Easy for you to say translate Turkish
845 parallel translation
That's easy for you to say when your name wasn't called!
Senin adın okunmamışken böyle söylemen kolay!
That's easy for you to say.
Senin için söylemesi kolay tabii.
Easy for you to say.
Senin için söylemesi kolay.
Easy for you to say!
- Kaybol, o zaman! Senin için demesi kolay!
- Well, that's easy for you to say.
- Yaa, söylemesi ne kadar kolay.
Easy for you to say.
Söylemesi kolay.
Easy for you to say.
Sana demesi kolay.
- That's easy for you to say.
- Senin söylemen kolay.
Well, that's easy for you to say.
Bunu söylemesi kolay.
Ah, that's easy for you to say.
Senin için söylemesi kolay.
It is easy for you to say no to them.
Senin için hayır demek kolay.
- That's easy for you to say.
- Size kolay geliyor.
- Easy for you to say.
- Senin için söylemesi kolay.
- Easy for you to say.
- Size kolay geliyor.
Easy for you to say with no family.
Senin ailen yok tabii, tuzun kuru.
It's easy for you to say!
Senin için söylemek kolay!
It's easy for you to say that because it's easy for you to tell the truth.
Senin için bunu söylemek kolay çünkü senin için dürüst olmak kolay.
How easy for you to say "my house,"
-'Evim'demek ne kadar kolay böyle?
That's easy for you to say, sitting there, drinking coffee!
Senin için demesi kolay, oturmuş kahveni içiyorsun!
It is easy for you to say go.
Sizin için gel demek kolay.
It's easy for you to say
Senin için söylemesi kolay.
- Then we just cross into West Berlin. - Easy for you to say.
O zaman sınırı geçer Batı Berlin'e gideriz, olmaz mı?
Easy for you to say ; my Joan is far worse than your Joan.
Senin için söylemesi kolay. Benim Joan'ım seninkinden bin beter.
- Easy for you to say.
Sadece şampanya patlamışmış!
It's easy for you to say.
Söylemesi kolay.
It's easy for you to say that, but you didn't see it that Sunday morning, screaming out of the heavens to crash and bury itself in the heath.
Senin için bunu söylemesi kolay. Sen bunu görmedin. Ama ben o pazar sabahı onun göklerden çığlık atarak düştüğünü ve kendini toprağa gömdüğünü gördüm.
That's very easy for you to say, Lord Dowdy.
Sizin için söylemesi kolay Lord Dowdy.
That's easy for you to say.
Sana demesi kolay.
That's easy for you to say
Bunu söylemesi kolay!
That's easy for you to say
Burada düşünmek kolay değil.
That's very easy for you to say.
Oturduğun yerden söylemesi kolay.
That's easy for you to say.
Senin için söylemesi kolay.
- That's easy for you to say.
- Senin için söylemesi kolay.
That's easy for you to say.
Bunu söylemeniz kolay.
It's easy for you to say it.
Senin için böyle söylemek kolay.
Well, that's easy for you to say, but...
Eh, senin için söylemesi kolay, ama...
Well, that's easy for you to say.
Bunu sen mi diyorsun?
That's easy for you to say!
Söylemesi kolay tabii!
Wait. That's easy for you to say.
Söylemesi kolay.
That's easy for you to say. You're already dead.
Bunu söylemek sizin için kolay, siz zaten ölüsünüz.
That's easy for you to say.
Senin için kolay.
Easy for you to say. You're a man.
senin için söylemesi kolay. sen erkeksin.
- Ahh, that's easy for you to say, Jerry.
Senin için söylemesi kolay Jerry.
My pleasure. B.A. : That's easy for you to say.
- Senin için söylemesi kolay.
Easy for you to say.
Sana göre söylemesi kolay.
Well, bein'a car, that's easy for you to say.
Senin için bunu söylemek kolay çünkü sen bir arabasın.
Easy for you to say.
- Konuşması kolay tabii.
It's easy to say "love..." with fast and free transportation waiting for you.
Seni bekleyen hızlı ve bedava bir taşıt varken aşk demek kolay.
It's not easy for me to say, who of you two works faster.
İçinizden kim daha hızlı çalışıyor, karar veremiyorum.
I was trying to say, Eddie, that I want you to take it easy because Ben and Charlie are doing a great job filling in for you.
Demek istiyorum ki, rahat ol Eddie, çünkü Ben ve Charlie, senin yerini doldurmak konusunda iyi iş çıkarıyor.
That's easy for you to say.
Söylemesi kolay ama düşünsene...