Elongated translate Turkish
113 parallel translation
Newly fallen cylinders are elongated.
Yeni inmiş silindirler ise ince ve uzun olarak belirtilmiş.
The numbat has an elongated nose and a long sticky tongue, like a pangolin, so it's no surprise to find that, like a pangolin, it feeds on ants and termites.
Keseli karıncayiyenin, pangolin gibi, uzun bir burnu ve yapışkan dili vardır. Onun da pangolin gibi karınca ve termitlerle beslendiğini görmek şaşırtıcı değildir.
In the back of its jaws it had these single teeth, elongated to form great shearing blades, with which, doubtless, it sliced through the flesh of its prey.
Çenesinin arka tarafında büyük ve kesici bir bıçak olacak şekilde uzamış tek dişiyle şüphesiz avının etini kesiyordu.
The double bars indicate an elongated S sound.
Çift çizgi, uzatılmış bir S sesi.
They all have a head, a thorax, an abdomen, and, in this case, it's enormously elongated, to look like a stick.
Hepsi ; bir baş, bir toraks ( göğüs ), ve şu durumda bir çubuk gibi görünen inanılmaz uzamış bir abdomene ( karın ) sahiptir.
Notice the identical elongated loops on the D's.
D`ler de ki uzatmalar yazının kime ait olduğunu kanıtlıyor.
The common harbor porpoise has an abrupt snout while the bottle-nosed dolphin, or Tursiops truncatus has an elongated beak, cone-shaped teeth and a serrated dorsal appendage.
Domuz balığının burnu küttür ; dişlerinde de lekeler vardır. Ama Topburun yunusunun da burnu biraz uzundur, ama onların dişleri yuvarlaktır.
It was a lizard back in prehistoric times... who developed an outside digit of the forelimb which became greatly elongated... in order to support a winged membrane.
Tarih öncesi zamanda yaşamış ince zar tabakalı kanatlarını desteklemek için ön ayakları oldukça uzundu.
These elongated fingerprints, found at seven of the 19 crime scenes, match Eugene Victor Tooms.
Bu uzatılmış parmak izleri, 19 suç mahallinin 7'sinde bulunmuştur. İzler Tooms'unkilerle uyuşmaktadır.
Time stretched, elongated.
Zaman uzadıkça uzuyordu sanki, bitmek bilmiyordu bir türlü.
" They kissed... until kissing became a torture. And the body grew restless. Time stretched, elongated.
Öpüşme bir ızdırap haline gelen kadar ve bedenleri pes edinceye kadar öpüştüler.
The 10th week of fetal development, the cephalic limb of the intestinal loop elongated and twisted 270 degrees.
Cenin gelişiminin 1 0. haftasında, bağırsak ilmiğinin sefalik dalı... -... uzayıp 270 derece dönmüş.
These chunks of space debris are in an elongated orbit around our sun, but every now and then one of them gets bumped
Bu uzay molozları, güneş etrafında basık bir yörünge izlerler.
Pterosaurs'wings are thin membranes of skin that stretch from elongated fingers on their forelimbs to the ends of their hindlimbs.
Pterosaurların kanatları ince zarlı deridir. Önkollarının parmakları arasında gerilerek uzanıp, arka bacaklarının dibine kadar devam eder.
Modern technology, the satellite mapping which is only available in the last 20 or 30 years, shows, we can prove quite positively, this is the elongated, rectangular plain that Plato talked about.
Çağdaş teknoloji, son 20 veya 30 yıldır mevcut olan... uydusal haritalama, bize bu ovanın... Plato'nun bahsettiği, uzatılmış, dikdörtgen ova olduğunu, hayli pozitif olarak ispat edebileceğini göstermektedir.
Three pairs of incisors... one pair of elongated canines... three pairs of molars... four pairs of premolars... upper and lower... for a total of 44 teeth.
Üç çift kesici diş... bir çift uzun köpek dişi... üç çift azı dişi... dört çift küçük azı dişi... alt ve üst... toplam 44 diş.
These crystals aren't elongated.
Bu kristaller uzamamış.
Instead of having fingers that are greatly elongated and form struts for a wing, they can be very small, muscular, and give you an extremely powerful grip.
Çok uzamış parmaklar arasındaki zar perdesiyle kanat oluşturmak yerine bu parmaklar çok küçük, kaslı olup güçlü bir kavrayış sağlayabilir.
Lorises have greatly elongated thumbs and have lost their index fingers, so their grasp is wide enough to encircle quite stout branches.
Seylan lemurlarının baş parmağı çok uzundur ve işaret parmağı yoktur o yüzden oldukça kalın dalları bile tamamen kavrayabilirler.
Well, in Chinese mythology... dragons are low-slung, elongated, slender.
Çin mitolojisinde... ejderhalar yere yakın, uzun, ince yaratıklardır.
See how the bullet's kind of elongated?
Bak, mermi sünmüş gibi duruyor.
He also has an elongated abrasion on his arm.
Kolunda da ince uzun bir sıyrık var.
Look at the elongated node.
Hiç belli olmuyor. Uzamış boğum noktasına bak.
Um, before you read this, remind me to explain the difference to you between Plastic Man and Elongated Man.
