Egremont translate Turkish
39 parallel translation
- Here's our captain, Piers Hasselburg, and our lieutenant, Jean Egremont.
Yüzbaşımız, Piers Hasselburg, ve Teğmenimiz, Jean Egremont.
Where Hasselburg was Egremont was also, and I understand Egremont will now be captain?
Önceden Hasselburg'du, Egremont da öyleydi anladığım kadarıyla şimdi Yüzbaşı, Egremont mu olacak?
- Egremont is gone. - Gone?
- Egremont gitti.
I mean, this is Egremont's house.
Burası Egremont'un evi.
Or as Lieutenant Egremont?
Yoksa da Teğmen Egremont olarak mı?
- And I understand... that that is Egremont's ship.
Anladığıma göre o Egremont'un gemisi.
- Egremont? - Mm.
- Egremont mu?
How's Egremont doing?
Egremont ne âlemde?
- Which is Egremont.
Örneğin Egremont.
- Mm-hmm. - Egremont is in this conspiracy?
Egremont bu komplonun içinde mi diyorsun?
- Well, Jongkind said that Egremont was drunk and waved his arm indiscriminately.
Şey, Jongkind'in dediğine göre ; Egremont sarhoşmuş ve kolunu da rastgele sallamış.
- But Jongkind said that Egremont wasn't looking at any target. - Has he been made a dupe?
İyi ama Jongkind, Egremont'un hedefe falan bakmadığını da söylemişti.
Where the Hell is Egremont now?
Üçkâğıda getirilmiş olmasın? Egremont hangi cehenneme kayboldu şimdi?
- Well, I'm absolutely certain that Egremont had nothing to do with it.
- Egremont'un bu işle hiçbir ilgisi olmadığına adım gibi eminim.
- Is it not curious that both Horatio and Egremont are not in Amsterdam?
Hem Horatio'nun hem de Egremont'un Amsterdam'da olmamaları biraz tuhaf değil mi?
- Egremont!
Egremont!
If I'm not mistaken, that looks like bloody Egremont.
Yanılmıyorsam tıpkı lânet Egremont'a benziyor.
- The original contract for the painting came from Hasselburg and Egremont.
Tablonun orijinal sözleşmesi Hasselburg ve Egremont'dan geldi.
- And with him... the inseparable Egremont.
- Onunla birlikte ayrılmaz Egremont da.
- Egremont could take you to America.
Egremont seni Amerika'ya götürebilir.
I don't want to crush them, Egremont.
Ben onları ezmek istemiyorum, Egremont.
Tell me, Egremont, do you really believe the Seeker is dead?
Söyle bana, Egremont Arayıcı'nın öldüğüne gerçekten inanıyor musun?
No more excuses, Egremont.
Daha fazla bahane istemiyorum, Egremont.
Egremont, do you remember your D'Haran history?
Egremont, kendi D'Haran tarihini hatırlıyor musun?
I doubt the very sun at noon, Egremont.
Ben öğlen güneşinden bile şüphelenirim, Egremont.
No, Egremont.
Hayır, Egremont.
I believe General Egremont thought Rahl could get the information out of her.
Sanırım General Egremont, Rahl'ın bilgiyi kızdan zorla alabileceğini düşündü.
And where shall we go, Egremont?
Peki nereye gideceğiz, Egremont?
Pull back my armies before he has a chance to turn them against me. And, Egremont, have Mistress Cara gather her sisters of the Agiel.
Ordularımı bana karşı çevirme şansını yakalamadan önce hepsini geri çek ve Egremont Sahibe Cara'ya söyle, Agiel kardeşlerinin hepsini toplasın.
General Egremont has ordered me to pack Nicholas's things.
General Egremont bana, Nicholas'ın eşyalarını toplama emri verdi.
Egremont, take her to the block.
Egremont, onu idam sehpasına götür.
What do you think, Egremont?
Sen ne düşünüyorsun Egremont?
Lord Rahl, it is your most trusted officer, General Egremont.
Lord Rahl, en çok güvendiğiniz adamınız geliyor Komutan Egremont.
Do you not know that Lord Egremont is a traitor?
Lord Egremont'un bir hain olduğunu bilmiyor musun yoksa?
Your only hope of forgiveness from Lord Rahl is the death of Egremont and all his nefarious followers.
Lord Rahl'ın seni affetmesinin tek yolu Egremont ve hain yandaşlarının ölmesidir.
You will beg my forgiveness for your impertinence, Egremont.
Bu küstahlığından dolayı affım için yalvaracaksın Egremont!
I don't know what rabbit trail your men are following, Egremont.
Adamların hangi tavşan izini takip ediyor, bilmiyorum Egremont.
You are to remain here, Egremont.
Sen burada kalacaksın Egremont.
Uh, where is Egremont?
Egremont nerede?