Economic translate Turkish
1,739 parallel translation
Because we are aware of our economic situation.
- İktisadi imkansızlıklarımızın farkındayız.
... how will a country with such limited economic sources ; without an industry ; when it can't even manufacture a needle, build a high-tech thing like an automobile? What is this if not a pink dream?
İktisadi imkânları kısıtlı, yan sanayisi olmayan, doğru dürüst bir toplu iğne üretemeyen bir memleketin otomobil gibi yüksek teknoloji ihtiva eden bir şeyi üretebileceğini düşünmek "Pembe bir rüya" değil de nedir?
For the investment to be economic we need to manufacture and sell 20,000 cars.
Yılda 20 bin otomobil yapıp, satmalıyız ki yatırım kendini çıkarsın.
It's all good and fine, but is this engine economic?
Hoş güzel de, bu motor iktisadi mi?
We, also the State Planning Organisation says its not economic. The guy is not listening to anyone.
Biz iktisadi değildir diyoruz, devlet planlama değildir diyor ; adama kimse laf dinletemiyor.
We are looking to encourage infrastructure development. And economic renewal.
Biz altyapısal gelişmeleri ve ekonomik revizyonu sağlamaya teşvik ediyoruz.
Ladies and gentlemen, our nation and our world is facing an economic and ecological crisis of disastrous proportions.
Bayanlar ve baylar, ulusumuz ve dünyamız yıkıcı oranlarda ekonomik ve ekolojik bir krizle karşı karşıya.
With the economic slump and all.
Ekonomik krizden etkilendim.
Economic slavery requires people to feed and house themselves.
Ekonomik kölelik ise insanları bunu kendi başlarına yapmak zorunda bırakır.
And, as the majority walks around oblivious to this reality, the banks in collusion with governments and corporations continue to perfect and expand their tactics of economic warfare, spawning new bases, such as the World Bank and International Monetary Fund [IMF],
Çoğunluk bu gerçeğe duyarsız iken, bankalar, hükümetler ve şirketlerle birlikte ekonomik savaş taktiklerini mükemmelleştirmeye ve genişletmeye, Dünya Bankası ve Uluslararası Para fonu ( IMF ) gibi yeni üsler edinmeye, aynı zamanda yeni bir tip asker geliştirmeye devam ettiler.
The birth of the economic hitman.
Ekonomik tetikçilerin doğuşu.
We, economic hit men, really have been the ones responsible for creating this first truly global empire and we work many different ways.
Biz, ekonomik tetikçiler, ilk küresel imparatorluğun kurulmasının gerçek sorumluları olduk. Ve pek çok farklı yöntemle çalışırız.
And so, in some point, we economic hit men, go back to them and say, " Listen, you owe us a lot of money.
Bir yerden sonra, biz ekonomik tetikçiler, onlara gider ve şöyle deriz : " Dinle ; bize borçlusun.
The precedent for economic hit men really began back in the early 50's when the democratically elected Mossadegh who was elected in Iran...
Ekonomik tetikçiliğin ilk örnekleri 50'lerde İran'da Musadık'ın seçilmesi ile başladı.
I was send down as one of several Economic Hitman to change Roldos. To corrupt him.
Roldos'u değiştirmek amacıyla birçok ekonomik tetikçiden biri olarak ben gönderildim.
And, of course, in my position as an economic hitman, i was always expecting something to happen to Jaime, whether it'd be a coup or assassination, i wasn't sure, but that he would be taken down, because
Ve tabi ki ekonomik suikastçı pozisyonumla ben, her an Jaime'nin başına bir şey gelmesini bekliyordum. Komplo veya suikast, emin değildim, ama bir şekilde indirilecekti.
It is intersting to me how this system has continued pretty much the same way for years, and years, and years, except the economic hit men have gotten better and better and better.
Bu sistemin yıllar, yıllar boyunca nasıl olup ta aşağı yukarı aynı şekilde işlediğini görmek bana çok ilginç geliyor. Tek fark ekonomik tetikçiler işlerinde git gide daha iyi olmaya başladılar.
