English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Duplicitous

Duplicitous translate Turkish

108 parallel translation
Duplicitous women who tout free love and then get married, power-mad journalists who join the revolution instead of observing it, middle-class radicals who come looking for sex and then talk about Russia.
Önce özgür aşkı savunup sonra evlenen ikiyüzlü bir kadın. Devrimi izlemek yerine ona katılan iktidar düşkünü gazeteciler. Seks için gelip sonra da Rusya'dan bahseden burjuva radikaller.
It's a typical, duplicitous, Russki trick!
Tipik sahtekâr kızıl numarası.
To you, that is, because you're sneaky and duplicitous and self-serving, and I always think you have a hidden agenda.
Sana karşı yani, çünkü sen sinsi, ikiyüzlü ve bencilsin ve her zaman gizli bir niyetin olduğunu düşünüyorum.
I can't believe you would treat another human being in such a willfully duplicitous way.
İnsanlara bu şekilde davrandığına inanamıyorum. Böyle bir kasten ikiyüzlü bir şekilde.
[Scorsese] At the end of Kiss Me Deadly, the duplicitous woman who stole this package from a secret government project... was like the wife of Lot who refused to heed the warnings.
"Kiss Me Deadly" nin sonunda,.. ... gizli bir hükümet projesinden bu kutuyu çalan iki yüzlü kadın uyarıları önemsemeyi reddeden Lut'un karısıdır sanki.
I have access to one of the most deceitful, duplicitous deceptive minds of our time. Hey, you know what? Who better to advise me?
Çağımızın en düzenbaz, en hilekar, en dalavereci adamlarından biri, arkadaşım.
I have access to one of the most deceitful, duplicitous deceptive minds of our time.
Çağımızın en düzenbaz, en hilekar, en dalavereci adamlarından biri, arkadaşım.
That duplicitous little turd.
Adi şerefsiz.
Yes, they are a duplicitous bunch.
Evet, iki yüzlü hergeleler.
- Mm-hm. They were duplicitous.
- İki yüzlülük ettiler.
No self-respecting son of Spielberg would feel comfortable in a morally ambiguous world populated with hard-boiled antiheroes and duplicitous femme fatales.
Kendine saygısı olmayan Spielberg'in oğlu katı kahraman karşıtları ve ikiyüzlü ölümcül kadınlarla dolu ahlakça bir belirsiz dünyada daha rahat hissedecektir.
I have one final question for you, duplicitous Prince Clayvor.
Sana son bir sorum olacak, iki yüzlü Prens Clayvor.
After you, I became duplicitous, anal, totally out of touch... with my surroundings.
Senden sonraysa bütün köklerimi kaybettim. Çevremden tamamen koptum.
It's entirely duplicitous.
- Bu tamamen saçmalık.
I recognize Drue for the duplicitous, smooth-talking, butt-kisser he is.
Drue'nun saman altından su yürüten tatlı dilli ve yalaka biri olduğunu biliyorum.
WHAT CAN I SAY? THERE'S A LOT OF DUPLICITOUS PEOPLE IN THE WORLD.
Dünyada iki yüzlü insan çok fazla var.
Come on, he's so totally duplicitous.
Yapma, çok ikiyüzlü bir çocuk.
You're thinking this man is duplicitous.
Bu adamın ikiyüzlü olduğunu düşünüyorsunuz.
You duplicitous bitch!
Seni iki yüzlü cadı!
"l knew Kelvin was duplicitous but to align himself with such a little scoundrel - -"
"Kelvin'in ikiyüzlü olduğunu biliyordum..." "... fakat böyle küçük bir alçakla işbirliği yapacağı... "
Too duplicitous!
Çok hilekarca!
Living duplicitous lives, compartmentalizing the personal and professional.
Çift hayat yaşıyorlar,... özel ve meslekî duygularını saklamayı öğreniyorlar.
Well, duplicitous, living a double life?
