English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Earns

Earns translate Turkish

392 parallel translation
But he earns 4 times as much as any other clerk.
Ama diğer tezgahtarlardan 4 kat fazla kazanıyor.
My man earns so little.
Kocam çok az kazanıyor.
He avenges the insult, earns the money and gets rid of his wife.
Aşağılanmanın öcünü alır, parayı da alır ve de karısından kurtulmuş olur.
Every cent the pig earns is as filthy as can be.
O domuzun kazandığı her kuruş ancak o kadar pis olabilirdi.
Well, whatever he gets, he earns all right.
Ne kazanırsa kazansın, hakkını alıyor.
She has four children, her husband is a miserable garbage collector, he earns just about enough to buy their food.
Dört çocuğu var. Kocası zavallı bir çöp toplayıcısı. Ve ancak karınlarını doyurabilecek kadar kazanıyor.
Too easy-going, and he earns a pittance.
Çok iyi de, az para kazanıyor.
Earns two bucks, squirrels one away.
İki dolar kazanır, birini kenara koyar.
Wait until your father earns some money
Baban biraz para kazanana kadar bekleyiver.
Tonight's winner earns a chance to meet Buddy Brannen in New York.
Bu gecenin galibi New York'ta Buddy Brannen'la dövüşecek.
- He's good. Earns good money, honest, but his character...
Ayrıca iyi kazanıyor ve gururlu sadece karakteri biraz...
Earns good money.
Fena da kazanmıyor hani. Tekniker adam.
A doctor earns more money.
Bir doktor daha çok para kazanıyor.
But it earns quite well.
Kazancı oldukça iyi ama.
"before he earns the right to perspire."
"çok çalışmalıdır."
Earns what he likes.
Tuttuğunu koparan.
- lst this of all, which he / it earns?
- Peki o bu kadarını mı hakediyor?
The pig earns the gallows. But he / it is careful.
O Domuz darağacını hak etmiştir, ama kanunlar böyle..
- He refuses the money I give him... because he says he earns his honestly.
- Verdiğim parayı almayı reddediyor,... çünkü dürüstçe kazanmak istiyormuş.
There's nothing I can do A masseur earns only a few bucks But all earnings are mine... because I have no costs "
Yapabileceğim hiçbir şey yok bir masör sadece bir kaç kuruş kazanabilir ama kazandıklarımın hepsi benimdir çünkü hiç masrafım olmaz. "
Who earns the salary?
Kim maaş alıyor?
I can't go to bed with a man who earns less than I.
Benden daha az kazanan bir adamla aynı yatağa giremem.
A good winner sometimes earns his freedom.
Kazanan belki de özgürlüğünü elde edebilir.
That's the way he earns money, but its my body he's wasting.
O para kazanıyor, ama benim vücut harcıyor.
I've got to manage somehow I think Robert earns 1,100 francs a month
Bir şekilde geçinmeliyiz Robert sanırım ayda 1100 frank kazanıyor.
An architect or a doctor earns 10-15 times a restaurant worker's wage.
Bir mimar veya doktor, bir restoran çalışanının 10 ila 15 katını kazanır.
- She earns about 14,000 crowns.
- 14,000 Kron civarında kazanır.
From now on, anything he earns will just be found money.
Bundan sonra onun kazanacağı para ancak destek amaçlı olur.
And Steve Grayson earns the victory!
Ve zafer Steve Grayson'un!
So he left with a strange man who earns his living walking on a rope a hundred feet above the ground, and he went into town with his wagon for the fair.
Sonra yerden 100 feet yukarda bir ip üzerinde yürüyerek, hayatını kazanan ilginç bir adam ile birlikte ayrıldı, ve onun panayır arabasına binerek kasabaya gitti.
What earns Spock your special interest?
- Spock neden ilginizi çekti?
He is forced to take into the streets and for a while he earns a meager living selling meagres.
Sokaklara çıkar ve ve bir süre ıvır zıvır paralara ıvır zıvırlar sattı.
So anyway I said to her... I said, "They can't afford that on what he earns."
Neyse ona dedim ki, "Maaşı ona yetmez."
- He works hard but earns nothing.
Gece gündüz hiç durduğu yok.
You can bet she earns more than you ever will.
Şu ana kadarki en kazançlı mesleği olduğunu da söylemeliyim.
I listen to you... and understand you, but who slaves away and earns the money?
Seni dinliyorum... ve anlıyorum, fakat kim köle gibi çalışıp para kazanır?
England earns aerial control during the day.
İngiltere gün boyu hava hakimiyetini elinde bulundurdu.
Royal Air Force earns the Battle of England.
Kraliyet hava kuvvetleri Britanya Savaşı'nı kazanmıştı.
The battle most important is it earns.
Ancak savaş kazanılmıştı.
Churchill knew to use to advantage the victory earns for the bluff and not for the force.
Churchill, bu zaferi barutla değil, blöfle kazanmıştı.
Wise person a thing : that war had that to be it earns.
Bildiğim tek şey bu savaşın kazanılması gerektiğiydi.
It was a strange thing stops if to make in the way of the war, that not yet it was earns, with an important ally, but made it.
Bu hiçbir suretle kazanılmamış savaşın orta yerinde önemli bir müttefiğe yapılan ilginç bir hareketti. Ama yaptı.
But if my capital... earns more with Borowiecki, I'm going with him.
Ama benim sermayem Borowiecki ile daha çok artarsa, ben onunla birlikte olurum.
Let's see how he likes it when she earns cows for others.
Bakalım karısının başkaları için çalışmasına ne diyecek. Bir sonraki.
- He earns 300 Rupees every month!
- Ayda 300 Rupi kazanıyor.
A man earns and you still borrows?
Bir adam kazanıyor ve sen hala ödünç mü alıyorsun?
Here, he earns money.
Para kazanıyor, ama nasıl?
His wealth and what he earns will not avail him.
Helak olacak! Zenginliğinin ve varlığının ona hiçbir faydası olmayacak.
Leaving's easy, but here she earns three times what a bricklayer does.
Gitmek kolay, ama o burada duvarcıdan üç kat fazla kazanıyor.
" And the money one earns, not worth a lone dime.
"Ve birinin kazandığı para, beş kuruş etmez."
He earns 6000 F a month.
- Düşünün ki, ayda 6000 frank kazanıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]