English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Embellished

Embellished translate Turkish

70 parallel translation
The astronomers are assembled in a large hall embellished with instruments.
Gökbilimciler, araç gereçlerle dolu büyük bir salonda toplanırlar.
Then you come back, embellished by memory.
Sonra anılarla bezenerek geri dönersin.
I must confess if you wouldn't have over embellished into the business of the orange pips this sinister significance of the happenings of Driercliff House might have escaped my attention all together.
İtiraf etmeliyim ki, eğer yaptığınız işi portakal çekirdekleriyle aşırıya götürmeseydiniz, Driercliff evinde olan bitenlerin şeytani anlamı benim dikkatimden tümüyle kaçacaktı.
You've taken my simple exercises in logic and embellished them, embroidered them, exaggerated them.
Basit mantıksal çıkarsamalarımı alıp hayali eklemelerle ilginçleştiriyorsun...
The main doors, and even some side doors, are heavily embellished with goblins and fuzzy frills.
Ana giriş kapısı, hatta bazı yan kapılar bile gulyabaniler ve fırfırlarla donatılmış durumda.
As for the elopement, I'd plainly embellished it.
Kaçma konusuna gelince, Bunu açıkça abarttım.
I just embellished a bit.
Azıcık abarttım, hepsi bu.
You publish clever compositions... embellished with ornaments stolen from me.
Parlak bestelerinizi yayınlıyorsunuzdur... ve bestelerinize de benden çaldığınız süslemeleri ekliyorsunuzdur.
Embellished with joy, hope and folly
# Yaşam umutlarla, neşeyle ve Çılgınlıklarla bezenmiştir #
Embellished with joy, hope and folly
# Hayat umutlar, neşe ve Çılgınlıklarla bezenmiştir #
Mother embellished everything.
Annem her şeyi süslerdi.
[Automated One-Man Band ] [ Scorsese] For decades the western genre embellished the reality of the west... to make it more "interesting."
Onlarca yıl boyunca western türü batının gerçekliğini daha "ilginç" göstermek adına süslenip püslendi.
In closing, these stories have not been embellished because they need no embellishment.
Sözlerimi bitirirken, bu hikayelerde abartma yoktur çünkü abartmaya ihtiyaç yoktur.
All they want to hear are bland pleasantries embellished by an occasional saxophone solo or infant kiss.
Duymak istedikleri tek şey ender saksafon solosu veya çocuk öpücüğü tarafından güzelleştirilmiş ağırbaşlı espriler.
He kind of embellished a little.
O biraz abartmış.
And I embellished a little bit.
Aslında ben biraz abarttım.
She embellished worse than I did.
Olayları benim yaptığımdan daha fazla süslerdi.
It had the largest and highest dome in history and it was beautifully embellished with gold, mosaics... and the space is incredible.
Tarihteki en geniş ve en yüksek kubbeye sahiptir ve muhteşem altın ve mozaiklerle süslenmiştir... ve kubbesi inanılmazdır.
I embellished a little.
Ben biraz süsledim.
And this adventure, however embellished, does not alleviate that need.
Ve bu macera, ne kadar süslü olsa da, bu ihtiyacı azaltmıyor.
It's not cheating. I just embellished.
Hile yapmadım. Sadece güzelleştirdim.
OK, so maybe I embellished a little.
Biraz süslemiş olabilirim!
Fiction. I embellished.
Ben süsledim.
She had not embellished or understated.
Olayları ne abartmış, ne hafifletmişti.
Look, the fact is nothing was embellished.
İşin gerçeği şu ki, hiçbir şey abartılmamış.
At the time, we embellished your file to facilitate the process.
O sırada işlemleri kolaylaştırmak için dosyanıza uydurma şeyler eklemiştik.
OK, maybe I embellished a little, but it may as well have been blood. That's what it felt like.
Tamam, biraz süslemiş olabilirim ama kan da olabilirdi.
Maybe someone who saw you walking with your boyfriend embellished the story.
Ben garip değilim. Demek ki ben değilim. Lütfen bekle garip insan.
He said he could get it published... if I just... embellished things... A little bit.
O da basabileceğini söyledi sadece bazı şeyleri birazcık süslersem.
- I embellished a little.
- Biraz süsleme yaptim.
I embellished.
Süslenmiştim.
For the Greeks themselves who embellished the story over the centuries, it was a very important proof that they and their gods and their rational thinking were superior to the Cretans and their bulls and their monsters.
Hikâyeyi yüzyıllardır abartarak anlatan Yunanlılar için, bu hikâye kendilerinin, tanrılarının ve sağduyulu düşüncelerinin Giritlilerden, onların boğaları ve canavarlarından daha üstün olduğunun önemli bir kanıtıydı.
Memories can be embellished or denied.
Hatıralar güzelleştirilebilir ya da mahvedilebilir.
Maybe a little embellished, hmm?
Sence de, biraz abartmıyor musun?
Well, I may have embellished about that. - Yeah.
- Biraz abartmış olabilirim.
Embellished the facts.
Gerçekleri biraz süsledim.
It was really embellished...
Özel efektler çok görkemliydi.
So I embellished.
- Donup kalmıştım.
Stories of the disaster, however, were passed on, retold, embellished.
Afet öyküleri ise, ağızdan ağıza farklı şekillerde anlatıldı.
If I'm being kind, it seemed embellished.
Nazik olmam gerekirse, biraz süslenmiş göründü.
That tattoo behind her right ear, it looks like an over-embellished cross.
Sağ kulağının arkasındaki dövme süslenmiş bir haç işaretine benzemiyor mu?
So I embellished a little bit.
Biraz abartmış olabilirim.
The embellished robes of a praetor not yet to wrinkle, and yet he speaks of war and laurels.
Daha cübbesinin süsleri bozulmamış Praetor gelmiş savaştan ve şöhretten bahsediyor.
Well, I'm not sure what her exact words were, but she made it clear that she embellished on the stand.
Tam olarak ne söylediğinden emin değilim ama kürsüde söylediklerini biraz süslediğini söyledi.
Dad, please, is everything you write the truth? Or is it embellished?
Baba, lütfen, senin yazdığın her şey doğru mu yoksa süslenmiş yazılar mı?
We embellished a few witness statements, lost some evidence.
Bazı tanık ifadelerini şişirdik, bazı kanıtları kaybettik.
If I'm being kind, it seemed embellished.
Nazik olmamın sebebi özgeçmişini beğenmemdir.
Well, man, I embellished, you know?
Adamın ben ondan ilham aldım.
Walnut sideboard, 16th century, French. Decorations of herms and griffin shaped cartouches... embellished, deplorably, in the 19th century.
16. yy Fransız tarzı büstlü grifon kabartmalı ceviz konsol.
- I embellished.
- Abarttım.
Most are made up or embellished.
Herkesin herkesi tanıdığı dünyanın küçük bir köşesi ve insanlar durup, birbirlerine selam vermek için kesinlikle üşenmezler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]