Um, bunu okurken, Plastic Man ve Elongated Man arasındaki farklı bana hatırlat
No, that would have an elongated groove.
- Hayır. Sekseydi oyuk ince uzun olurdu.
Elongated spines point toward the end of the alley.
İzlerin durumuna göre bakarsak, yolun sonuna doğru gidiyor.
Their historic traits include aversion to sunlight, elongated canines... an insatiable hunger for human blood. Oh, and immortality.
Tarihsel özellikleri güneş ışığından hoşlanmadıklarını gösteriyor, uzamış köpek dişleri, insan kanına olan doymak bilmez açlık... ve ölümsüzlük.
When the chick looks at this elongated object with three red stripes, it responds even more to this strange object than it does to a natural beak.
Yavrular 3 çizgili bu çubuğa baktıklarında, gerçek bir gagadan daha fazla etkileniyorlar.
It's one small silver and two elongated ones I don't know what it is
Bir tane gümüşi, iki tane ince uzunlardan. Ne olduğunu bilmiyorum.
Rather than a hot Jupiter... this planet was the first of a new class of alien worlds... called eccentric giants... because of their eccentric or elongated orbits.
Oldukça sıcak bir Jüpiter daha. Bu gezegen yabancı dünyaların "Eksantrik devleri" olarak adlandırılanların ilk türdür Çünkü onun yörüngesi eksantrik veya uzatılmış bir şekildedir.
The frightening aspect of the planet around 70 Virginis... is that we all grew up in kindergarten... learning that planets go around the sun... in merely circular orbits... so what in the world is a planet doing going around its star... in one ofthese elongated, wacky orbits?
70 Virgins'in etrafında dönen bu korkunç gezegenin gösterdiği bakış açısı şudur Güneş sistemindeki dairesel yörüngelerden öğrendiğimiz bilgiler anaokulu bilgileridir. Peki, bir gezegen nasıl olurda yıldızının etrafında uzatılmış bir yörüngede döner, bu yörünge saçma mı?
Their circular webs started changing into something more elongated.
Dairesel olarak ördükleri ağlar giderek daha da uzamaya başladı.
They're all elongated.
Hepsi uzamış.
Calling, again, I'm trying not to call too much but, I just wanted to make sure that you got the poem that I sent last week you know, the sort of an elongated haiku thing...
Yine arıyorum, aramamak için direniyorum ama, geçen hafta gönderdiğim şiiri aldığına emin olmak istedim.
- The elongated one?
- Uzatılmış olan mı?
Moons that follow elongated orbits... highly tilted to their planet's equators... are called irregular moons.
Kendi gezegenlerini yüksek bir eğimdeki uzanımsal yörüngelerde takip eden uydular, düzensiz uydular olarak adlandırılır.
These freakish moons follow elongated orbits.
Bu garip uydular uzunsal yörüngelerde dönüyor.
An elongated rod with... this cross-section is the most likely culprit.
İnce uzun bir çubuk kesiti böyle, sanırım en mantıklısı bu.
Blind elongated and legless caecilians maybe but simple inoffensive earthworms they are not.
Sesilyanlar kör, uzun ve bacaksız olabilirler ama basit ve zararsız solucanlar değiller.
Blind elongated and legless caecilians maybe but simple inoffensive earthworms they are not.
Kör, sünmüş ve ayaksız kör kertenkeleler basit, zararsız solucanlar gibi görünebilirler, ama değiller.
Mr. Smart had an elongated frontal lobe.
Bay Smart'ın kafasının önü uzun.
Look at the elongated cranium.
Kafatasının uzunluğuna bak.
I have elongated metatarsals and inverted phalanges, Spencer.
Tarak kemiğime göre genişlettim ve parmak kemiklerimi ters çevirdim, Spencer.
Contrary to popular belief, a satanic pentagram has an elongated point.
Genel kanının aksine şeytanın beş köşeli yıldızının bir köşesi uzundur.
One group of them developed elongated flaps on their backs which, over many generations, eventually developed into wings.
İçlerinden bir grup, sırtlarında, pek çok nesil sonra kanatlar hâline gelecek olan, uzunca çıkıntılar geliştirdi.
By contrast, the Neanderthal skull is low and elongated, possibly indicating a different brain shape.
Farkli bir beyin sekline sahip oldugunu gösteriyor. Neandertal beyninin parietal ve temporal lob denen kisimlari biraz daha küçük.
Free of the water they soar on elongated fins, leaving their predators far behind.
Suyun üzerinde, uzamış yüzgeçleriyle süzülür ve yırtıcılarından rahatlıkla kaçarlar.
First signs of physical deformities began with elongated ears.
Fiziksel biçim bozukluğunun ilk belirtileri uzun kulaklarla başladı.
A MAY 1960FLASH FROM THE SILVER AGE. "THE MYSTERY OF THE ELONGATED MAN."
O sayıya!
It's a town that's not huge, but quite big enough for buyers and sellers to sell and buy stuff, from shoes and shirts and elongated ladders to sailboats and gibble-grated berry-juice bladders.
O, aslında bir kasaba ; çok büyük değil. Ama alıcıların ve satıcıların mallarını alıp, satabilecekleri kadar büyük.
was elongated
- Yaşlandıkça yolda bıraktı