English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eggy

Eggy translate Turkish

42 parallel translation
Eggy doesn't like you.
Duygularımız karşılıklı. Hesabımızı kapatalım.
Eggy's dad, are you still drinking?
Hâlâ içiyor musunuz?
Eggy's mom, bring his belongings.
Eşyaların geliyor.
No. Eggy's father, cover yourself.
Hey, üstünü giyinsene.
Our contestants will drop out of my nose and blurp into a tub of refried beans. From there, they'll stumble down a sluice of rich, eggy béarnaise sauce.
Yarışmacılarımız burnumdan akıp, soğutulmuş bezelyeler arasına düşecek Oradan da, besin değeri yüksek bernaise sosu içine kayacak.
He calls me his Rosebud, Aggie.
Bana gül goncası diyor Eggy.
- Oh, it's just this little... crib-like thing I made for Eggy.
- Küçük yumurtacık için beşik gibi bir şey yaptım.
- Eggy?
- Yumurtacık mı?
Why is you getting so eggy? Is you all on?
Bütün istediğin bu mu?
Though this year my mom added food coloring to make the egg-like product look more eggy. Smart.
Annem bu sene daha yumurtalı görünsün diye renklendirici kattı.
Eggy put out testers?
Eggy testleri tamamladı mı?
- Nice eggy.
- İyi fikir.
- Oh, Brenda is feeling eggy! - Ok!
- Brenda yumurtlamak istiyor.
What about Eggy Mule?
Eggy Mule?
Eggy locked up.
Eggy'yi içeri tıkmışlar.
Eggy doesn't like you.
Eggy senden hoşlanmıyor.
Like, he gets all eggy.
Tıpkı tamamlar gibi.
It's not Eggy's style.
Onun adı Yumurtacık değil!
His name is not Eggy.
Yumurta Salatası.
Eggy bread!
Yumurtalı ekmek!
I got you an eggy thingy.
Ah, sana yumurtalı bir şeyler getirdim.
Just tiny, Little nosferatu hands And eggy head.
Minicik, iğrenç eller ve büzük bir kafa.
Eggy.
Yumurta.
I'm going to make myself an eggy joe.
Kendime yumurtalı kıymalı ve domates soslu sandviç yapacağım.
- Eat your eggy joe.
- Sandviçini ye sen.
Eat your goddamn eggy joe!
Lanet olası sandviçini yesene sen!
Bottom line : It's eggy. Period.
Sonuç olarak, yumurtalı, nokta.
- Ugh. - It can be eggy.
Yumurtalı olabilir.
- "Eggy"?
- Eggy mi?
Eggy?
- Eggy mi?
Eggy, this is Rufus.
Eggy, bu da Rufus.
Rufus, Eggy.
Rufus, bu Eggy.
So, Eggy, are you Oxford or Cambridge?
- Eggy, Oxford'dan mı, Cambridge'den mi?
Eggy bread?
Yumurtalı ekmek mi?
Go. I'm all eggy now.
Her yerim yumurtalı oldu.
Badly sprung mattresses, lumpy cushions, eggy smell in the corridor and there's bedbugs and crabs.
Yayları bozuk döşekler, yamrı yumru yastıklar, koridorda yumurta kokuları. Tahtakuruları ve yengeçler.
I thought the sloppy joes were pretty great, but the coleslaw was a little eggy.
Bence kıymalı hamburgerler güzeldi ama lahana salatası kötü olmuştu.
Delicious bird eggy wiggy.
Lezzetli kuş eggy wiggy.
Never a fan of the eggy bread.
Yumurtalı ekmeği oldum olası sevmem.
Just eggy.
Sadece yumurta.
Ah, eggy beyond, brah.
Ötesinde bir şey, brah.
- So where is Eggy heading to, anyway?
- Tucson'a.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]