English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eared

Eared translate Turkish

154 parallel translation
Now you dog-bIasted, ornery, no-account, Iong-eared varmint!
Seni köpek leşi, ahmak, beş para etmez, uzun kulaklı hayta!
Four years out here and still acting like a wet-eared cadet on the Hudson.
Hudsonda gördüğüm o çaylak çocuk, daha efendi ve sizin şu anki kişiliğinizden daha iyiydi.
- Why, you muleheaded, bone-eared -
- Neden, seni mankafa
Move, you lop-eared cactus-eater!
Bu sersem hayvan daha hızlı gitmez mi?
You flap-eared varmint, let me down!
Yelken kulaklı herif, indir beni!
That's that lop-eared old bull again.
Yine o sarkık kulaklı erkek fil.
YOU GOING TO LEAVE A DECISION LIKE THIS TO A THICK-EARED MUSCLE MAN LIKE HIM?
Böyle bir kararı onun gibi kaslı ve kalın kulaklı birine mi bırakacaksın?
How many wet-eared kids have come to me tryin'to suck me back in?
Kaç tane toy çocuk gelip peşimde dolandı biliyor musun?
The only dog-eared page in the Book.
Kitaptaki kıvrılmış tek sayfa.
An ugly lop-eared mongrel
Çirkin, sarkık kulaklı bir melez.
Now, if you could talk your mama into feeding'me one, big woman-cooked meal, why, I figure it and that horned toad would be worth at least a lop-eared Yeller dog, don't you?
Şimdi, eğer annenle konuşabilirsen ve bana kadın eliyle hazırlanmış bir yemek verirse işte o zaman, bu boynuzlu kurbağayı, sarkık kulaklı, sarı bir köpekle değiştiğime değdiğine düşünürüm, olmaz mı?
A little ol'lop-eared puppy
Biraz sarkık kulaklı bir yavru
It's a bit dog-eared now, mind you, but it nevertheless has a certain...
Biraz kenarları aşınmış, fakat bununla beraber belirgin...
You're so smart, Kirk. You, and this pointy-eared thinking machine of yours.
Çok akıllısın, Kirk, sen ve bu sivri kulaklı düşünme makinen.
- What can you expect from a simpering, devil-eared freak whose father was a computer and his mother an encyclopaedia?
Aptal sırıtışlı, sivri kulaklı bir hilkat garibesinden ne beklenir? Babası bilgisayar, annesi ansiklopedi olan birinden?
Fight, you pointed-eared freak.
- Dövüş, seni sivri kulaklı yaratık.
I'm trying to thank you, you pointed-eared hobgoblin.
Sana teşekkür etmeye çalışıyorum, cins herif.
Who said anything about a mutiny, you stubborn, pointed-eared?
İsyandan bahseden kim, inatçısın, sivri kulaklı...
The pointed-eared one stays.
Sivri kulaklı olanı kalsın.
Now, you listen to me, you pointed-eared Vulcan...
Şimdi beni iyi dinle, sivri kulaklı Vulcanlı...
- Thou liest, thou shag-eared villain!
- Yalan söyleme, keçe saçlı alçak!
It's that big-eared Captain I got who was listening.
Şu bizim koca kulak yüzbaşı dinliyormuş.
She was someone else a minute ago, then she became long eared.
O demincek başka karıydı, şimdi uzun kulak oldu.
You cloth-eared heap of anteater's catarrh.
- Yıldız falı diyorum seni sağır sersem, karınca yiyenin balgamı.
It's nicely dog-eared, isn't it?
Sayfalar güzel eskitilmiş, değil mi?
He's open on a Thursday, you cloth-eared bint!
Perşembe günleri restoranı açık... duvar gibi sağır karı!
Whose fault is it, you cloth-eared bint, Denis Compton's?
Kimin hatası bu duvar gibi sağır karı... Dennis Compton'un mu?
The page is dog-eared.
Sayfanın köşesi kıvrılmış.
The similarity between the ears and those of long-eared rabbits, like the American jackrabbit, is because both live in hot deserts and use their ears for cooling their blood.
Amerikan yaban tavşanları gibi uzun kulaklı tavşanlarla olan benzerlik her ikisinin de sıcak çöllerde yaşaması ve kulaklarını kanlarını soğutmak için kullanmasındandır.
What do you want with your jugged fish, you cloth-eared git?
Güveçte balığın yanında ne istersin, bez kulaklı salak.
You lazy scruffy rat-faced, rat-eared, cobble-eyed maggot!
Sizi tembel, pis sıçan yüzlü, sıçan kulaklı, çakıl gözlü böcekler!
He is a servant to the white-eared, their faithful dog!
O beyaz kulaklı bir uşak, ve onların sadık bir köpeğidir!
This is a one-eared elephant.
Bu tek-kulaklı bir fil.
Wait a minute, there's a church league here. Reverend... one-eared elephant.
Burada bir kilise ligi var... tek kulaklı fil.
Irresponsible, devil-may-care, waxy-eared, slack-jawed...
Sorumsuz, şeytan tohumu, kirli kulaklı, sarkık çeneli...
We don't need some pink-eared midget hanging around.
Pembe kulaklı bir cüceyi ayak altında istemiyoruz.
Oh, no, my pointy-eared old friend.
Ah hayır, sivri kulaklı dostum.
It's Pel, that flabby-eared interloper.
Ortalığı karıştıran o sarkık kulaklı Pel.
is that big-eared troll your friend?
O koca kulaklı cüce arkadaşın mı?
- You worthless, tiny-eared fool.
- Seni işe yaramaz küçük kulaklı ahmak.
The po / ice have c / eared the highway traffic in front but they are k eeping their distance.
Polis otobanın ilerisindeki trafiği açtı fakat aradaki mesafeyi koruyorlar.
Farewell forever to that pointy-eared night rat!
Sonsuza dek elveda... küçük gözlü gece faresi.
Hey, what am I, some wet-eared rookie?
Neyim ben, ıslak kulaklı bir çaylak mı?
You, on the other hand seem to have left your retirement far behind unless you're simply on a pleasure cruise with your pointed-eared friends.
Öte yandan sen, emeklilik hayatını geride bırakmış gibi görünüyorsun. Tabi sivri kulaklı arkadaşlarınla turistik gemi yolculuğu yapmıyorsan.
A stuffed animal, a dog-eared copy of Middlemarch.
Bir oyuncak, okumaktan köşeleri kıvrılmış Middlemarch kitabı.
A one-eared Ferengi is only half a man.
Tek kulaklı bir Ferengi yarım adamdır.
You monkey-eared son of a...
Seni maymun kulaklı it!
You dog-eared monkey.
Köpek kulaklı maymun seni.
The great... big-eared bunny Bugs.
Yüce... koca kulaklı tavşan Bugs.
Then you hold it in, you big-eared turd.
- Öyleyse hapşırığını tut, koca kulaklı hergele.
Fuck you, you big-eared f aggot!
Kahretsin, koca kulaklı ibne.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]