English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eccentricities

Eccentricities translate Turkish

69 parallel translation
A labyrinth whose eccentricities no mentalist of my acquaintance has ever been able to solve.
Eksantrikliklerini çözebilecek bir zihin okuyucu tanımadığım bir labirent.
Kelp, try to understand that I understand that scientists and creators have their little eccentricities.
Kelp, sunu anlamaya çalış ki bilim adamlarının ve yaratıcıların bazı gariplikleri olduğunun farkındayım.
So therefore I, too, realise that you have many of the same eccentricities.
Dolayısıyla, benzeri garipliklerin sende de olduğunun farkındayım.
It was the business, and Adrian's eccentricities.
İş ve Adrian'ın kaçıklıklarından dolayı.
Granted, I have a few eccentricities.
Birkaç zıpırlığım vardır.
- Every man has his eccentricities.
- Her erkeğin bazı antikalıkları vardır.
What are your eccentricities, dear Edward?
Sizinkiler nelerdir, sevgili Edward?
Yeah, he's a genius alright, complete with the eccentricities.
Evet, dahi biri olduğu doğru, kaçıklıklarını da unutmazsak.
I'll tell you, I expected the neighborhood, the hotel, this room even but I think it would take Fellini to cast such a beautiful woman in a sweat suit as the doctor I'm supposed to reveal my most intimate sexual eccentricities to.
Belirtmeliyim ki, bu çevreyi, hoteli, hatta bu odayı bekliyordum ama Fellini böyle güzel bir kadını eşfomanlar içinde en mahrem... cinsel fantezilerimi uyandırmak için doktor rolünde oynatmasını isterdim.
The fact I haven't yelled at you may lead you all to think I didn't notice your little eccentricities.
Derste sana kızmamış olmam dersteki yaramazlıklarını farketmediğimi zannetmene yol açtı sanırım.
I've learned to accept her eccentricities.
Bunca yılda Maris'in tuhaflıklarına alıştım.
Mr. Safford's seeming eccentricities - his love of trains, his generosity - they can all be readily explained.
Bay Safford'un görünen tuhaflıkları trenlere olan sevgisi cömertliği, hepsi açıklanabilir şeyler.
I should think the weekly retainer I'm currently paying you... entitles me to some small eccentricities.
Sana bir haftada ödediğim ücretin çeşitli tatsızlıkları çekilir kıldığını sanıyorum.
Costs a fortune to have it shipped up... but people in my position are expected to have a few eccentricities.
Buraya getirtmek servete mal oluyor ama benim konumumdaki insanların birkaç garip zevki olması gerekiyor.
So because a man is old, because he has a few eccentricities, you're ready to put him down like a lame horse, is that it?
Bir adam yaşlı ve birazcık garip diye onu sakat bir at gibi öldürmeye hazırsınız, değil mi?
If I did, it wasn't because I convinced you you were normal, it's because I got you to embrace how wonderful all your little eccentricities are.
Benim, seni dışarı çıkarttığımı söyledin. Bunu seni normal olduğuna inandırmak için yapmadım. Bunu, bu küçük tuhaflıklarının ne kadar muhteşem olduğunu kabul etmen için yaptım.
Can you drop your weird little eccentricities and go with it? Be thankful.
Bütün garipliklerini bir yana itip kendini akışına bırakır mısın?
I thought at first that they were eccentricities or affectations... the dark, the clothes...
Önce bunlar tuhaflık diye düşündüm.Ya da bizi etkilemek için. Loş ışık ve koyu elbiseler.
We've tolerated your eccentricities, as well as your need for privacy.
Tuhaflıklarını ve gizlilik ihtiyacını hoşgördük.
I'm odd.I have all these little eccentricities.
Ben garibim. Bir sürü küçük eksantrikliğim var.
And I still love all of your eccentricities and... and I still love you as a friend.
Bütün o eksantrikliklerini hâlâ seviyorum. Ve seni hâlâ seviyorum. Bir arkadaş olarak.
You seem to see the beauty of my daughter beneath her eccentricities.
Sen kızımın tuhaflıklarının altında yatan güzelliği görüyor gibisin.
You accept each other's eccentricities, flaws- -
Birbirinizin tuhaflıklarını, kusurlarını kabul ediyorsunuz.
Untimely bouts of crying, groundless fits of rage, continuous eccentricities.
Ani ağlama krizleri, nedensiz öfke nöbetleri, sürekli tuhaflıklar...
My weirdness. He loves all of my eccentricities.
Garipliklerimi, bütün sıra dışılıklarımı seviyor.
- Your eccentricities and vision problems... are genetic traits that could be attributed to any number of the Baker ancestors.
