Elisa translate Turkish
460 parallel translation
Elisa!
Elisa!
Elisa Van der Zwalm.
Elisa Van der Zwalm.
Because of you, Elisa wasn't bored here.
Sayenizde, Elisa burada daha az sıkıldı.
Elisa is a woman who couldn't bear being alone, not at all.
Hiç yalnız kalamayan bir kadındı Elisa. Hiç.
Wasn't there, Elisa?
Öyle değil mi, Elisa?
It was more of an emotional shock for her than anything.
Biliyorsunuz Elisa bunu çok kötü bir olaymış gibi yaşadı.
For Elisa, it was just the death of the little girl.
Elisa için sadece şu bebeğin ölümüydü.
You must have noticed, she's very reserved, very... for no reason at all... even with me, her husband.
Fark etmişsinizdir, Elisa çok içine kapanık... üstelik sebepsiz yere... benimle, kocasıyla bile.
Last night, when you were sleeping, you spoke her name.
Dün gece, sen uyurken ismini sayıkladın. Elisa.
Elisa.
Elisa.
♪ I still see Elisa
Hala Elisa'yı görüyorum
♪ I still hear Elisa
Hala Elisa'yı duyuyorum
♪ Since I saw Elisa ♪ The shadows are falling
Elisa'yı gördüğümden beri, gölgeler kısalıyor,
♪ But I still see Elisa
Ama hala Elisa'yı görüyorum,
Elisa.
- Elisa.
Elisa.
- Evet.
Is she gonna come out and join you, or did she marry your brother?
Elisa. O da gelip, sana katılacak mı, yoksa abinle mi evlendi?
Well, to tell you the truth, there is no Elisa.
Doğruyu söylemek gerekirse, Elisa diye biri yok.
Ascoli, Elisa.
Ascoli, Elisa.
That's Felice Baciocchi and her sister Elisa.
Felice Baciocchi ve kızkardeşi Elisa.
And Elisa's fiancé?
Ya Elisa'nın nişanlısı?
Elisa sent me a picture.
Elisa bana bir resimini verdi.
- He's here with Elisa!
Elisa ile birlikte!
My dear Elisa, you're looking beautiful. - Hello Berthe.
Sevgili Elisa, çok güzelsin.
- No... my sister Elisa is.
Hayır.. Kız kardeşim Elisa da hamile.
Wait, Elisa.
Ver şunu! Bekle, Elisa.
Calm yourself, Elisa. It didn't break.
Sakin ol, Elisa.
Elisa and I thought we didn't need anything, you know?
Elisa ve ben hiçbir şeye ihtiyacımızın olmadını düşündük, biliyor musun?
Then the banker died, and my wife, Elisa,...
Sonra banker öldü, ve karım, Elisa,...
Anyway, Elisa, who was the only child, had to take care of the family business.
Her neyse, Elisa, tek çocuk olduğu için, ailesinin işleriyle ilgilenmek zorunda kaldı.
Here's Elisa, and behind her Claudia, our daughter Claudia, with her husband Dodó.
Bu Elisa, onun arkasındaki Claudia, kızımız Claudia, ve onun kocası Dodó.
The lady seated, this one, is Elisa's mother, my mother-in-law.
Oturan kadın, bu, Elisa'nın annesi, benim kayınvalidem.
- Elisa.
- Elisa.
- Do me a favour, Elisa.
- Bana bir iyilik yap, Elisa.
Elisa, do you understand?
Elisa, anladın mı?
- Cheer up, Elisa.
- Keyfine bak, Elisa.
Elisa, it's you, what was that noise?
Elisa, sensin, neydi o gürültü?
I'm not doing too well, Elisa, I don't know what's wrong with me.
Ben pek iyi değilim, Elisa, Neyim var bilmiyorum.
What's going on, Elisa?
Ne oluyor, Elisa?
- Elisa, stop.
- Elisa, dur.
- Elisa, don't be like that.
- Elisa, böyle olma.
Elisa, wait.
Elisa, bekle.
Open it, Elisa.
Aç şunu, Elisa.
Have you seen Elisa?
Elisa'yı gördün mü?
Tell me have you seen Elisa?
Söylesene Elisa'yı gördün mü?
I met Elisa for lunch, little arguments, the hate of my mother-in-law, and I thought :
Öğlen yemeğinde Elisa ile buluştum, küçük tartışmalar, kayınvalidemden nefretim, ve sonra düşündüm :
Elisa has decided to sell everything in the house in order to pay the debts.
Elisa borçları ödeyebilmek için evi satmaya karar verdi.
- Elisa but I haven't kept it!
- Elisa ama ben onu tutmadım!
An Elisa, a Tina.
Bir Elisa, bir Tina.
Good morning, Elisa.
Merhaba.
Good morning.
Günaydın, Elisa.