Drumming translate Turkish
258 parallel translation
Seems those people up at the houmfort... won't stop drumming and dancing till they've gotten Jessica back... and finished their ritual tests, something of that sort.
Anlaşılan Houmfort'takiler Jessica dönene kadar tamtamlarını ve danslarını kesmeyecek. Yarım kalan ayinlerini tamamlamak istiyorlar.
Oh, you should've heard the sound of the rain drumming'on the canvas.
Yağmurun sesini duymalıydın. Brandanın üzerinde tempo tutuyordu.
As he comes nearer the village, his relatives take up the drumming.
Köye yaklaştıkça, akrabaları da davul çalmaya başlar.
Guy teaches me drumming'down there says that I'm a natural.
Bana çalmayı öğreten adam, doğuştan yetenekli olduğumu söylüyor. Gözünden kaçmazmış.
I got the drumming job.
Trampet işini kaptım.
What, the drumming job?
Bateri işi mi? İyiydi, iyi.
Your brother's been drumming up business for you for weeks.
Kardeşiniz haftalardır sizin reklamınızı yapıyor.
Drumming them out of anger?
Bu ses de ne? Sinirlendiler mi?
- How about drumming, though?
- Davul çalması ne olacak peki?
You're drumming up trade for Alva now?
Alva için takas mı yapıyorsun?
Don't pretend to be drumming here.
Davulları çalar gibi yapma.
Start the drumming
Davullar başlasın
Stop that drumming!
Sessiz ol. Son kez söylüyorum, kes şu trampeti çalmayı.
Now, you have been sitting there frowning, eyes tightly closed, grinding your teeth, and all the time your fingers have been drumming like pistons on the arm of that chair.
Şimdi orada kaşlarını çatmış gözlerini sıkıca kapatmış ve dişlerini gıcırdatarak... ve de parmakların sanki bir pistonmuşçasına sürekli sandalyenin koluna vurarak oturmaya çalışıyorsun.
Come on, stop already with your fucking drumming!
Haydi, kes şu lanet gürültüyü!
I heard drumming.
Bateri sesi duydum.
That's the same riff I used... when I was drumming for Cab Calloway.
Cab Calloway için bateri çaldığım zamanlarda kullandığım ritmin aynısı bu.
[Drumming and chanting continue]
[Tokmak vuruşu ve ayin devam eder]
[Drumming and chanting stop]
[Tokmak vuruşu ve ayin biter]
[Drumming continues]
[Davul devam ediyor]
[Drumming and chanting continue]
[Davul çalma ve şarkı söyleme devam ediyor]
[Drumming and chanting continue]
[Drumming and chanting continue]
Knock off that drumming'!
Şuraya vurmayı da kes artık!
Start drumming, Mr. Turley.
Çalmaya başla.
That's just Dizzy Gillespie drumming up publicity.
Bu Dizzy Gillespie, bilinen şeyleri çalıyor.
To me, drumming ought to be a subtle and delicate art.
Bana kalırsa davulculuk maharet gerektiren hassas bir sanattır.
Hey, boy, quit that drumming.
Hey oğlum, kes şu davulu.
Boy, quit that drumming in here.
Oğlum, burada davul çalmayı bırak.
Your drumming's coming along, Billy.
Davulu bayaa ilerletmişsin, Billy.
Start drumming!
Davullar çalsın!
Stop drumming, Jonas!
Ellerini vurmayı bırak, Jonas!
Start drumming!
Davulları çalmaya başlayın!
The drumming.
- Davul sesi...
The drumming, Doctor, the constant drumming.
Davul sesi, Doktor, sürekli çalıyor.
The drumming, the call to war.
Davul sesleri, savaşın çağrısıydı.
- [Ceremonial Drumming] - Secretly, however, his father prepared everything in advance...
Her şeyi babası gizlice önceden hazırlamıştı.
Can I ignore that sound of distant drumming?
Uzaktan gelen davul seslerini duymazdan gelebilir miyim
Is the death of all I love carried in the drumming of
Tüm sevdiklerimin ölümü, davulların sesinde mi gizli? ( davullarını... )
Hear the singing and drumming
Şarkı ve davul sesi duyuyorum
Probably drumming your fingernails on the white linen tablecloth.
Herhalde tırnaklarınla masanın üzerinde davul çalıyorsundur.
It'd help if I could hear myself over Beano's drumming.
Beano'nun davulundan kendi sesimi duyabilsem olacak.
First of which the whole drumming on the boobies thing.
Öncelikle, şu memelere vurma konusuna gelelim.
[DRUMMING] Who is it...?
O da kim?
West African drumming.
Batı Afrika davulları.
Their primite drumming soothes people's tempers.
İlkel davul sesleriyle donatılmış şarkılar öfkesini bastırmaya yarıyor.
- I take Native American drumming.
- Bir ara Amerikan bateri dersleri almıştım.
The sound of drumming is like the warders'footsteps.
Gardiyanın ayak sesi baterinin sesine benziyor.
Drummers, start drumming!
Davulcular, çalmaya başlayın!
But it doesn't suit drumming, it's like nailing a nail into the floor. It's so precise - the beat's gotta be there.
Ama vurmalı çalgıcılara uymuyor, çivi çakmak gibi bir şeye dönüşüyor.
You're going to do a lot of praying and drumming, Cuchillo.
Al şu davulu.
- ( drumming )
- Grup bile var.