English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Ellie's

Ellie's translate Turkish

780 parallel translation
Let's get home and eat some of this corn before Dude and Ellie May know anything about it.
Eve gidip mısırın birazını yiyelim Dude'la Ellie May hiçbir şey fark etmeden.
Well, Ellie May's gotta get married somewhere and if you don't take a fancy to her, I don't know where.
Ellie May'in bir şekilde evlenmesi gerek. Ona senin ilgin yoksa, kiminle bilmem.
With Dude and Ellie May gone there's nobody left but us.
Dude ve Ellie May gidince ikimiz baş başa kaldık.
I suppose you think it's silly, this financial talk but I wish my father-in-law had sat down with me before Ellie and I got married.
Bu finansal konuşmaları yapmanın aptalca olduğunu düşünüyor olmalısın ama keşke Ellie ile evlenmemden önce kayınpederim benim için aynısını yapsaymış diyorum.
You know, martinis? Now, Ellie, after I bring in the drinks and everybody's got a drink you know, and something to eat, then I'm gonna ring the bell.
Şimdi, Ellie, içkileri getirdikten ve konuklar içkilerini yudumladıktan sonrasında da bir şeyler yedikten sonra zili çalacağım.
- It's too late. Now, now, Ellie.
Hayır, olmaz Ellie.
Then I was supposed to drop back a step, turn and join Ellie in the front pew.
Sonra bir adım geri atmalı ve ön sırada bulunan Elli'ye katılmalıydım.
Ellie, look, please be nice to me.
Ellie, bak, ne olur bana anlayış göster.
That's enough, Ellie.
Bu kadarı yeter Ellie.
Ellie, I haven't said anything because it's so hard.
Ellie hiçbir şey söylemedim çünkü bunu söylemesi çok güç.
I don't like the way you're lookin'at me, Ellie.
Bana bakış tarzın hoşuma gitmedi Ellie.
It's gonna be real nice, Ellie.
Gerçekten çok güzel olacak Ellie.
I guess I was wrong about you, Ellie.
Sanırım seni çok yanlış tanımışım Ellie.
- That's quite rude, Ellie!
Sıkıldım! - Bu çok kaba Ellie!
Ellie's gone!
Ellie gitti!
Something's come up.
Ellie, bazı şeyler oldu.
Ellie, you're the biggest fraud in Monterey County.
Ellie, sen Monterey Bölgesinin en büyük hilebazısın.
Ellie, I seem to recall... you had an occasional taste for bourbon whiskey.
Ara sıra burbon viski içmekten zevk aldığını hatırlıyorum.
My daughter Ellie and her friend Dakota were out partying and Dakota got in some guy's car.
Kızım Ellie ve arkadaşı Dakota were dışarda iş yaparken Dakota bir adamın arabasına binmiş.
She works a stretch on Hollywood Boulevard between Highland and Vine.
Kız, ıh, Hollywood Boulevard'da Highland ile Vine caddleri arasında çalışıyor. Ellie'yi enson ne zaman gördün, Jimmy?
- Ellie, it's your dad.
Ellie, ben baban.
Doesn't look good for Ellie's friend.
Ellie'nin arkadaşı için pek iyi görünmüyor :
Have anything to do with a feisty little blonde named Ellie?
Elli adlı şu alıngan sarışın kızla ilgili bir şey mi?
Hey, it's Ellie.
Merhaba, ben Ellie.
Yeah, Ellie, it's, it's your dad.
Evet, ıh, Ellie, ben baban.
So it's my neck now.
Öyleyse şimdi bu yük benim omuzlarımda. UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI TEDAVİ MERKEZİ. Ellie
Ellie, even the most backward tribes, the most primitive cultures on earth, would welcome the birth of a Robin Sandza.
Ellie... En geri kalmış türlerde de, dünya üzerindeki en ilkel kültürlerde de Robin Sanza'nın doğum gününü kutlanırdı.
- Ellie's a nice girl.
- Ellie iyi bir kız.
- No, it's Ellie.
- Hayır, bu Ellie.
- Who's Ellie?
- Ellie kim?
That's Ellie.
Bu Ellie.
Ellie reported a prowler. That's all.
Davetsiz bir misafir varmış, hepsi bu.
Well, that's my job, Ellie.
Tamam, bu benim işim Ellie.
Ellie, he's just a boy.
Açıkçası, o sadece bir çocuk.
Ellie's going to have a baby.
Ellie hamile.
What's wrong that you got to be carried in?
senin problemin ne Ellie?
That's right, Ellie.
Çok doğru Ellie.
Are you going to tell Ellie?
Ellie'ye anlatacak mısın?
Well, I guess he's just fine, Ellie.
Herhalde iyidir Ellie.
That's enough, Ellie.
Bu kadar yeter, Ellie.
- It's Ellie's cat.
- Ellie'nin kedisi.
Ellie's very worried about her mother.
Ellie annesi için çok endişeleniyor.
[Ellie] IT'S OKAY, ALICE.
Sorun değil Alice. Oh!
WELL, IF YOU SAY SO, ELLIE, I'M SURE IT'S A FACT.
Sen öyle diyorsan kesin doğrudur Ellie.
NO, HE'S NOT. JACK, ELLIE'S BEEN ASKIN'ABOUT HER MAMA'S LOCKET THAT WAS PROMISED TO HER.
Jack, Ellie ona söz verdiğin annesinin madalyonunu soruyor.
WELL, ELLIE, I'M A LITTLE MIXED UP, ALL RIGHT?
Şey, Ellie kafam biraz karışık tamam mı?
HMM. SO, SAMMY, ELLIE HERE'S TOLD ME THAT YOU'VE BEEN ACCEPTED TO COLLEGE.
Hey Sammy, Ellie bana üniversiteye kabul edildiğini söyledi.
ELLIE'S GOT A LOCKET TO PROVE IT WORKS TOO.
Kanıt olarak madalyonu benden nasıl aldığını ona göster.
ELLIE! LISA MAE'S BEEN DYIN'TO MEET YOU.
Lisa Mae seninle tanışmak için ölüyor.
[Sammy's Voice] DEAR ELLIE, COLLEGE EXAMS ARE A LOT HARDER... THAN I EVER IMAGINED.
Sevgili Ellie, okulda dersler... düşündüğümden de zor.
[Ellie's Voice] DEAR SAMMY, WE'RE ALL GETTIN'READY FOR THE FOUNDER'S DAY DANCE.
Sevgili Sammy, hepimiz kurulun dans gününe hazırlanıyoruz.
ellie 1232

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]