So, we, economic hit men, are the first line defense.
Biz ekonomik tetikçiler "ilk dalga" yız.
The economic hit men were not able to get through to Saddam Hussein.
Ekonomik tetikçiler Saddam Hüseyin'i alt edemedi.
So, the economic hit men go back in in the 90's without success.
Sonuç olarak 90'larda bir kez daha ekonomik tetikçiler devreye girdi. Sonuç başarısızdı.
The economic hit men failed there.
Ekonomik suikastçılar orada başarısız oldu
This allows for a number of abusive economic manifestations, such as transnational corporations bringing in their own mass-produced products undercutting the indigenes production and ruining local economies.
Bunun, uluslararası şirketlerin büyük miktarlarda kendi ürünlerini ülkeye getirmesi ve yerel imalatı çökertmesi ve yerel ekonomiye zarar vermesi gibi pek çok olumsuz etkisi vardır.
Another variation is the creation of numerous, seemingly unnoticed, unregulated, inhuman sweetshop-factorys, which take advantage of the imposed economic hardship.
Bir diğer varyasyon ise ekonomik şartların zorluğundan faydalanarak ortaya çıkan sayısız, göz ardı edilen, denetimsiz, insanlıktan uzak "alınteri fabrikaları" dır.
Even the Joint Economic Committee of the U.S. Congress admitted that there is a mere 40 % success rate of all World Bank projects.
A.B.D. Kongresinin Birleşik Ekonomi Komitesi bile, Dünya Bankasının projelerinin başarı oranının % 40 olduğunu itiraf etmiştir.
Taken cummulatively, the integration of the world as a whole, particularly in terms of economic globalization and the mythic qualities of "free market" capitalism, represents a veritable "empire" in its own right...
Topluca ele alındığında, dünyanın bir bütün halinde entegre edilmesi bunun özellikle ekonomik anlamda küreselleştirme ve serbest piyasa kapitalizminin efsanevi faydaları bağlamında yapılması tam anlamıyla bir imparatorluğu ifade eder.
of the World Bank, the International Monetary Fund, or the World Trade Organization, those international financial institutions that, however inadequate, still determine what economic globalization means...
Dünya Bankasının, IMF'nin Dünya Ticaret Örgütü'nün vb. finansal kuruluşların yapısal reformları ve koşullu sözleşmelerinden kaçabilmiştir.
Likewise the cold war and the collapse of the Soviet Union was, in reality, a way to preserve and perpetuate the established economic and global hegemony of the United States.
Aynı şekilde, soğuk savaş ve Sovyetler Birliğinin dağılmasının temelinde A.B.D.'nin küresel ekonomik hegemonyasının devamlılığını sağlamak yatar.
And, as long as we have an economic system, which preferes and infact creates scarcity and deprivation, crime will never go away.
Kıtlık ve yoksunluğu tercih eden, hatta bunu yaratan bir ekonomik sisteme sahip olduğumuz sürece suç asla bitmeyecektir.
( Kehrl ) As a matter of fact we had the greatest trade agreements with them that we ever had and they delivered promptly, and from an economic point of view everything seemed to be in order.
Doğruyu söylemek gerekirse Ruslarla, o zamana dek yapılan en iyi ticaret anlaşmasına sahiptik. Teslimat nizamî olarak yapıldı. Ekonomik olarak bakıldığında her şey yolundaydı.
Polls indicate that more and more voters are concerned with personal family safety with economic security fearing more and more jobs going overseas or being taken by illegal immigrants.
Anketler, giderek daha çok sayıda seçmenin ailelerinin güvenliği ve ekonomik güvenden kaygı duyduğunu giderek daha fazla işin yurtdışına gitmesinden veya kaçak göçmenlerce alınmasından korktuğunu gösteriyor.
The fate of Kazakhstan's Kashagan oil field... was discussed at the economic forum in Switzerland.
Kazakistan'da bulunan Kashagan petrol sahasının geleceği İsviçre'deki ekonomik forumda tartışıldı.
