English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Edged

Edged translate Turkish

294 parallel translation
What about all those gilt-edged securities and your theater?
Kıymetli hisse senetlerine ve tiyatrona ne oldu?
The paper said your father took a double-edged assegai from one of the fellas.
Gazetede yazdığına göre, baban hırsızların birinden çift taraflı assegai bıçağını kapmış.
It's a double-edged sword.
Çift taraflı bir kılıç.
I might almost call it a "gilt-edged proposition,"
Hatta buna'dört başı mamur'bir teklif bile diyebilirim.
And so on June 14, 1944, our task force of the 5th Fleet the mightiest armada ever assembled, edged close to the enemy bastion of Saipan.
Ve 14 Haziran, 1944'de, 5. Filo'daki görev güçlerimiz en sağlam donanmamız Saipan'daki düşman tabyasına yaklaştı.
A two-edged knife
İki ucu keskin bıçak
Which makes it a gilt-edged priority that one of us...... gets into that Krell lab and takes that brain boost.
Bu da birimizin o laboratuara gidip zekâsını yükseltmesini çok öncelikli kılıyor.
But all my life, I've hoped and waited for someone like him - someone gentle and mature, rough-edged, but quick to laugh, understanding and wise.
Ama ben, bütün hayatım boyunca onun gibi birisi için bekledim... Nazik, olgun, yeri geldiğinde sert ama bir o kadar da güleryüzlü.. ... anlayışlı ve akıllı.
In this double-edged turmoil the Shogunate entered the 3rd year of Bunkyu, or 1 863
Bu iki ucu keskin hengâmede Şogunluk, Bunkyu senesinin 3. yılına girdi. Diğer deyişle 1863'e.
When was the last time you gave a girl... a pink-edged daisy?
En son ne zaman bir kıza papatya verdin?
You " ve got my gilt-edged, triple-bonded guarantee... Lieutenant.
Benden sana güvenilir, üçlü düğümlü bir garanti, yüzbaşı.
Evidence, my boy, can be often a two-edged sword.
Delil denilen şey evladım, iki ağızlı kılıç gibidir.
This appealing child... Stands before a crimson curtain edged with heavy gold braid... And arranged in mannered folds.
Bu dokunaklı çocuk ağır altın örgü kenarlı ve yapay kıvrımlar dizili kıpkırmızı bir perdenin önünde duruyor.
Favours a razor-edged machete.
Tercihi keskin uçlu pala kullanmak.
Texas edged the Yankees, 5 to 4.
Texas, Yankees'i 5-4 ile malup etti.
Her rubies, emeralds, diamonds, sapphires... Interleaved among her lace-edged underclothes, Stuffed into the false bottoms of hat boxes,
Dantel kenarlı iç çamaşırlarının arasına şapka kutularının içindeki sahte tabanlara son moda, kenarları özel dikim, bir kere giyilen ve bir daha giyilmeyen Paris elbiseleri.
Revenge is a double-edged sword.
İntikam iki ağızlı bir kılıçtır.
Harry, he edged you by four points.
Aldığı dörtpuanla durumu eşitledi Harry.
From the north, the British and Canadians edged south towards Falaise, in an attempt to close the neck of a bag now threatening to trap the German forces.
Britanyalı ve Kanadalılar çemberi kapatmak için kuzeyden güneye, Falaise'e doğru ilerledi. Alman güçleri kapana kısılmak üzereydi.
Fish slipping through the overly-thick algae caught in the iron bars of the sheetless bed reddened on the spearhead that rips the silk beneath the skin when the sea is receding with dead algae in the evening a black border edged in white foam.
Çarşafsız yatağın demir parmaklıkları arasında yakalanan balık son derece kalın yosundan kayıyor. Kızıla boyanan mızrak ucu, deniz çekilirken derinin altındaki ipeği deşiyor. Akşam ölü yosunla birlikte beyaz köpükte kara bir süs oluşuyor.
Double-edged Super Blue.
Çift uçlu süper mavi.
For dancing, a strapless gown in black satin... Full skirt in ivory satin, and tulle edged with creamy lace.
Dans için, siyah saten straplez bir üst etek tümüyle fildişi saten ve tülü, krem rengi kurdeleyle çevrilmiş.