Peki, ikiyüzlü, bir çifte hayat yaşayan?
They were duplicitous.
İki yüzlüydüler.
Your mother is the duplicitous one, not you.
İkiyüzlü olan annen, sen değilsin.
On the other, the potentially duplicitous new friend... and champion to the disenfranchised.
Diğer tarafta da potansiyel yeni arkadaşım ve zengin olmayanların şampiyonu.
I wouldn't have pegged you as being so duplicitous.
Bu kadar aldatıcı olduğunu sanmazdım.
This race shows promise... but at this point in history, they're still duplicitous by their very nature.
Bu ırk umut vaat ediyor. Ama tarihin bu noktasında, hala doğaları gereği iki yüzlüler,
You ´ re a duplicitous bastard.
İkiyüzlü bir alçaksın.
I'm a pushy, duplicitous, ambitious college student.
Aceleci, ikiyüzlü, hırslı bir üniversite öğrencisiyim.
Really, Troy, you're just water under the bridge... duplicitous, evil water.
Gerçekten Troy, köprünün altından çok sular aktı iki yüzlü, şeytani su.
I think she used duplicitous methods to get me to open up.
Ona açılmam için düzenbazlık etti.
- Duplicitous?
- Düzenbaz mı?
Someone who didn't realize what a lying, duplicitous, scheming excuse you are for a friend?
Yalanın, iki yüzlülüğün ve arkadan iş çevirmenin ne olduğunu anlamayacak biri mi?
I feel like I'm being punished, Jim, for every duplicitous deal and lie I've ever told.
Cezalandırılıyormuşum gibi hissediyorum Jim. Şimdiye kadar yaptığım bütün hileli anlaşmalar ve söylediğim yalanlar için.
"Spy" seems so duplicitous.
"Takip etmek" ikiyüzlülük olur.
Valets tend to be especially duplicitous humans.
Valeler, özellikle iki yüzlü insanlardan oluşuyor.
A team leader who doesn't bother to show his face and two accomplices either too ignorant or too duplicitous
Biliyor musun ne görüyorum? Bir takım lideri Yüzünü göstermeye ve iki suç işlemiş, cahilliğini ya da ikiyüzlülüğünü gizlemez.
Tales of dirty and duplicitous intrigues in our first election.
İlk seçimimizde içerisinde çirkinlik ve hilekarlık bulunan entrikalar.
You backstabbing, duplicitous bitch!
Seni riyakâr, ikiyüzlü kaltak.
I never thought of Frank as duplicitous.
Frank'ın ikiyüzlü olabileceğini hiç düşünmedim.
Downright duplicitous.
İkiyüzlülük.
While Chad was wrestling with Anna's duplicitous nature, Erica and Dale followed the tip from the text message. And arrived at the mysterious meeting place...
Chad, Anna'nın ikiyüzlü doğası ile mücadele ederken, Erica ve Dale telefondaki mesajı takip ederek, esrarengiz buluşma yerine varmışlardı.
Who is obviously duplicitous.
Belli ki ikiyüzlüymüş.
You are mind-blowingly duplicitous.
- Çok iyisin. Şaşırtıcı bir yalancısın.
Sounds to me like he was a duplicitous shit.
İkiyüzlü bir adiymiş gibi geliyor bana.
Russell Edgington is the most duplicitous vampire in the Americas maybe the world.
Russell Edgington Amerika'nın, hatta tüm dünyanın en ikiyüzlü vampiridir.
I just can't believe he's that duplicitous.
Bu kadar iki yüzlü olduğuna inanamıyorum.
Who knew you could be so duplicitous, huh?
Bu kadar hilekar olabileceğini kim bilebilirdi?
I'm actually quite glad it's all a filthy duplicitous ploy.
Aslında, bunun pis, ikiyüzlü bir oyun olduğuna sevindim.
It's very hard for me to be duplicitous.
Benim için çok zor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]