Elbow translate Turkish
1,553 parallel translation
- Elbow, baby, elbow!
- Dirsek, yavrum, dirsek!
Roll up both sleeves past the elbow.
Kollarınızı dirseklere kadar sıyırın.
A patch on the left elbow.
Sol dirseğinde bir yama vardı.
- [Monitor Beeping] - Smith, I'm elbow-deep inside the vice president's chest.
Smith, ikinci başkanın göğsüyle meşgulüm.
There's damage to both the elbow and the shoulder, as well.
Hem dirseğinde hem de omzunda da hasar var.
Elbow penalty! Foul!
Dirsek, penaltı!
OK, but seriously, the boys don't ride in it without car seat and helmets and elbow pads.
Tamam, ama cidden, çocuklar binmeyecek... araba koltukları, başlıklar ve kolluklar olmadan. - Söz.
- I hurt my elbow!
Dirseğimi incittim!
Is it okay for Megan to slam her elbow into that girl's neck like that?
Megan'ın dirseğini o kızın boynuna geçirmesi normal mi? Hiç sanmıyorum.
is your elbow bleeding?
Dirseğin mi kanıyor?
We sold a war based on nothing but horse shit and elbow grease.
Temeline kadar osuruktan şeylerle kurulmuş bir savaşı pazarladık!
Because we sold a war based on nothing but this horse shit and elbow grease.
Temeline kadar osuruktan şeylerle kurulmuş bir savaşı pazarladığımız için!
Then I'm gonna sleep for 8 hours straight, while you go find a soldier who is proud to have given his life for horse shit and elbow grease!
Sonrasında deliksiz 8 saat uyuyacağım. Sen de bu sırada, temeline kadar osuruktan şeyler uğruna şehit olmaktan gurur duyan bir asker bulursun artık!
My elbow, too hairy.
Benim dirsek, çok kıllı.
I hit a rock. And this is my favorite elbow.
ve bu benim en sevdiğim dirseğim.
If I said what he said, you'd elbow me.
Onun dediğini ben deseydim bana dirsek atardın.
She has a contusion on her left thigh, her right shin, and a scab by her right elbow.
Sağ baldırında, dizinde ve dirseğinde çürük var.
Uh... Caught an elbow playing basketball.
Basket oynarken dirsek yedim.
We're talking a bucket of bolts and some elbow grease. We can do this.
Birkaç civata ve makine yağından bahsediyoruz, bunu yapabiliriz.
I like to warn people... because sometimes that alarm goes off at the most inconvenient times... like when you're in the toilet or you're elbow deep in someone's chest cavity....
İnsanları uyarmak istedim çünkü alarm bazen çok uygunsuz zamanlarda çalabiliyor misal tuvaletteyken ya da eliniz birinin göğüs boşluğundayken...
You don't know the difference between a Ding Dong and your elbow.
Niçin? Penis ve dirseğin arasındaki farkı bilmiyorsun.
Yes, but in cases involving the elbow...
Evet ama o dirseğin de olduğu vakalarda uygulanmıştı.
Has that ever been done before, above the elbow?
Bu daha önce yapılmış mıydı, dirseğin aşağısından?
We'll look at what happens to them when their components die out, when the climate changes, when human societies grow out of control and elbow in.
Onlara neler olduğuna öğelerinin ne zaman yok olduğuna, iklimin ne zaman değiştiğine insan toplumlarının ne zaman kontrolden çıktığına bakacağız.
- What's with the fucking elbow?
- Ne diye dirsek atıyorsun?
They gave us some deluxe elbow room in here, huh?
Bize, lüks ve rahat bir oda vermişler, ha?
# I've got catlike reflexes, flip- - # -... me, I elbow him- - - One guy?
# # Kedi gibi reklekslere sahibim # #... onu dirsekledim...
Don't bend your elbow. Go on.
Hadi bakalım.
Guys, a little can-do attitude, some elbow grease maybe a smile from Schrader.
Çocuklar, istek, kolları sıvama, belki Schrader'ın gülümsemesi.
You gotta get your elbow and your arm up through the loop.
Dirseğini ve kolunu ilmekten Geçirmelisin.
The rover's arm has the same dimensions as a human arm with a shoulder, an elbow, and a wrist.
Kaşifin kolu, insan koluyla aynı boyutlara sahip, omzu, dirseği ve bileğiyle.
Right. At the elbow.
Tamam, dirseğinden.
- Put your elbow into it.
- Şuna bir el at.
He just took a little elbow.
Biraz dirsek gelmiş.
You know, a little elbow here and there never killed anybody.
Aslında biraz dirsek, kimsenin canını yakmaz.
Erm... at the neck, and the shoulder and the elbow, Sir John.
- Erm... enseden, omuz ve dirsekten, Sir John.
This is, without a doubt, to me, one of the most difficult things in Taekwondo to do, is to bust them with your elbow.
Bu bana göre tekvandonun şüphesiz en zor hareketlerinden biri. Dirsekle kırmak.
Since that day, until I quit baseball because of an elbow injury in college,
O günden itibaren, ta ki üniversitede dirseğimden yaralanıp beyzbolu bırakana dek, hep o beyzbol eldivenini kullandım.
I take a little elbow grease, turn a hunk of coal into a whole lot of diamonds.
Biraz alın teriyle koca kömür parçalarını elmasa çeviririm.
You got elbow pads. Look at this.
Dirsek yamaların var.
I tried hopping, Kevin, and I bumped my elbow against the wall, and now my elbow has a protuberance.
Denedim kevin, .. ve dirseğimi duvara vurdum. .. ve şu an dirseğimde şişmiş durumda.
I'm a bit of an elbow man, myself, actually.
Aslında ben biraz dirsek adamıyım.
There you go, now just watch your elbow there.
Tamam işte gidiyoruz, kolunuza dikkat edin.
Keep your elbow at your side.
Dirseğini yanında tut. Yumruk yap.
Well, for starters, I know you can't wrap your hand round your elbow - and make your fingers meet.
Aslında öncelikle, dirseğinizin etrafına elinizi dolayıp, parmaklarınızı birleştiremeyeceğinizi biliyorum.
Ow, I think I'm giving myself mashed-potato elbow.
Sanırım patates püresinden kolum sakatlandı.
your elbow's in my... thank you.
Dirseğin benim.. Teşekkürler.
- Turtle, get your elbow out of my spleen.
- Turtle, dirseğini dalağımdan çek.
She's got elbow cleavage.
Onda dirsek çatlaması var.
My elbow's bleeding.
Kayaya çarptım.
Use your elbow.
Dirsek at!