Embalming translate Turkish
278 parallel translation
How does it feel to hang on your own embalming rack, Hjalmar?
Kendi mumya ambarında asılı olmak nasıl bir duygu Hjalmar?
We haven't finished with the embalming.
Mumyalamayı henüz bitirmedik.
For Paul, going to bed meant an embalming
Sadece yatağa yatmamıştı. Kendini mumyalamıştı.
The embalming fluid makes them jump.
Mumyalama sıvısı zıplatıyor onları.
To pay for the embalming.
Mumyalama işinde.
- Embalming fluid.
- Tahnit sıvısı.
Embalming fluid, that's what!
Mumyalama sıvısı! Aynen öyle!
Embalming fluid!
Mumyalama sıvısı!
Embalming, sir.
Mumyalama işi, efendim.
You see, someone accidentally put embalming fluid in the coffee that was served.
Görüyorsunuz, biri sunulan kahvenin içine kazara mumyalama sıvısı koymuş.
Embalming people with coffee. 86 proof.
İnsanları kahveyle uyuşturmak. Yüzde 43 sertliğinde kahveyle.
They invented embalming and toilet paper.
Mısırlılar mumyayı ve tuvalet kağıdını icat ettiler.
This used to be the embalming room, I bet.
Burası mumyalama odasıymış herhalde.
He told me that now they're putting perfume into the embalming fluid.
Balmumunun içine artık esans kattıklarını söyledi bana.
His veins are filled with embalming fluid...
Damarları tahnit sıvısı ile dolu...
Having immersed the body in catalepsy embalming was to suspend indefinitely vital functions.
Vücuda giren irade ve his yitimiyle.. tahnit, süresiz hayati fonksiyonlarını durdurmuş.
And to that purpose... he began reading everything he could about embalming... taxidermy.
ve bu amaçla... herşeyi okumaya başladı Mumyalama hakkında... ve hayvan doldurma hakkında.
The embalming process is another area that cannot go unnoticed.
Tahnit işlemi göz ardı edilemeyecek başka bir alandır.
The embalming business is basically passed on by word of mouth.
Mumyalama işi ağızdan çıkan sözlerle yürür.
Tell them to come around the back, to the embalming room.
Onlara arka tarafa, mumyalama odasına gelmelerini söyleyin.
The embalming room has steel shutters.
Mumyalama odasında çelik kapaklar var.
Let's get the hell back to the embalming room then.
O halde lanet mumyalama odasına geri dönelim.
She only needed eight pints of embalming fluid.
Onun için sadece bir galon mumyalama sıvısı gerekti.
I'm embalming my high school teacher.
Lise öğretmenimi tahnit yapıyorum.
That completed the first stage, sir, the embalming.
Böylece ilk aşama olan "tahnit" tamamlanmış oluyor efendim.
As it is, it's been a damn difficult embalming job.
Bu gerçekten çok zor bir durum.
The embalming machine should be turned off.
Senin yüzünden makine yeniden bozulacak.
In the future, I think I'll stick to asking Dad for advice on embalming.
Bir daha sefere, babama nasıl mumya yapıldığını soracağım.
He's got him in the embalming room.
Onu mumyalama odasında tutuyor.
It is a mixture used for embalming the Kings.
Bu kralları mumyalamak için kullanılan bir karışım.
When you get off the embalming fluid, give me a call, Herbert.
Şu üstündeki zımbırtıdan kurtulunca, beni bir ara, Herbert.
No autopsy... no embalming... nobody meddling with his body.
Otopsi yok mumyalamak yok vücuduna burnunu sokan yok.
I want to study embalming.
Mumyalama üzerine çalışmak istiyorum.
Welcome to embalming.
Mumyalamaya hoş geldin.
I'm studying embalming.
Mumyalama üzerine çalışıyorum.
There have been incidents where the embalming fluid used to preserve the body... Have caused chemical reactions and produced heat and burning.
Vücudu koruma amaçlı sıvıların bazen kimyasal reaksiyonlara yol açarak ısı artışı ve yangına neden olabileceği görülmüştür.
If sauce has been used in embalming, press...
Eğer salata sosunuz bitmiş ise lütfen...
Yeah, you know, hand them shit. Embalming fluid, cosmetics.
Bilirsin, ayakçılık, mumyalama, makyaj...
Anybody who could tind embalming either scintillating or erotic... had to be read.
Yani, balmumunu çarpıcı ya da erotik bulabilen kişinin okunması gerekirdi.
Embalming...
Mumyalama...
The origin of embalming lies in the discovery of balsam oil and its use.
Mumyalamanın kökeni, belesan yağı ile bu yağın kullanımının keşfedilmesine dayanır.
During the American Civil War, embalming was widely used in order to transport soldiers'bodies back to their often far away home towns.
Amerikan İç Savaşı esnasında, askerlerin naaşı uzak memleketlerine intikal ettirilirken, mumyalama yaygın bir biçimde kullanılıyordu.
As a result, embalming became famous world-wide.
Neticesinde, mumyalama dünya çapında yaygınlaştı.
Originally, embalming was seen as a means of preserving the influence and power of men and the beauty of women for posterity.
Mumyalama, erkeklerin gücünü ve tesirini, kadınların ise güzelliğini sonraki nesillere aktarma yolu olarak görülüyordu.
At present, the use of embalming in the North American continent exceeds 90 %, and through technological advances it is now possible to preserve a body in its original state for up to 100 years after death.
Zamanımızda, Kuzey Amerika'da mumyalama % 90'lara erişmiş durumda, teknolojik gelişmeler sayesinde, ölümden 100 yıl sonrasına kadar bedeni orijinal durumunda korumak artık mümkün.
Fundamentally, embalming is an expression of affection by the surviving family, and an opportunity for them to say a final farewell to their loved ones.
Aslında ; mumyalama, kişinin ailenin kalan üyelerine bir muhabbet ifadesi ve sevdiklerine son bir veda etme imkânıdır.
Embalming is a technique that maintains the dignity of the dead.
Mumyalama, ölümün saygınlığını sağlayan bir usuldür.
Mr. Kurume, TD-2 embalming treatment will be applied.
Bay Kurume, TD-2 mumyalama metodu uygulanacak.
It's his family's wish that the embalming be carried out.
Mumyalamanın uygulanması ailesinin dileği.
I order you to stop the embalming immediately!
Mumyalamayı derhal terk etmeni emrediyorum!
I'm prepared to offer you embalming by the most, uh, scientific methods, a bronze coffin guaranteed good for a century regardless of the climatic or geological conditions, my best hearse, uh, the minister of your choice,
Teklifiniz nedir? Ben size mumyalanmayı teklif ediyorum. Çoğu tarafından, bilimsel metotlar