It's kind of a double-edged sword, isn't it? A what?
- İki yüzü keskin kılıç değil mi?
Through fair winds and fine seamanship, our vessel is once more edged up on the shores of Old Blighty.
Uygun rüzgar ve sıkı denizcilikle, gemimiz Sevgili İngiltere sahillerine yanaştı.
I've never owned a book with pages edged in gold.
Kenarları altın yaldızlı bir kitabım hiç olmamıştı.
Yeah, gilt edged, you know.
... sağlam, bilirsin...
Your friend died as the result of an intrusion in the chest cavity by an edged weapon that nearly cleaved the heart in two.
Arkadaşınızın ölümü, kesici bir silahın göğüs boşluğunu parçalayarak girmesi ve kalbini ikiye ayırması sonucu gerçekleşmiş.
Used unwisely, it becomes a double-edged sword.
Akılsızca kullanılırsa iki tarafı keskin bir kılıç olur.
"Prelude". Edged ingeniously the income gilded on silk-ivory.
Fildişi rengi ipekle hat verilmiş.
But each of those three mental tools : imagination, language, and technology, is double edged.
Fakat üçü de zihinsel aletlerdir hayal gücü, dil, teknoloji, iki tarafı keskin bir bıçak gibidir.
Now to our third double-edged sword : technology.
Şimdi iki tarafı keskin bıçağımızda üçüncü probleme geldik : teknoloji.
Roman punch, and menus on gilt-edged cards.
Roma usulü punç ve yaldızlı kartlara yazılmış mönüler hazırlandı.
It was double-edged.
Bıçağın iki tarafı da keskindi.
The bay is filled with surging, sharp-edged brash ice.
Körfez, suya batıp çıkan keskin kenarlı buz parçacıkları ile dolu.
The art of transformation is a double-edged sword.
Dönüşüm sanatı iki tarafı keskin kılıçtır.
Understanding is a three-edged sword.
Anlayış, üç tarafı da keskin bir kılıçtır.
Mrs. Klein has learned, that you can't play with edged tools forever without cutting those, aging hands of hers.
Bayan Klein, keskin aletlerle, yaşlanan elleriyle onları kesmeden sonsuza kadar oynayamayacağını anlamıştı.
I want graphic description, hard-edged, unadorned.
"Detaylar lazım bana, keskin, süssüz..."
It seems I've edged you out by just a smidgen.
Görünüşe göre sizi az bir farkla yendim.
I hear you've got a saying, "Understanding is a three - edged sword."
Bir atasözünüz varmış. "Anlayış 3 taraflı bir kılıçtır."
A Vorlon said, " Understanding is a three-edged sword :
Zamanında bir Vorlon, "Anlayış 3 tarafı keskin bir kılıçtır" demişti.
Double-edged steel knife.
İki taraflı çelik bir bıçak.
Watch out for a man with a double-edged sword.
- Çift bıçak ağızlı bir kılıcı olan adama dikkat et.
It's a two-edged sword, Bob.
Bu iki ucu keskin bir kılıç Bob.
Not even Xena is a match for... the limited edition double-edged light saber... from Star Wars Episode I : The Phantom Menace. [Humming]
Zeyna bile Yıldız Savaşları Bölüm 1 Gizli Tehlike'deki sınırlı sayıda üretilen çift taraflı ışın kılıcına karşı koyamaz.
But they're hard-edged like..... glass.
Fakat çok keskin kenarları var sanki... cam gibi.
Evidence... the double-edged sword.
Kanıt, iki tarafı keskin bıçak.
He edged out my old mark by two seconds.
Eski rekorumu iki saniye ile geçti.
Generally the myths of a Golden Age are are extremely double-edged because they give authority and they give legitimacy to ideas which may otherwise find no justification.
Genel olarak, Altın Çağa ait efsanelerin.... kesinlikle iki tarafı da keskindi, çünkü, bir taraftan fikirlere... yetki ve yasallaştırma sağlarken, öte yandan, mazur göstermeyebiliyordu.
What's the downside of that? Why is that a double-edged sword?
Bunun dezavantajı nedir?
Looks like a single-edged blade.
Tek taraflı bir bıçağa benziyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]