English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eggshells

Eggshells translate Turkish

118 parallel translation
I'd rather dig eggshells out of garbage cans than pry information out of you.
Senden bilgi koparacağıma çöp tenekelerini karıştırmayı tercih ederim.
Say, I bet you put eggshells in to settle the grounds, like Ma used to do.
Tıpkı annem gibi çiçeklerin toprağına yumurta kabuğu koyduğunuzdan eminim.
Uh, I need something for the eggshells.
Uh, yumurta kabukları için bir şeye ihtiyacım var.
It's - It's just that I gotta walk on eggshells...
Sadece, komşularım böyle kurnaz adamlarsa...
But, so do eggshells, right?
- Evet, kemikler kırılır. Ama... - Yumurta kabukları da kırılır, değil mi?
Twenty years of walking on eggshells living with that asshole.
Yumurta kabuğunda 20 yıl o pislikle yaşıyor.
They walk on eggshells around you.
Etrafında son derece dikkatli davranıyorlar.
First I have my coffee, sans eggshells or anything else one picks out of the garbage.
Önce kahvemi içerim. İçinde..... yumurta kabuğu falan istemem.
eggshells and Miracle-Gro.
yumurta kabukları ve mucizevi-Gro.
You don't, uh... You don't need to walk on eggshells any more.
Artık,... artık tedirgin olmana gerek yok.
It's coffee grounds, eggshells and motor oil with about 50 other constituents with a little mercurochrome for color.
O da kahve artığı, yumurta kabuğu ve motor yağı ve yaklaşık 50 tane bileşenle renk için bir miktar da civakrom da bulunuyor.
Many dinosaur embryos cannot survive in this volcanic environment Many dinosaur embryos cannot survive in this volcanic environment because acidic pollution prevents their eggshells from forming properly.
Çoğu dinozor embriyosu bu volkanik çevrede hayatta kalamıyor çünkü asidik kirlilik yumurta kabuklarının doğru gelişimini engelliyor.
To stop predators sniffing out her brood, she removes the old eggshells and eats the unhatched eggs.
Yırtıcıların, yavruların kokusunu almasını engellemek için, yumurta kabuklarını uzaklaştırıp, çatlamayan yumurtaları da yiyor.
I ain't walking on eggshells because you brought the Brady Bunch to the Negro Club.
Nazik olacak değilim çünkü bazı tipleri zenci kulübüne getirdin.
The last time I was here, everybody just walked on eggshells around me so that just reminded me of everything.
Buraya son geldiğimde herkes etrafımda ve diken üstündeydi. Bu da bana her şeyi hatırlattı.
And I am done walking on eggshells!
Sürekli tedbirli davranmaktan bıktım!
- They're walking on eggshells.
- Karda yürüyüp izini belli etmiyorlar.
Now, with us, they've got to walk on eggshells.
Bizimle uğraşırlarsa ince zeminde yürürler.
There's chick en shit on the eggshells.
Yumurta kabuklarında tavuk boku olur.
I've been on eggshells for two weeks since Sydney came back.
Sydney döndüğünden beri iki haftadır diken üstündeyim.
Thanks for not walking on eggshells around me.
Halimi görüp göbek atmadığın için sağ ol.
The eggshells have heat resistant properties that can withstand intense temperatures.
Yumurta kabukları aşırı sıcaklara dayanabilecek ısı direncine sahip.
Is that an old habit from ballet class or from a lifetime of walking on eggshells?
Bale derslerinden mi kaldı yoksa hep parmak ucunda mı yürürsün?
Compost and eggshells?
Compost and eggshells?
The salamander is sitting on eggshells labeled'Care for the 3rd age','flexible'and'commercial center in downtown pedestrian.
Dikkat edin, şu anda üstünde oturduğum yumurta'esnek çalışma saatleri've'yaşlı bakımı'üzerine ayrıca'sadece yayaların olduğu alışveriş merkezi'.
Water them, pull the males, throw a little eggshells on them, every now and then.
Ben sularım, erkekleri ayırırım. Arada sırada topraklarına yumurta kabuğu katarım.
I'm tired of walking on eggshells around you.
Ah, seninle konuşmuyorum zaten.
But your solution is to walk on eggshells around me?
Ve bulduğun çözüm etrafıma yumurta kabukları koymak mı?
This is all I can find, empty T-Rex eggshells.
Tek bulabildiğim boş yumurta kabukları.
( scoffs ) why are you walking on eggshells? You are my mother.
- Neden diken üstünde duruyorsun ki?
So, we're supposed to actually just, like, walk around on eggshells while you two are all, like, tense with each other?
Siz ikiniz gerginlik yaşarken... bizden anlayışlı olmamızı mı bekliyorsun?
God, you gotta walk on eggshells with these kids today, huh?
Zamane çocuklarıyla konuşurken biraz fazla dikkatli olman gerekiyor değil mi?
Okay, so at the risk of cracking these eggshells I've been walking on all week, any idea when you're gonna stop being so angry?
Pekala, bir haftadır oldukça dikkatli davranmaya çalışmamı riske atarak, kızgınlığının ne zaman geçeceğini sormak istiyorum.
Okay. So at the risk of cracking these eggshells I've been walking on all week, any idea when you're going to stop being so angry?
Pekala, bir haftadır oldukça dikkatli davranmaya çalışmamı riske atarak, kızgınlığının ne zaman geçeceğini sormak istiyorum.
So I'm not gonna hide anymore. And I'm not gonna walk on eggshells.
Artık saklanmıyorum ve kabuğumdan çıkacağım.
Everyone walked around him on eggshells.
- Herkes ondan sakınırdı.
Everybody's walkin on eggshells around me, And i can't blame them, but... I really need some honesty right now.
Çevremdeki herkes diken üstünde ve onları suçlayamam ama şuan bana karşı dürüst ol.
She getting eggshells in the tater salad.
Yumurta kabuklarını salatanın içine düşürüyor.
I am walking on eggshells here.
Burada çok dikkatli olmaya çalışıyorum.
We were always walking on eggshells.
Biz sürekli temkinli davranırdık.
A 90-year-old man may have bones like eggshells, but he can't possibly fall on his left side and his right side at the same time.
90 yaşındaki bir adamın kemikleri yumurta kabuğu gibi olabilir. Ama aynı anda hem sağa..... hem de sol tarafına düşemez.
Eggshells.
Olamayız.
W-We can't walk on eggshells.
Hassas olamayız.
The guy's walking on eggshells every minute of the day, just waiting for the hammer to drop.
Adam Sırat Köprüsü'nde yürüyor. Günün her saati, saatin vurmasını bekliyor.
- We've been married for 16 years, and you still walk on eggshells around him.
- 16 yıldır evliyiz ama sen hala onun yanında korkaksın.
Because these heels make walking on eggshells very tough.
Çünkü bu topuklarla tedirgin ve masum durmak oldukça zor.
We've all been walking on eggshells.
Hepimiz çok dikkatli davranıyoruz.
Still, uh, walking on eggshells around you.
İlişkimiz şu an kırılgan olduğu için öyle dedim.
You walking on eggshells around me Because you think I'm gonna explode.
Yanımdayken diken üstündesin, çünkü öfke patlaması yaşayacağımı sanıyorsun.
Which was obviously The greatest love story ever told, Given how much people are walking on eggshells around us.
Milletin yanımızda temkinli olmasına bakarsak anlatılan en büyük aşk masalı olmadığı aşikâr.
I'm tired of walking around on eggshells.
Yumurta kabuklarının etrafında yürümükten yoruldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]