English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eerily

Eerily translate Turkish

76 parallel translation
Then the sun will lose great shells of its outer atmosphere to space filling the solar system with eerily glowing gas.
Daha sonra Güneş muazzam atmosferini... uzaya kaçırıp güneş sistemini ürkütücü bir şekilde yanan gazla doldurur.
At home beneath the ice, they call eerily to one another.
Buzun altındaki yuvalarında, birbirlerine gizemli bir yolla seslenirler.
Can't you see how eerily calm it is?
Ürkütücü sessizliği görmüyor musun?
It's cheesy, but lame and eerily soothing too.
Bu, sevimsiz bir şey ve esrarengiz, aynı zamanda da ürkütücü.
Once busy streets are eerily silent as many have fled.
Bir zamanlar hareketli olan caddeler şimdi erkenden sessizliğe gömülüyor.
It's eerily beautiful.
Ürkütücü bir şekilde güzel.
Both agents sustained critical injuries, their stories eerily similar, as if they'd temporarily lost control of their minds, unable to alter their behaviour.
Her iki ajanın da yaraları ağır. İkisi de aynı öyküyü anlatıyor. Bir an için kontrolü kaybettiklerini ve bedensel hareketlerine hakim olamadıklarını söylüyorlar.
She was just, you know, eerily calm about the whole thing.
Sadece şey, ürkütücü bir sakinlikle karşıladı.
is it just me, or does this seem eerily like The Twilight Zone?
Bana mı öyle geliyor yok burası Alacakaranlık Kuşağı'ndan fırlamış gibi mi?
But it sounds eerily familiar.
Fakat çok tanıdık geliyor.
Well, wherever your hunches are coming from, they're eerily accurate.
Önsezilerin nereden geliyorsa ürkütücü derecede doğrular.
It is a sound she has never heard before... yet somehow it seems eerily familiar.
Bu, daha önce hiç duymadığı bir ses. Ama ürkütücü bir şekilde tanıdık geliyor.
This all looks eerily familiar.
Herşey korkunç derecede benzer.
Susan, why are you so eerily calm?
Susan, bu ürkütücü sakinliğinin nedeni nedir?
The holes looked eerily similar to the same ones I had on my very legs.
Delikler benim bacaklarımdakilere benziyorlardı.
You ever noticed that "reykjavik" and "wreak havoc" are eerily s- - where'd she go?
Farkettin mi'Reykjavik'ile'Terör estirmek'korkutucu derecede birbirlerine.. Nereye gitti?
Mom was a hand model, a job held by adult women with eerily childlike hands.
Annem el modelliği yapıyordu çocuksu ellere sahip yetişkin kadınların yaptığı bir iş.
It's night, suddenly Mr. L., inert since the curtain rose, flings off his bedclothes, jumps from the bed, and walks around the eerily-lit stage.
Gece. Perdenin açılmasından bu yana hareketsiz duran Bay L birden üstündeki yorganı atar, yataktan atlar ve sahnede, hayali ışığın altında turlar.
On the recieving end, the Carribean about to face a monster whirlwind up to eight miles high, hundreds of miles across around an eerily calm center, called the "eye"
Diğer uçta ise Karayipler durur. 13 kilometre yükseklikte, bir uçtan diğerine kilometrelerce büyüklükte. ...'Göz'adı verilen ürkütücü sakin bir merkeze sahip döne döne gelen koca bir hortumla karşı karşıya kalır.
Even though these buildings are ancient, there's something eerily familiar about them.
Bu yapıların tarihi olmasına rağmen, yine de bana tanıdık gelen bir şeyler var.
But the fact remains two men have been murdered using techniques eerily similar to not one, but two chapters in your book.
Ama durum şu : iki adamın öldürülme şekli sizin kitabınızdaki bir değil, iki bölüme de ürkütücü şekilde benziyor.
We've done something eerily similar to that. What?
İşte buna benzer garip bir şey yaptık.
This feels eerily familiar.
Bu sahne bana çok tanıdık geliyor.
Seen here in her photo with a cartoon knife stuck in her head... in a macabre tableau that in four years would prove eerily prescient.
Bakın, resimde kafasına saplanmış bir bıçak çizilmiş bu ürkütücü resim, dört yıl sonranın korkunç bir öngörüsü oldu.
