çırpı parçaları bırakmış.
Thanks. Dried blood.
- Kurumuş kan.
Oh. He was unimpressed, but there was some dried blood behind the seats in the truck's cab.
Bir şey bulamadı, ama pikabın koltuklarının arkasında biraz kurumuş kan vardı.
Lieutenant Tao, that dried blood on the back of the pickup's cab, I keep bumping on it for some reason.
Teğmen Tao, pikabın arka koltuğundaki kurumuş kan nedense aklıma takılıp duruyor.
Dried maggots.
Kurutulmuş kurt.
Now, it dates to the 1930s, and the Scanning Probe microscope indicated that it was freeze-dried.
1930'lardan kalma bir kağıt. Dondurularak kurutulduğu anlaşıldı. - Bu bir koruma tekniği mi?
They picked and dried chrysanthemum in autumn, soft pine needles in Spring,
Şimdilik hoşçakal, Imsil ailesinin büyük gelin adayı. Hoşçakal!
and dried and boiled artemisia as tea.
Jeong-do'ya gideyim!
You see that pile of dried camel dung?
Şuradaki cıvık deve bokunu gördün mü?
Freeze-dried bovine phallus.
Dondurularak kurutulmuş hayvan organı.
Yeah, well, we're finding gobs of dried blood.
Büyük miktarda kurumuş kan bulduk.
We found dried toner in a section of the floor and fabric threads that might match the victim's clothes.
Zeminin bir kısmında, kurumuş toner bulduk ve kurbanın kıyafetleriyle eşleşebilecek, kumaş iplikleri.
Dried bonito, herring, dried potato, eggs, and pickled plums. And I do believe this is butter!
Ringa baligi, kizarmis patates, yumurtalar, tursu erigi ve eminim ki bu da tereyagidir!
Look! Dried frogs!
Bakin, kizarmis kurbagalar!
H, we got dried blood here.
H, kurumuş kan var.
I'm up to my choker collar in dried blood and partial fingerprints and wood splinters.
Çivili tasmam, kurumuş kan, kısmi parmak izleri ve tahta kıymıklarıyla boğulmuş durumdayım.
If I were her, I'd have owned half this house before the pee stick dried.
Şanlısın. Onun yerinde olsaydım, hamilelik testine ettiğim çiş kurumadan bu evin yarısını almıştım.
I found out that since ellen's death, he's lost his job, the bank's foreclosing on his house, and the monthly checks that ellen was sending him have obvious dried up.
Öğrendiğime göre, Ellen öldüğünden beri, işini kaybetmiş banka evine el koymuş ve Ellen'ın her ay gönderdiği çekler suyunu çekmiş.
Not if they're not dried correctly.
Doğru kurumazlarsa farklı olmazlar.
Why is there dried blood around the feeding tube?
Beslenme tüpünün etrafında neden kan var?
We were depending on sources of support that were dried up and we weren't reaching the audience that really needed these messages.
Kısa sürede tükenen kısıtlı kaynaklarımızla aslında gerçekten bu mesaja ihtiyacı olanlara hiç bir zaman ulaşamadık..
It lost its snap, dried out.
Esnekliğini kaybedip, iyice kurudu.
Said he used to have one but that it... Dried up.
Eskiden bir tane varmış ama o da kurumuş.
Nothing special, plastic and dried peas.
Sıradan plastik bir oyuncak, içinde boncuklar var.
My interviews had dried up. School had started.
İş görüşmelerim kesilmiş, okullar başlamıştı.
We'll pour it over some dried mint and oregano.
Kekikle nane de koyarız.
The watering hole is dried up. Dried up?
Vaha tamamen kurudu.
But here, signs of activity, erosion, and what looks like dried up river beds
Ama burada, erozyon ve kurumuş nehir yataklarına benzeyen, bazı aktivitelere rastlıyoruz.
Millions of years ago, most of Australia's rainforests gradually dried and became open woodlands.
Milyonlarca yıl evvel Avustralya yağmur ormanlarının çoğu kısmı kuruyup gitmiş ve ağaçların seyrek bulunduğu alanlara dönüşmüş.
These opportunistic cookies thrived and spread out as the continent dried.
Bu oportünist kuşlar, kıta kurumasına rağmen gelişip çoğalmayı becerebilmişler.
I got some dried squids for you.
Yanımda senin için kalamar var.
It's the dried squid.
Kurumuş kalamar.
I got a dried squid for him.
Ona kurumuş kalamar getirmiştim.
A princess whose charm's dried up ought to be able to get by without chaining Iops in a cell!
Bir zamanların tatlı prensesi boşu boşuna muhtemel bir prensi rızasız olarak hapsetmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]