Duke translate Turkish
5,884 parallel translation
Duke killed that guy, so he's got it now.
Duke o adamı öldürmüştü. O yüzden şimdi o sorun onda.
If Duke has a trouble that can talk to the dead, then I can talk to Audrey.
Duke'te ölülerle konuşmayı sağlayan sorun varsa Audrey'le konuşabilirim.
Now, Duke, don't get too upset.
Duke, fazla sinirlenme.
Duke, would you be a doll and hit the lights on the way out?
Duke, bana bir iyilik yapıp dışarıdaki ışıkları yakar mısın?
Deal's off, Duke.
Anlaşma sona erdi Duke.
I need to talk to Duke.
Duke'le konuşmam gerek.
Oh, come on, Duke.
- Hadi ama Duke.
Is that the only reason why I'm staying, Duke?
Burada kalmamın tek sebebi bu mu Duke?
No, I liked what I heard, Duke.
Hayır, duyduğum şey hoşuma gitti Duke.
No, Duke, my wrist, it's completely fine.
Evet Duke. Bileğim gayet iyi.
- Duke, what did she say?
- Duke, ne söyledi?
- Duke, do you think you would consider Going another round with mara?
Duke, Mara'yla şansımızı bir daha deneyebilir miyiz?
Come on, duke, your mother can't be that terrible.
Hadi ama Duke, annen o kadar da kötü olamaz.
[phone line trills] duke, we're stuck.
Duke, çıkmaza girdik.
- Duke, I don't know what you had to do, But it was worth it.
Duke ne yapmak zorunda kaldığını bilmiyorum ama buna değdi.
- [chuckles] - So now that nathan's all back Safe and sound,
Nathan sağ salim geri döndüğüne göre neden hâlâ buradayım Duke?
And so my question for you, duke, is...
Sorum şu Duke : Neden?
Further down on your right, keep your eye out for one of our most popular sights on Waikiki Beach, the Duke Kahanamoku Statue.
Sağınızda, biraz aşağıda Waikiki Sahili'nin en ünlü manzarası var. Duke Kahanamoku Heykeli.
Duke is one of the most beloved legends in Hawaiian history.
Duke, Hawaii tarihinin en değerli efsanelerinden biridir.
I spoke to the German duke, Schuler.
Alman dükü Schuler ile konuştum.
A deal with a Protestant duke would anger every Catholic noble.
Protestan dük ile anlaşırdım. Bu bütün Katolik asilleri kızdırır.
With Schuler, the German duke.
Alman dükü ile olan.
Until I find out, keep the German duke in place.
Ne olduğunu öğrenene kadar Alman Dük'ünü oyala.
The word of a German duke is not enough?
Benim sözlerim yeterince güvenilir değil mi?
It's about the German duke. Francis, I ordered the king's guards to accompany him to the garrison to free the Protestant prisoners.
Alman dükü hakkında Francis, adamlarına onlara garnizona kadar eşlik etmeleri görevini verdim.
It's the German duke.
Alman Dük'ü bu.
- So you took the Protestant prisoners to make a deal with the German duke yourself.
- Senden Protestanları alarak Alman Dük'ü ile anlaşma sağlamak istedin.
When I learned why the German duke was coming to court, I knew it was the best and only way to ransom my friends.
Alman Dük'ünün buraya neden geldiğini öğrenince, benim için en iyi şansın bu olacağını düşündüm.
Duke.
- Duke.
When she's not on active status, she's a professor of astrophysics at Duke.
Görevde olmadığında... Duke Üniversitesi, Astrofizik Profesörü.
All right, thanks, Duke.
Tamam, sağ ol Duke.
Hey, Duke, it's McGarrett.
Merhaba Duke, ben McGarrett.
Duke.
Duke.
That was the Duke of Orleans.
Orleans Dük'ü.
Friends of the duke?
Dük'ün dostları mı?
- The duke.
- Dük evet..
And the Duke of Amiens is a good and loyal man.
Ve Amien Dük'ü iyi ve sadık bir adamdır.
We say "mahalo" around here, right, Duke?
Burada "mahalo" deriz, değil mi Duke?
He's like, you know, "Until these hotels will allow Duke Ellington and Miles Davis and Dizzy Gillespie to stay in their rooms and eat in these restaurants, it's not gonna happen."
Oradaki oteller, Duke Ellington, Miles Davis, Dizzy Gillespie gibi isimlere oda vermiyor, restoranlarında beyazlarla yemek yemelerine izin vermiyordu. Böyle bir şey olamazdı.
Why am I here, Duke?
Neden buradayım Duke?
She's locked up in the hold of Duke's boat.
Duke'ün teknesinin ambarında kilitli durumda.
- Duke's on.
- Duke hatta.
- Hey, Duke.
- Selam Duke.
But why, Duke?
Ama neden Duke?
I didn't, Duke.
Ben öldürmedim Duke.
They don't want your help, Duke.
Senin yardımını istemiyorlar Duke.
Because our goals are aligned, Duke.
Çünkü amaçlarımız kesişiyor Duke.
The game has changed, Duke.
Oyun değişti Duke.
- Duke, I can't believe that I'm asking this, but I need Mara's help with a trouble.
- Duke, bunu istediğime inanamıyorum ama bir sorun konusunda Mara'nın yardımına ihtiyacım var.
Can't do that, Duke.
Bunu yapamam Duke.
Duke?
Duke mü?