Elephants translate Turkish
1,203 parallel translation
A lot of stupid actors strutting around shouting, with their chests thrust out so far, you'd think their nipples were attached to a pair of charging elephants!
Tonla aptal aktör öyle göğüsleri kabara kabara, öyle fiyakayla dolaşıp bağırıyorlar ki, sanırsın, meme uçları bir çift yüklü file iliştirilmiş.
Your presence here is as useful as fine bone china at a tea-party for drunken elephants.
Varlığın, en az, sarhoş fillerin çay partisindeki en iyi kalite porselen kadar faydalı burada.
You'll see pink elephants.
Pembe filler görmeye başlarsın.
When are you gonna realise it's the big game hunters who bag elephants, not guys like us.
Filleri yakalayanların bizim gibi adamlar değil büyük avcılar olduğunu ne zaman farkedeceksin?
He flew miles into the sky above the elephants and soldiers.
Fillerin ve askerlerin üstünde gökte millerce uçtu.
There may have been a few more armament factories and not quite as many elephants, but that's generally it.
Bir kaç askeri güç daha olabilir, ama olsa olsa bir kaç fildir, ama genel olarak bu şekilde.
Good luck against those elephants.
Fillerle savaşınızda bol şans.
- Or the elephants.
- Ya da fillerden.
Elephants are grey.
Filler gridir.
My cows, my bulls, my goats, my elephants.
İneklerim, boğalarım, keçilerim ve fillerim.
Night increases my power, elephants piss with fear.
Gece artırır benim gücümü, korkudan işetir filleri. Peki ya Karna?
We are interested in getting a couple of elephants.
Birkaç fil vurmayı düşünüyoruz.
We'll finish the script, then go on safari then we'll shoot the film after we've shot our elephants.
Senaryoyu bitiririz, safariye çıkarız fillerimizi vurduktan sonra da filmi çekeriz.
There are elephants, crocodiles, pygmies.
Filler, timsahlar, pigmeler var.
Yes, they say he killed over 500 elephants in his day.
Zamanında 500 fil öldürdüğünü söylüyorlar.
Well, that depends upon the elephants.
Bu fillere bağlı.
No elephants?
Fil yok muydu?
If there's anything I hate more than elephants in the house, it's rats.
Bu evde fillerden daha çok nefret ettiğim bir şey varsa, o da farelerdir.
- To kill elephants?
- Filleri öldürmek için mi?
Why kill elephants, rhinoceroses and giraffes?
Neden filleri, gergedanları ve zürafaları öldürüyorsunuz?
- Elephants?
- Filler mi?
Shooting elephants.
- Evet. Filleri avlıyordum.
Killed by elephants.
- Üstünden filler geçti.
Your mother, the elephants, lying to my friends.
Annen. Filler. Arkadaşıma... söylediğin yalanlar.
" The elephants have been restless again.
Filler yine çıldırmış durumda.
- We feel the elephants?
- İçinde film mi kalmadı?
" the elephants have been restless again.
Filler yine çıldırdı.
To watch the elephants, elephants Jump over the fence, fence, fence
İzlemek için filleri, ri, ri Atlark en çitten, ten, ten
They had columns of elephants here.
Fillerin olduğu sütunlar yapmışlar.
"Drums, music, horses and elephants will accompany us"
"Davullar, müzik, atlar ve filler bize eşlik edecek"
Elephants!
Filler!
Just before my father left, he took me to see Dumbo and I liked it so I save elephants.
Babam gitmeden hemen önce beni Dumbo'ya götürmüştü, çok beğendiğim için fil biriktiriyorum.
I do a lot of things, but I don't steal stuffed elephants.
Çok şey yaparım, ama doldurulmuş fil çalmam.
These guns are made for shooting elephants.
Bu fil silahını hiç kullanmadıydım daha önce.
You can do the same sort of calculation, by the way, for ourselves, or for elephants, as Charles Darwin did, and it just takes a little bit longer, but the same idea is there.
Aklıma gelmişken, benzer bir hesaplamayı kendimizle ya da Charles Darwin'in yaptığı gibi fillerle yapabilirsiniz. Biraz daha zaman harcarsınız fakat yine aynı mantığı esas alır.
These fish are our cousins, this elephant, these elephants - by the way extinct elephants - are our cousins, this swift is our cousin.
Bu balıklar akrabımızdır. Bu fil, filler-soyu tükenmiş filler dahil-de akrabamızdır. Bu ebabil de aynı şekilde.
Buddy, when are you going to realize big game hunters bag the elephants, not guys like us.
Filleri yakalayanların bizim gibi adamlar değil büyük avcılar olduğunu ne zaman farkedeceksin? - Gordon Gekko, lütfen. - Gekko çok güzel.
We collided like two bull elephants.
İki hayvan fil gibi çarpıştık
Or elephants.
Veya filler.
Elephants?
- Filler mi?
It's the process that makes it possible for us to be here, and by "us" I mean all stick insects, lions, elephants and bacteria, everything that's here.
Bizlerin burada olmasını sağlayan bir işlemdir bu. Ve biz diyerek elbette sopa çekirgeleri, aslanlar, filler ve bakteriler gibi bütün canlılardan bahsediyorum.
He got dolled up and dropped by With 60 elephants, llamas galore
Giyinip kuşanıp uğradı... 60 fil, bir sürü lamayla...
I hear mice in the attic stomping like elephants.
Çatıdaki fareler sanki filler gibi ses çıkarıyor.
Everybody loves elephants.
Herkes filleri sever.
I'm introducing our dancing elephants.
Dans eden fillerimizi takdim ediyorum.
The cattle that grow upon it are fat as elephants.
Orada büyüyen sığırlar fil kadar oluyor.
"Cows as fat as elephants." I know what that man's after.
"Fil kadar inekler." O adamın neyin peşinde olduğunu biliyorum.
I'd always imagined a trail of elephants dancing at that point.
O sırada dans eden fillerin figürlerini hayal etmiştim.
"How do you get five elephants into a compact car?"
"Beş tane fili bir arabaya nasıl sığdırırsın?"
And "How do you get five elephants into a compact car?"
Ve "Beş tane fili bir arabaya nasıl sığdırırsın?"
And five elephants.
Ve 5 fil.