Right. if i was a fake psychic it would be eerily similar.
Evet. Ben de sahte olsam baya benzer olurdu.
At night, the forests are eerily quiet.
Geceleri, ormanlarda ürkütücü sessizlik vardır.
Why is it that the wind always blow eerily when there's a full moon?
Neden dolunayda rüzgar hep ürkütücü şekilde eser?
Eerily similar to your kidnapping, don't you think?
Esrarengiz bir şekilde senin kaçırmaya benziyor, değil mi?
And there is one ancient text that predicts an eerily similar end of days :
Ve dünyanın sonunu benzer şekilde tahmin eden antik bir metin bulunmaktadır :
He's eerily clean.
Adam gereksiz derecede temiz.
Their shore guns are eerily quiet.
Kıyıları anlaşılmaz şekilde sessiz.
It's eerily similar to Sierra when nolan drugged her.
Tuhaftır ama Nolan onu uyuşturduğunda, Sierra'ya olanlara benziyor.
Just eerily precise.
Ürkütücü derecede kusursuz.
Rank them. Adam, this is eerily familiar.
Adam, bu acayip tanıdık geldi.
A human back and a rodent back are eerily similar.
İnsan omurgası ve kemirgen omurgası korkutucu derecede benzerdir.
I know of two eerily suited Teen Beat models with time on their hands.
Buna uygun yakışıklı birini tanıyorum.
Ben, I'm about to do a dance walk with a Yorkie who looks eerily like Bruce Jenner.
Ben, ürkütücü bir şekilde Bruce Jenner'a benzeyen Yorkie ile yürümek üzereyim.
'Cause if it's another hypothetical yet eerily accurate drawing of my boobs...
Umarım bu da tahmini olmasına rağmen ürkütücü şekilde yanlışsız çizdiği göğüslerimin resmi değildir.
We've unearthed nearly a dozen limestone amphora, eerily similar to those that housed the Dead Sea Scrolls.
Topraktan neredeyse bir düzine kalker amforası çıkardık Kumran Metinleri'nin meskeniyle tuhaf bir şekilde benzerlik gösteriyorlar.
At least I talked, and you stared at me eerily.
En azından ben konuştum sen de garip garip baktın bana.
I think it was eerily.
Sanırım garipti.
"Eerily" felt like the best-case scenario.
"Garip" en iyi ihtimal gibi görünüyor.
Other Masonic symbols found in Washington D.C. are eerily similar to the icons of ancient Egypt- - the sphinx, the obelisk, the pyramid and the All-Seeing Eye.
Washington D.C. bulunan diğer Masonik semboller antik Mısır'daki ikonlara esrarengiz şekilde çok benziyor- - sfenks, obliks, piramit ve herşeyi gören göz ( Yüzüklerin Efendisi'nde de var : ).
And in the Japanese film Audition [Odishon] an eerily calm young woman is angry at an older man who's been trying to make her his wife.
Japon filmi "Ölüm Provası" nda sinir bozacak kadar sakin bir kadın kendisiyle evlenmeye çalışan yaşlı bir adama sinirlenir.
She looks eerily familiar.
feci şekilde tanıdık görünüyor.
Well, for one thing, it's eerily similar to the plot of White Lightning and this is Ray's brother.
Şey, bu esrarengiz bir biçimde White Lightning komplosuna benziyor ve o Ray'in kardeşi.
Am I the only one that finds this situation eerily familiar?
Bu durumu tuhaf bir şekilde tanıdık bulan yanlız ben miyim? Stephanie, neden?
Many locals claim that these lights are eerily similar to ones that appeared in the night sky over Maine almost two years ago.
Birçok vatandaş bu ışıkların ürkütücü şekilde iki yıl önce Maine üzerindekilerin aynısı olduğunu iddia ediyor.
Many locals claim that these lights are eerily similar to ones that appeared in the night sky over Maine almost two years ago.
Birçok vatandaş bu ışıkların ürkütücü şekilde iki yıl önce Maine'de gece görülenlerin aynısı olduğunu iddia ediyor.
Eerily familiar, huh?
Vay canına.
- You say lie, I say eerily prophetic.
Sen "yalan" de ben "esrarengiz kehanet".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]