In Mar del Plata, Latin America refused to sign the ALCA agreement, the foundation for which being the liberalisation of imports and exports, but which was actually a cover for the economic subjugation of Latin America.
Mar de Plata'da, Latin Amerika ithalat ve ihracatın serbestleşmesini sağlayan fakat aslında Latin Amerika'yı ekonomik açıdan çökertmek için bir oyun olan ALCA anlaşmasını imzalamayı reddetti.
The siting of a world-class casino operation in a rural area such as Bennell has lifted the economic boats of all citizens of the region.
Bennel gibi kırsal bir alanda Dünya çapında bir kumarhane kurma operasyonu, bölge insanının tüm ekonomik faaliyetlerine darbe vurmuştur.
We're not fooled by these economic carrots being dangled in front of our noses.
Önümüze konan bu ekonomik safsatalara kanmıyoruz.
We can continue with it after the spur of economic development.
Ekonomik kalkınma hamlesinden sonra başlayabiliriz.
I did economic forecasts of their operations.
Operasyonların tahmini maliyetini hesaplardım.
IBIS is your country's economic CIA.
IBIS, ülkenizin ekonomik CIA'idir.
No natural resources, no substantial economic ties. Nothing that threatens our national security.
Hiç doğal kaynak yok, mühim bir ekonomik bağımız yok, ulusal güvenliğimizi tehdit eden hiçbir şey yok.
Solid economic growth package with great tax incentives.
Çok iyi vergi teşvikleri olan istikrarlı bir gelir paketleri var.
So, you're producing the big... Freedom's on the March economic land-grab masquerade.
Demek, büyük Özgürlük Hareketi ekonomik toprak işgali maskeli balosunu sen düzenliyorsun.
All these people contribute to the economic greatness of the United States.
Tüm bu insanların, Birleşik Devletler ekonomisinin büyümesinde payı var.
A halt to the economic blockade and all forms of commercial pressure imposed by the United States all over the world against our country.
Ekonomik ablukanın ve Birleşik Devletler'in öncülüğünde dünya çapında ülkemize uygulanan tüm ekonomik ve ticari baskıların kalkması.
And, these ingredients, I think in the case of Morocco, the socio-economic ingredient is the most important one.
Ve, Fas olayındaki bu bileşenlerden, sosyo-ekonomik bileşen en önemlisiydi.
The problem in Morocco, with the people here, is that we fail to give them an economic voice and a political voice.
Fas'taki sorun, buradaki insanlarla ilgili, onlara ekonomik ifade ve politik ifade vermekte başarısız oluşumuzda sorun.
Violence is birthed by the economic dead ends that confront our youth who happen to be Muslim with an Islamic outlook.
Şiddet, gençliğimizde yüzyüze geldiğimiz ekonomik çıkmazlarda doğmuştur İslami görüşlü her Müslümana olduğu gibi
Ten years ago while he was jailed for criticizing Jordan's economic policies, he met Abu Musab al-Zarqawi, leader of Al-Qaeda in Iraq.
10 yıl evvel Ürdün'ün ekonomik politikasını eleştirdiği için düştüğü hapiste, El-Kaide'nin Irak lideri Abu Musab al-Zarqawi ile tanışmış.
Exactly. Blessful immunity from the sicklecal, economic avenflow.
Hastalıklı, durgun ekonomik akıştan doğan kutsal bir dokunulmazlık.
Not economic.
Aynen öyle.
The new arrivals are mostly farmers forced off the land... for economic or demographic reasons, or because of diminishing resources.
Şehre yeni gelenler genellikle ekonomik ya da demokratik sebeplerden ötürü ya da tükenen kaynaklardan, toprağından ayrılmaya zorlanmış çiftçiler.
Its forests are one of the country's most important economic resources, but they have the time to regenerate.
Ormanları ülkenin en önemli kaynakları fakat yenilenmeleri için gerekli zamanları var.
And you're very, very lucky because this is the one business, the film business, where being a complete and total nut job actually has economic benefits.
Ve çok şanslısın ki, bu tip deli saçmalarının, para edebileceği, tek bir meslek var, o da filmcilik.