English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Embolism

Embolism translate Turkish

208 parallel translation
- Lt was an embolism.
- Tam bir facia...
Physically, she was in excellent condition, so I figured spontaneous aortic dissection or maybe pulmonary embolism.
Fiziksel olarak, mükemmel durumda, bu yüzden bende ani kalp durması yada pulmoner embolizm olarak düşündüm.
Philibert wanted to prevent an embolism.
Philibert de bir damar tıkanıklığına sebebiyet vermek istememiş.
- Pulmonary Embolism Pill.
- PEH mi? - Pulmoner Embolizm Hapı.
It creates an embolism, but the actual cause of death is biochemical.
Bir embolizm yaratır ama asıl ölüm sebebi biyokimyasal.
one more nurse, broad daylight a quick hypo of air, an embolism straight to the heart.
Başka bir hemşire, gündüz vakti biraz hava enjeksiyonu, kalpte anlık bir tıkanma.
- Embolism. Air bubbles in the blood.
Kanında Hava kabarcığı oluşmuş.
Arterial embolism thereby indicated as cause of cardiac arrest.
Kalp durmasının nedeni arter embolism olarak belirlendi.
This can produce an embolism, which can result in- -
Bu amboliye yol açabilir. Amboli de...
Occupation, homemaker. Must be some kind of construction work. She died of an embolism.
Çekingenliğini fırlat at ve sevgiye, gerçeğe, hazza sarıl.
About 370 years ago, you died of a massive embolism.
Evet. Karşıtçekim biriminin arızasını açıklayabilmek için yapacaktım.
Don't cause an embolism or an aneurysm or : : :
Amboli veya anevrizmaya sebep olma.
Looks like we got another schizoid embolism.
Birbaşka hafıza silinmesi olayı galiba.
I'm sorry to tell you this, but you've suffered a schizoid embolism.
Bunu size söylediğim için üzgünüm, fakat bir beyin çatışmasına uğradınız.
Maggie, she shot an embolism. These things take years.
Damar tıkanıklığı oluşması yıllar sürer.
- Embolism in a pool.
- Havuzda beyin kanaması.
Five, there's a question pulmonary embolism.
5'te akciğer embolisi şüphesi. Laboratuvar sonuçları geliyor.
You see, I think that the seizure she had is indicative of some kind of embolism or aneurysm.
Geçirdiği nöbet, bir damak tıkanıklığı ya da anevrizma geçirdiğini gösteriyor.
Could be a pulmonary embolism.
Akciğer amboli olabilir. Ne?
- Good call on that pulmonary embolism.
Akciğer ambolisinde iyi karardı.
Joey's having an embolism, but I'd go for a nip.
Joey amboli geçiriyor, ama ben kraker alabilirim.
Just pulmonary embolism?
Kan pıhtısı akciğer damarını tıkamış öyle mi?
Pulmonary embolism.
Akciğerde kan pıhtısı.
Last thing she needs is an air embolism.
Son ihtiyacı olan şey hava ambolisi.
Acute MI, pulmonary embolism, pneumonia... -... pericarditis, congestive heart failure.
Akut Ml, akciğer ambolisi, zatürree perikarditis, kalp yetmezliği.
I'm at pericardial effusion. - Or pump failure, or an embolism.
- Veya pompa bozukluğu, veya amboli.
- Could it be pulmonary embolism?
- Pulmoner amboli olabilir mi?
I diagnosed her with a pulmonary embolism and consented her for a VQ.
Pulmoner amboli teşhisi koydum... -... ve VQ olsun istemiştim.
After she died from that massive embolism, a lie was born.
Harriet damar tıkanıklığından öldükten sonra bir yalan doğdu.
CHF made sense at the time, but I think she has ischemic small bowel disease secondary to an embolism in the mesenteric artery.
CHF zamanında mantıklıydı, ama bence izkimyasal bağırsak hastalığı var... ... ve ayrıca mezenterik arterde bir amboli.
Nothing you've said suggests pulmonary embolism.
Şu ana kadar söyledikleriniz pulmoner ambolizmini göstermiyor.
- We don't want an air embolism.
- Hava amboli istemeyiz.
- Or an embolism.
- Ya da amboli.
You're right, that is better than when Jeremy went into the swimming pool to retrieve Fay's necklace and suffered a brain embolism.
Haklısın, Jeremy'nin yüzme havuzuna giderek Fay'in kolyesini ele geçirip beyin ambolisinden acı çekmesinden daha iyidir.
Master Chief Sunday, you've sustained a serious embolism.
Usta şef Sunday, ciddi bir emboli oluştu.
- Embolism?
- Emboli mi?
CT shows a pulmonary embolism.
Tomografide, pulmoner amboli çıktı.
Man, I think Missy's gonna have an embolism.
Missy kalp krizi geçirmek üzere.
The attending thinks it was a pulmonary embolism.
Asistan ciğerdeki bir tıkanıklıktan olduğunu düşünüyor.
In the coroner's initial report, he makes it sound like the guy died of a cerebral embolism.
Adli tabibin ilk raporuna göre beyin damarlarının tıkanması yüzünden ölmüş.
Embolism to the heart.
Kalp damar tıkanıklığı.
- l don't want you to have an embolism.
- Tatlım, emboli geçirmeni istemiyorum.
Developed an amniotic embolism. clots in her lungs cut off oxygen to the brain.
Bir damarı tıkanmış akciğerlerindeki pıhtılar beyne giden oksijeni kesmiş.
Massive embolism. Pow!
Kalp krizi!
- Have an embolism!
- Bir bağlantı kurabilirim!
My neuropathology examine indicates that our victim succumbed to a cerebral embolism here in the parietal lobe.
Nöropatoloji muayenesi kurbanın yandaki beyin lobundaki bir damar tıkanıklığına yenildiğini gösteriyor.
- Elizabeth? It was a pulmonary embolism. We tried to revive her.
Bu sabah, saat 1 civarında akciğerlerinde damar tıkanıklığı gerçekleşti.
This is my first bullet embolism.
Bu benim ilk mermi ambolisi vakam.
A coronary embolism might.
Kalp ambolisinden ölebilir mesela.
If it's in the lungs, it's a pulmonary embolism. If it's in the brain, it's a stroke.
Kalpte olursa kalp krizi, ciğerde olursa pulmoner embolizm, beyinde olursa inme olur.
- Embolism in her brain.
Ne zaman?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]