English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drunkenly

Drunkenly translate Turkish

45 parallel translation
( MEN SING DRUNKENLY ) # Fare-thee-well... #
Elveda...
( drunkenly ) Ladies, can I offer either of you an adult beverage?
Bayanlar size içecek bir şeyler ısmarlayayım mı?
This time next year she's gonna be living in a trailer with little ceramic donkey in the front yard. ( ALL GIGGLE DRUNKENLY ) Shhh!
Belki de önümüzdeki yıl bahçesinde küçük seramik eşeklerle bir karavanda yaşar.
( drunkenly ) i love you. I'm really sorry, and i really... love you.
Seni seviyorum.Gerçekten üzgünüm ve seni seviyorum... gerçekten... ve ayrıca... üzgünüm.
( Drunkenly ) : Hey, baby,
Hey, bebeğim,
You were asked to chug-a-lug, and a-lug you shall chug! ( Gulping ) ( drunkenly ) :
Eğlenmek istemiştin, ve şimdide eğleneceksin! Sana uzun zamandır sormak istediğim bir şey var.
( Drunkenly ) I'm sorry, I'm sorry!
Üzgünüm, üzgünüm!
I promise I won't be drunkenly banging on your door any time soon.
Söz veriyorum yakın bir zamanda sarhoş bir biçimde kapına dayanmayacağım.
The only thing I want to hear is my liver drunkenly singing rugby songs.
Duymayı istediğim tek şey, karaciğerimin sarhoş halde söylediği ragbi şarkıları.
Or maybe it had something to do with our mother's ability to watch silently as our dad drunkenly knocked us from room to room.
Belki de, ayyaş babam bizi duvardan duvara vururken, annemin bizi sessizce izleme yeteneği yüzündendir.
What guy drunkenly kissed you while you were sleeping?
Cidden mi? Sen uyurken hangi sarhoş adam seni öptü?
My licence had been suspended for a month for drunkenly pushing my scooter home.
Ehliyetime bir aylığına, alkollü mobilet itmekten dolayı el koyulmuştu.
( drunkenly ) : Hey, where'd that Homer guy go?
Hey, Şu Homer da nereye gitti?
( groans ) ( drunkenly ) : Farfegnugen...
Farfegnugen...
( drunkenly ) : Now I'll be the dog, and you be the daddy.
Tamam, şimdi ben köpek olayım, sen baba ol.
And take your boots off before you trudge drunkenly up the stairs.
Sarhoş halde merdivenlerde yalpalamaya başlamadan önce botlarını çıkar.
Burroughs drunkenly proposed the idea of moving to South America... where he could hunt wild boar.
Burroughs sarhoşken Güney Amerikaya taşınma fikri aklına geldi orada yabani domuzları avlayabilirdi.
I so enjoyed listening to you drunkenly explain all that at 3 : 00 a.m.
Biliyor musun, gece saat 3'te sarhoş bir şekilde bütün bu anlattıklarını dinlemekten çok keyif aldım.
according to Sergeant Lopez's deposition, he said, drunkenly, that you give the best blowjob in Miami.
Çünkü Komiser Yardımcısı Lopez'in ifadesine göre sarhoş bir biçimde, Miami'deki en iyi saksoyu çektiğini söylemiş.
And she drunkenly told me some things.
O bana sarhoşken bir şeyler söyledi.
She was completely, drunkenly unreliable.
Tamamen güvenilmez bir sarhoştu.
Guys booty-call girls after 2 : 00 a.m. with a drunkenly slurred, "What ya doing?"
Erkekler kızları gece 2'den sonra seks için aradığında sarhoşluktan konuşamaz bir hâlde "N'abersin?" der.
Um, drunkenly propositioning you.
Alkol etkisindeyken sana teklif ettiğim için.
But nobody loves me, or likes me, or even wants to drunkenly dry hump me.
Ama kimse beni sevmiyor, ya da benden hoşlanmıyor, ya da sarhoşken bana sürtmek bile istemiyor.
Do you want to drunkenly call Russell tonight and tell him what a huge mistake you made?
Bu gece Russell'ı sarhoş olarak arayıp ne kadar büyük bir hata yaptığını ona söylemek ister misin?
[Laughs drunkenly] I don't know why it's so funny.
Gördün mü? Ah. Neden bu kadar komik olduğunu bilmiyorum.
Look at you just drunkenly spewing out joy like a shit Santa.
vay vay, kimler sarhoş olmuşta millete laf atıyor
Except for when I drunkenly stalked you at your...
Sarhoş olup seni takip ettiğim gece hariç...
My guy at the docks is gonna come forward as an eyewitness, say he saw those two drunkenly fall into the Mississippi.
Rıhtımdaki adamım görgü tanığı olacak. O ikisini sarhoş kafayla Mississippi Nehri'ne düşerken gördüğünü söyleyecek.
( Homer slurring drunkenly )
( Homer sarhoşça homurdanır )
( Mr. Nakamura drunkenly laughs )
( Mr. Nakamura sarhoşça güler )
She does that thing, the, like, drunkenly dropping in.
Bu gibi şeyler yapar, kafası güzelken odaya dalar.
Speight didn't just drunkenly fall overboard.
Speight sarhoş olup gemiden filan düşmedi.
I drunkenly saved it in my phone like an idiot.
Sarhoş kafayla saçma bir isimle kaydetmişim.
And then you decided to drunkenly berate the director?
Sonra sen de sarhoş bir şekilde yönetmeni azarlamaya karar vermiştin.
When I want advice on how to drunkenly plow snow, I'll look you up.
Sarhoşken kar küremekle ilgili akıl danışmak istersem seni bulurum.
Drunkenly sweet.
Sarhoşçasına tatlı.
You guys hit the baskets, I'll disarm the drunkenly-improvised neutrino bomb.
Siz basketleri sokun, ben sarhoş doğaçlaması neutrino bombasını etkisiz hale getireceğim.
- Oh, drunkenly successful.
- Ah, sarhoşça başarılıydı.
( Sings drunkenly ) it'll take him a long time to sleep that off.
O şeyin etkisinden çıkması epey zaman alacak.
# # [Drunkenly Humming] Or me.
Veya bana.
( ALL GIGGLE DRUNKENLY )
Çabuk!
Message deleted. Britta, drunkenly : - Jeff winger.
Ben seni arıyorum.
Except, in between drunkenly thanking lavon For the biscuit basket dinner and saying good night, I...
Sarhoşken Lavon'a Bisküvi Sepeti'ndeki yemek için teşekkür edip iyi geceler derken ona onu hâlâ sevdiğimi söylemiş olabilirim.
MEN SHOUT DRUNKENLY That's Daniel.
Bu Daniel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]