English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Earpiece

Earpiece translate Turkish

202 parallel translation
The earpiece on your left ear... and your drawing pencil on the right... hearts, stars...
Sol kulağındaki gözlük sapı ve sağ kulağındaki çizim kalemi kalpler, yıldızlar...
With this ultrasensitive earpiece, you can listen in on the bug.
Bu hassas kulaklık ile vericiyi dinleyebilirsin.
And the most important thing.. .. make sure his earpiece works, .. have back-ups ready.
Ve de en önemlisi kulaklıklarının çalıştığından emin ol yedekler hazır olsun.
Throw me your earpiece and your mike.
Mikrofonunu ve kulaklığını bana at.
- You need an earpiece. - Oh.
- Kulaklığı takman lazım.
I'd like to try that earpiece, see if it's real.
Onun duyma cihazını takmak istiyorum, gerçek mi diye.
I find a picture of Kyle coming back from Brazil... ... and you standing next to him with an earpiece.
Kyle'in bir resmi, Brezilya dönüşü sen de yanındasın, kulaklıkla.
- And this is the earpiece?
- Bu da kulaklık mı?
- The earpiece and the microphone.
- Kulaklık ve mikrofon.
If you need a translator, use the earpiece in front of you and tune in to the desired language channel.
Tercüman ihtiyacınız varsa önünüzdeki kulaklığı kullanınız, ve arzu ettiğiniz lisan kanalına çeviriniz.
They're all over the phone. And there's a needle in the earpiece.
Telefonun her yerindeler ve kulaklıkta da bir iğne var.
Give me the earpiece.
Bana kulaklığı ver hemen şimdi.
My earpiece is failing!
Kulaklık bozuluyor!
Now here's the earpiece.
Şimdi bu kulaklığın.
There is no monitor for her. She'll hear Pete in the earpiece. That is a piece of shit.
Gözlem merkezi yok.
This earpiece lets you hear anybody on our frequencies.
Bu kulaklıkla bizim frekanstaki herkesi duyarsın, onlar da seni.
- You took your earpiece out.
- Kulaklığını çıkarttın.
- Can't hear you, took out my earpiece.
- Duyamıyorum. Kulaklığı çıkardım.
Two-way earpiece and tracking chip.
- İki taraflı dinleme kulaklığı.
Tell Devlin if Vaughn isn't on the other end of this earpiece when I turn it on, the CIA gets nothing.
Devlin'e söyle, bu kulaklığı açtığımda diğer tarafta Ajan Vaughn olmazsa CIA hiçbir şey öğrenemez.
Danny, you wear an earpiece, right?
Danny, kulaklık takıyorsun değil mi?
[Frohike On Earpiece] Patriot 2.
Patriot 2.
Mr. Earpiece, meet Miss MegaGlue.
Bay Kulaklık, sizi Bayan Yapıştırıcı'yla tanıştırayım.
He's touched his earpiece.
Kulaklığını oynadı.
Asshole busted my earpiece too.
Pislik kulağımın bir parçasını da götürdü.
His earpiece is different.
VAUGHN : Adamın kulaklığı bizimkilerden farklı.
He has a mini-remote fibre-optic camera in his finger... which is fed to his partner, the valet... who tells him every card being dealt through an earpiece built into his glasses.
Parmağında mini fiber optik kamera var partneri olan otoparkçıya görüntüyü veriyor, ve o da gözlüğe monte edilmiş işitme cihazıyla hangi kartın dağıtıldığını söylüyor.
Waiter 10, do you have your earpiece in?
Garson on, kulaklığını taktın mı?
Through that earpiece he had a three-second lead on the world.
O kulaklık sayesinde, dünyaya üç saniyede hakim olabiliyordu.
Merlin, patch this call through my earpiece to the rest of the team.
Bozdoğan, bu konuşmayı bütün ekibe dinlet.
This guy's wearing an earpiece.
Bu adam kulaklık takıyor.
Chief? Why do you need an earpiece?
- Şef, kulaklığa ne gerek var ki?
We think it's from a wireless earpiece.
Kablosuz bir kulaklıktan olduğunu düşünüyoruz.
There's the wireless earpiece.
Kablosuz kulaklık.
Mike found a battery for a wireless earpiece.
- Mike kablosuz bir kulaklığın pilini buldu.
Why don't you explain the wireless earpiece and what you had in your backpack?
Neden kablosuz kulaklığı açıklamıyorsunuz ve çantanızda ne olduğunu?
He's wearing an earpiece.
Whoa. Kulaklık giyiyor.
Oh, my god. Did you see his earpiece?
Aman tanrım kulaklığını gördünüz mü?
There's no other reason why a man would be wearing an earpiece.
Bir adamın kulaklık takmasının başka bir nedeni olamaz.
You go on the date and wear an earpiece, and I'll be nearby, secretly telling you all the right things to say.
Kızla çıkarsın, kulaklık takarsın, ve ben de yakınında bir yerde sana gizlice konuşman gerekenleri söylerim.
Uh, so, Malcolm, with this earpiece... we will hear everything that you hear.
Bu kulaklıkla, senin duyduğun her şeyi biz de duyacağız.
I'm getting some fucked-up feedback off of that earpiece.
Seksi bir kadın ama - Dur dur dur bir şey duyamıyorum
It's your IFB, man. Somebody got a earpiece. You just picking up their signal.
Henüz bana haber gelmedi sakin ol güzelim
Chloe, do you copy? CHLOE ( on earpiece ) :
Chloe, duyuyor musun?
It's the earpiece controlling them.
- Şu kulaklıklar onları kontrol ediyor.
Your earpiece was wrecked in the fight.
Kulaklığın dövüşte hasar gördü.
Here's the earpiece.
- İşte kulaklık.
all right, buzz. can you get me the earpiece, please?
Bana bir kulaklık verir misin lütfen?
I've lost my earpiece.
Kulaklığımı kaybettim.
Chief johnson will even wear an earpiece So that if you believe she's missed something, You can relay your question to her.
Amir Johnson'ın kulağında bir kulaklık olacak böylece sormayı unuttuğunu düşündüğünüz sorularının cevabını alma imkânınız olacak.
Buzz, can i have an earpiece, please?
- Buzz, kulaklık alabilir miyim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]