Embrace translate Turkish
2,798 parallel translation
Yeah, you know, well, I just, I think it's difficult for her, and I'm not so sure that her friends and family would embrace me.
Evet, bunu yapmak onun için çok zor. Arkadaşlarının ve ailesinin beni seveceğinden emin değilim.
Embrace me!
Beni kucakla!
Why don't you just embrace that lazy, horribly treacly style of teaching and assign them a famous album?
Neden tembel ve son derece vıcık, vıcık olan öğretme stilini benimseyip... -... çok meşhur bir albüm ödevi ver.
Arms, take your last embrace and lips, of you, the doors of breath, seal with a righteous kiss.
Omuzlar, son kucaklamanızı yapın ve senin dudakların, nefesin kapısı, dürüst bir öpücükle mühürlensin.
Allah holds our son in His embrace.
Allah kucaklama oğlumuz tutar.
I need to embrace that responsibility for all the svetlanas who perished on the boat ride over.
Bu sorumluluğu kucaklamalıyım. Karşı kıyıda üşüyen tüm Svetlana'lar için.
"Longest Man-on-Man High School Sports Embrace."
"Erkekler Arası En Uzun Lise Sporu Kucaklaşması."
I embrace it.
İnekliği kucaklıyorum.
Embrace it.
Kabullen artık.
That you relax his throat, to, to embrace this bulging opportunity.
Bu şişkin fırsatla onu kucaklayarak, boğazının rahatlamasını sağla.
Anybody would think you'd embrace a still living daughter.
Ve seni hâlâ hayatta olan kızın mı utandırıyor?
♪ well, it ain't my husband I'll embrace ♪
Ama değil ki kocam, bağrıma bassam.
♪ embrace the deception
♪ embrace the deception
DON PEDRO : Hmm, you embrace your charge too willingly.
Yükünü fazla heveslice sahipleniyorsun.
If I have known her, you will say she did embrace me as a husband, and so extenuate the'forehand sin.
Bir şeyler yaptıysam beni kocası olarak kucaklamıştır ve böylece günahı hafiflemiş olur.
I do embrace your offer and dispose for henceforth of poor Claudio.
Teklifinizi kabul ediyorum, bundan sonra zavallı Claudio'nun kaderi elinizdedir.
Embrace the journey.
Yolculuğu benimse.
♪ And I remember ♪ our first embrace
Hatırlıyorum ilk kucaklaşmamızı...
I think we just need to embrace it.
Bırakalım kendileri halletsin.
Well, maybe you should learn to embrace the irony because there seems to be a lot of it in our lives.
Hımm, o zaman artık ironileri sevmeye başlasan iyi olur, zira hayatımızda onlardan çok var.
We were raised to be strong, not emotional, to deny vulnerability, not embrace it.
Duygusal olmak için değil güçlü olma için yetiştirildik zayıflığı kabul etmek için değil, inkar etmek için yetiştirildik.
You're not gonna let us save an eight-year-old because one more person might embrace religion?
Sırf biri dine inanacak diye küçük bir çocuğun tedavisini mi engelleyeceksin?
But no matter how much a housewife may embrace the way her life is changing, the people in her neighborhood may take a different view.
Hayatındaki değişikliği ne kadar kucaklasa da komşularında farklı bir izlenim bırakabilir
Embrace it.
Sarıl ona.
As Commissioner of the NFL I am so thrilled to see our nations youth embrace sarcastaball over traditional football.
NFL görevlisi olarak gençliğimizin Sarcastaball'ı geleneksel sporumuz yerine benimsemesi heyecanla bekliyorum.
People who have any hope at all, Gibbs, they don't take their own life, they embrace it.
Birazcık bile umudu olan insanlar Gibbs, kendi hayatlarına kıymazlar. Hayata sarılırlar.
And seek divinity in warm embrace...
Sarmaş dolaş tapınalım.
I would embrace it, to see your heart spared from the act.
Kalbini bundan kurtaracaksam bu yükü seve seve taşırım.
A father forever removed from loving embrace?
Kucağından sonsuza dek kayıp giden baban mı?
As they frown upon many things that ambitious men must embrace.
Aynı şekilde hırslı kişilerin kucaklaması gereken pek çok şeyden hoşnut kalmadıkları gibi.
You shall embrace him again.
Onunla tekrar kucaklaşacaksın.
And see memory of this night fade in warm embrace.
Ve bu gecenin anısı kucağımızda yok olsun.
While we fucking embrace it.
Bizse ölümü kucaklıyoruz.
As I will embrace Naevia. When she is returned to my arms in the afterlife.
Öbür hayatta kollarıma dönünce benim de Naevia'yı kucaklayacağım gibi.
I am for wine, and the embrace of questionable women.
Ben buraya şarap ve malum kadınlar için geldim.
A thing I would see condemned brothers embrace once again.
Mahkûm olan kardeşlerimizin yeniden görmesini sağlayacağım bir şey.
And the monsters who tore them from loving embrace.
Ve de bizi onlardan ayıran canavarlarla.
You alone offer such embrace.
Bu sıcaklığı sadece sen veriyorsun.
Yet we must turn from such thought, and seek comfort in the hands of warm embrace - -
Yine de bu düşünceleri bırakmalı ve birbirimizin kucağında teselli arayalım.
A thing of low importance, when set against the promise of a lifetime held in loving embrace.
Sevdiğin kişinin kucağında bir ömür geçireceğin belliyse bunun pek önemi kalmaz.
Embrace it.
Onunla kucaklaş.
Embrace this new job, Gundersen.
Yeni işinizi kucaklayın, Gundersen.
I ask you now, my friends, embrace change.
Şimdi sizden istediğim, dostlarım. Değişimi kucaklayın.
I will embrace death every day,
ölüme sarılacağım..
Do yöu embrace all yöur colleagues so fondly?
Tüm meslektaşlarını böyle sevgiyle kucaklıyor musun?
But fortune smiles on those who embrace it's offerings... so... love each other. And son... leave me and yöur mother alone!
Ama kader kim onun ikramlarını bağrına basarsa ona gülümser... yani... birbirinizi sevin ve evlat... beni ve anneni yanlız bırak!
Why embrace my philosophy now?
Benim felsefemi neden şimdi benimsiyorsun?
♪ a warm embrace ♪
♪ a warm embrace ♪
I embrace her that moment but she moves further away.
Demek diyorum ki ; beni hiçbir vakit affetmeyecektir.
* Embrace the deception * * learn how to bend * * your worst inhibitions * * tend to psych you out in the end *
Deusex, iyi seyirler.
Well, we find young artists are often eager to embrace new things.
Biz yeni şeylere zihnini açan genç sanatçıları buluyoruz.