- Tuhaflıkların ve görme sorunların... herhangi bir Baker atasına atfedilebilecek kalıtsal özellikler.
all these infantile eccentricities.
bunların hepsi çocukça şeyler.
Too many acute angles. Too many eccentricities.
Çok rahat yanlış anlaşılabiliriz.
Because I used to date Mr. Shore, they thought I could shed some light... on some of his procedural eccentricities, which I did.
Eskiden Bay Shore'la çıktığım için, onun yaptığı olağandışı savunmalara... hazırlıklı olabileceğimi düşündüler, ki hazırlıklıyım da.
It's one of my father's eccentricities.
Babamın eksantriklerinden biridir.
In those early days of exploration, Roger was the perfect companion for adventure, affectionate without exuberance, brave without being belligerent, intelligent and full of good-humoured tolerance for my eccentricities.
Keşfin ilk günlerinde, Roger maceraya atılmak için en doğru arkadaştı. Sevgi dolu ama coşkun değil, cesur ama dövüşçü değil... Zeki ve de tuhaf huylarım karşısında güler yüzlü bir hoşgörüye sahip.
I would have thought, out of deference to me, out of some sort of consideration for the fact that we're all going to have to look at this for the next 50 years, that maybe, maybe you could stop indulging her eccentricities and take a stand!
Bazı gerçekleri göz önüne alarak düşündüm. Hepimizin 50 yıl boyunca bu resme bakacağı gibi. Belki belki de sen onun eksantriklerini hoş görebilirsin.
I'd always hoped to, but, well... the thought that I'd actually meet a man... who could look past my various eccentricities and quirks... and see me for my heart -
Hep umut ederdim ama geçmişte yaptığım gariplikleri tuhaflıkları görmezden gelip beni kalbim için sevebilecek bir erkekle tanışabileceğimi düşünmezdim.
Joining me will be my wife, Sarah... who, I am certain... has only been able to put up with my manias and eccentricities all these years.
Yanımda eşim Sarah olacak. Onca yıl boyunca çılgınlıklarıma ve tuhaflıklarıma katlanabilen tek insan.
Someone who has worked with the defendant, and who is definitely authorized to speak about Leon Negrescu's... eccentricities.
Davalı ile çalışmış olan ve Leon Negrescu'nun garip davranışlarını anlatmaya kesinlikle yetkili biri...
Ah.Yes, wl, when you put it that way, we do have our eccentricities.
Şey, böyle düşündüğün zaman, kendi antikalıklarımız var.
She just had it with his eccentricities, paranoia, living in the middle of nowhere.
Onu tuhaflıklarından, paranoyalarından ve nerede yaşadığını bilmemesinden dolayı terk etti.
I fell in love with those eccentricities, you know?
Eksantriklikleriyle aşık oldum.
But, in fairness, the Jedi's own eccentricities hadn't exactly won them many allies.
Ama dürüst olmak gerekirse Jediler'in tuhaflıklarının kendilerine çokça yandaş kazandırdığı söylenemezdi.
Aren't those eccentricities what make us human?
Bizi insan yapan bu acayiplikler değil mi?
My eccentricities are well-known.
Tuhaflıklarım iyi bilinir.
Despite your, er.. your eccentricities.
Diş merkezliğin... hariç.
My eccentricities?
Benim diş merkezliğim?
Funny, the eccentricities of human existence.
Komik olan insan varoluşunun tuhaflığı ;
We all have eccentricities.
Hepimizin garip yönleri vardır.
You know, my eccentricities only go so far.
Bilirsin, benim tuhaflıklarımın sınırı yoktur.
Most of the adults we know have trouble embracing their eccentricities, so how can we expect kids to?
Bildiğimiz bir çok yetişkin tuhaflıklarını kabullenmede zorlanırken çocukların ne yapmasını bekleyebiliriz ki?
We'll just chalk it up to one of Blackwater's charming eccentricities.
Blackwater'ın tuhaflıklarından biri diyelim, geçelim.
She has her eccentricities, but she didn't exactly have it easy raising Ralph by herself.
Onun dış merkeziyetçiliği vardı, ama onun için Ralph'i tek başına büyütmek çok kolay olmadı.
I've... become attuned to her various quirks... Mm-hmm. Eccentricities... bugaboos...
Ve ben onun ani çıkışlarına, tiklerine, kötü esprilerine, tuhaf korkularına ve gece kabuslarına alıştım.
I can't... well, so far, despite his obvious eccentricities,
Bu zamana dek, tuhaflıklarına rağmen Dr. Bishop'ın çok yardımı dokundu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]