Drifter translate Turkish
368 parallel translation
- He's a stranger here, Della, a drifter, you don't know anything about him.
O burada yabancı, Della, bir maceraperest,... onun hakkında bir şey bilmiyorsun.
Hey, tell me something will ya, how comes Miss Harms hired that drifter?
Hey, ne dediğini duydun mu? Bayan Harms o maceraperestle anlaşmış. Sakın söyleme, biliyorum.
Andy, throw that drifter's gun away.
Andy, silahını al ve yere at.
A drifter, a cheater, a tinhorn.
Köşeye atıldım, kandırıldım, hor görüldüm.
- I suppose you think I'm a bit of a drifter.
- Herhalde hiçbir işte tutunamadığımı düşünüyorsunuz.
Boy, you're making it hard, drifter.
İşi zorlaştırıyorsun adamım.
If the drifter here wants to back off.
Şu serseri çekip gitmezse tabii.
You're nothing but a drifter.
Ama serserinin tekiymişsin.
My orders are to transfer you and your crew to the drifter as she comes along.
Özür dilerim kaptan ama emirlerim sizi, tayfanızı ve geminizi kanalın karşısına geçirmek.
Oh. Jake. you're not a drifter.
Oh, Jake, Sen aylak biri değilsin.
Nothing, he's a drifter.
Ne iş yapıyor?
Look, Cady... maybe you can get away with dog poisoning... beating up on a little drifter like Diane Taylor.
Bak, Cady... Belki köpek zehirlemekten... Diane Taylor gibi bir zavallıyı dövmekten yakayı sıyırabilirsin.
I'm blind and I'm a drifter.
Ben körüm ve bir serseriyim.
On top of that, you're a yakuza and a drifter.
Bunların ötesinde gezgin bir suçlusun.
Do you want him to grow up to be a yakuza and a drifter like yourself?
Büyüdüğü zaman senin gibi bir suçlu veya gezgin olmasını mı istiyorsun?
Oh, Sarah, I do wish you'd stop going on about that drifter.
Ah, Sarah, o serseriden bahsetmeyi bırakırsan sevinirim.
He is not a drifter!
O bir serseri değil!
You drifter.
Seni serseri.
TOKYO DRIFTER
TOKYO AVARESİ
He's the Tokyo drifter
# Ona Tokyo Avaresi derler.
I'II find somewhere to live as a Tokyo drifter
Tokyo Avaresi olarak yaşayabileceğim bir yer bulacağım.
You'II soon know how a drifter feels
Yakında avarelik ne demekmiş anlarsın.
A drifter doesn't need a woman
Bir avarenin kadınlarla işi olmaz.
And Miller Miller's a drifter.
Ve Miller Miller bir serseridir.
A drifter.
Bir avare.
He's a drifter who's after our money.
O sadece paramızın peşindeki bir serseri.
Nothing but a drifter.
O yalnızca bir serseri.
I just found a drifter dead off his horse.
Az önce bu gezgini atının yanında ölü buldum.
We'll just have to hope and pray that another drifter passes through Serenity before the next high moon.
Ay tekrar çıkmadan önce bir başka avarenin Serenity'den geçmesi için dua edelim.
Drifter of the boxers world, Mr. Xiao
Diğeri ise, dövüş dünyasının avaresi Xiao bey
I'm just a drifter
Bense sadece bir avareyim
No, I'm a drifter lt'd be futile letting her stay there all alone
Hayır, ben bir avareyim Onu yanıma almam beyhude
He is a drifter from the north.
Çünkü ülkenin kuzeyinden bir serseri.
That sounds like the philosophy of a drifter.
Bunlar gezgin birinin felsefesi gibi geliyor kulağa.
Just a smartass and drifter.
Kendisini bir şey zanneden bir serseri.
At 20, a dropped-out student, a drifter, a failure.
20 yaşındayken okuldan atılmış.
You're a drifter, pardon the expression, a junkie.
- Sen bir serserisin. A, ah... yanlış ifade... bir keş.
"What do you care? He's only a drifter."
Adam serserinin teki. " demediği kalmıştı.
The killing gets attributed to a drifter who has several other murders to his credit so, what the hell, one more doesn't even matter.
Suç, başka pek çok cinayetten sorumlu olan bir serserinin üzerine yıkılır. Yani ne fark eder ki? Altı üstü bir cinayet daha.
somebody came in here and blew his brains out, that's what happened... most likely a drifter.
Kaiyer, serserinin beynini video kasetlerin üstüne saçmış, hepsi bu. - Gidelim.
He's a drifter, you know.
O rüzgarla sürüklenen biri.
Putting it plainly, Mr. Hall, you're a drifter.
Burada yazana göre, Bay Hall, siz bir serserisiniz.
And I get no guarantees with a drifter.
Ve ben serserilere garanti vermem.
He's not a drifter.
O bir serseri değil.
See, I'm a drifter from Texas.
Görüyorsun ya, ben Teksas'tan bir serseriyim.
He's a drifter.
Oradan oraya gezen bir serseriydi.
Banks was a drifter, and nobody knew her.
Banks kimsenin tanımadığı bir serseriydi.
Before I saw these test results, I had you pegged a drifter.
Bu test sonuçlarını görmeden önce, seni başıboş bir serseri bilirdim.
A drifter.
Başıboş serseri.
Once they come up empty-handed, they'll get frustrated... and, eventually... they'll try to blame some drifter passing through town.
Bir kere elleri boş çıktılarmı, düş kırıklığına uğrarlar ve, sonunda kasabadan geçen bir serseriyi suçlamaya çalışırlar.
I'm a Tokyo drifter
# Bana Tokyo Avaresi derler.