English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eep

Eep translate Turkish

114 parallel translation
Can k eep on saying no, sirree
Her şeye der yok efendim
Now's a journey I k eep adoring
Şimdi bayılıyorum bu yola
Let's k eep on singing, "Mak e way for tomorrow!"
Haydi devam şarkıya, "Yol aç yarına!"
Let's k eep on singing, "Mak e way for tomorrow!"
Haydi devam şarkıya, "Yol açın yarına!"
I managed to k eep him away from the wedding... but just closing the door didn't shut him out, because I made a mistak e.
Onu düğünden uzak tutmayı başardım : : : : : : Ama kapıları kapatmak onu dışarıda tutmaya yetmedi, bir hata yaptım :
- He didn't k eep it.
- Gelmedi.
And on the roads too vicious gangs of "k eep left" signs.
Yollarda da tehlikeli "soldan gidiniz" işareti çeteleri.
Eep! Yeah, that was fun.
Evet, eğlenceliydi.
A promise I'm planning to k eep
Tutmayı düşündüğüm bir söz
Eep-kay im-hay usy-bay!
Uno, alayo!
Pa? Pa? Can I really k eep the pig I raised as a pet?
Baba, büyüttüğüm domuz benim evcil hayvanım olabilir mi?
So dee-eep.
# Çok derinde
And they k eep saying there's no recession.
Bir de ekonomide bunalım yok diyorlar.
- No, I'm gonna k eep it.
- Hayır, bende kalacak.
Bobby Rayburn again failed to earn his k eep.
Bobby Rayburn yine kendine verilen parayı hak etmeyi başaramadı.
I want a good miserable time. k eep me on the straight and narrow.
Sefalet içinde, doğru yoldan ayrılmayacağım... bir vakit geçirmek istiyorum.
k eep us off the booze and fags and the rollerblading.
Bizi içki, sigara ve patenden uzak tutun.
k eep it quiet.
Sessiz ol!
k eep him out of trouble.
Beladan da uzak tutar.
k eep the noise down in there!
Crilly!
k eep saying, "I want to be a priest."
"Papaz olmak istiyorum" demeye devam et.
Shee-eep!
Koyuuun!
[K] eep it.
Bunu kullanabilirsin.
- K ] eep away!
- Oradan uzaklaşın!
On't panic. Eep it sensible. Oncentrate.
- Paniğe kapılma, konsantre ol.
Not even an "eep"?
Korkmadın mı?
When I get done... S / eep / ess C / ty / / is gonna rock the world.
Uykusuz Şehir'i yazdığım zaman... dünyayı yerinden oynatmıştı.
- Eep!
Eep!
Eep!
Eep!
Eep!
- Caw!
Caw!
- Eep!
- Eep!
Eep! Eep!
Eep! Eep! - Chika chika boom!
- Chika chika boom!
Eep!
- A-whoo!
CHORUS :
* * Eep.
* * Eep.
Eep.
Eep. Eep * *
Eep * *
* * Eep.
* * Eep.
Eep.
Eep.
Eep * *
Eep * *
* * Eep eep eep * *
* * Eep eep eep * *
To k eep Dalva out of trouble, I took the blame for the fire.
Dalva'yı kurtarmak için yangının suçunu ben üstlendim.
Don't k eep me on. You'll talk yourself out of a six-pack.
Telefonu kapat yoksa bu biraları alamayacaksınız
Keep me informed, and k eep everything on track.
Bilgi vermeye devam edin ve her şeyi kontrol altında tutun.
I'm trying to k eep your ass off death row.
Ben senin kıçını ölüm hücresinden kurtarmaya çalışıyorum.
K. Eep it up!
Devam et!
Eep.
İki yüz yeter. Ne?
Being that I'm not one to k eep people waiting I just want to tell Mr. Byron Thomson pack your bags and bring an umbrella, because in October you'll be working with me at my global headquarters in Seattle because you are the next trainee.
İnsanları bekletmekten hoşlanmam bu nedenle Bay Byron Thomson valizinizi hazırlayın şemsiyenizi de getirin çünkü ekimde Seattle'deki merkezimde benimle çalışacaksınız çünkü bir sonraki stajyer sizsiniz.
[Trumpets]
- Eep!
- Eep!
- Eep! Eep!
Four, k eep your number up.
Dört, numaranı kaldır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]