English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Embroidering

Embroidering translate Turkish

31 parallel translation
Why aren't you in my room embroidering?
Abla! Neden odamda nakış işlemiyorsun?
I wait for him embroidering.
Nakış işleyerek beklerim kendisini.
Keep embroidering.
Nakışa devam et.
Embroidering banners for their knights... he said they had no time for study.
Şövalyelerinin sancaklarını süslemekten okumaya vakit bulamadıklarını söyler.
Using his embroidering needle ;
Nakış iğneleriyle elbette!
Embroidering needles?
Nakış iğneleri?
'Its simplistic style'is partly explained by the fact that its editor,'having to meet a publishing deadline,'copied the information off the back of a packet of breakfast cereal,'hastily embroidering it with a few footnotes'in order to avoid prosecution 'under the incomprehensibly tortuous Galactic copyright laws.
Basit arayüzü konusunda, editörün yayın tarihine yetiştirebilmek için, bir paket mısır gevreğinin arkasındaki bilgiyi kopyaladığı, anlaşılmaz, dolambaçlı Galaksi telif hakkı yasalarından yırtabilmek için hızlıca birkaç dipnotla süslediği söylentileri revaçtadır.
What are you embroidering?
Ne örüyorsun?
I'm embroidering the heart.
Kalbi işleyeceğim.
We have reason to believe that you were embroidering the truth more than perhaps a little.
Gerçeği birazcık abarttığınıza inanmak için nedenlerimiz var.
I did not see the face, but on the dressing gown, there was this monogram in gold embroidering the initials T.A.
Yüzünü görmedim ama geceliğinde altın bir işleme vardı. T.A. baş harfleri.
When she goes embroidering at Mrs Pari's house, she wears her watch.
Bayan Pari'nin evine nakış... işlemeye giderken... saatini koluna takar.
He's embroidering for you.
Senin için sanki nakış işliyor.
Generally from embroidering something of little beauty.
- Ne gibi? Genellikle nakış işlemek ve bunun gibi küçük şeylerden.
The day dragged on while we worked with Father... we thought about our sisters at home... busy in the kitchen, or embroidering on the porch... sewing, or cleaning out the pantry.
Babamla dışarıda çalışıyorken kız kardeşimizin evde mutfakta iş yaptığını, verandada nakış işlediğini veya kileri temizlediğini sanıyorduk.
- I sat up embroidering them all night.
- Bütün gece nakışçı aradım durdum.
Embroidering?
- Nakış mı işliyordu?
Why is Mother embroidering so many chrysanthemums?
Annem niçin bu kadar çok kasımpatı deseni işliyor?
She seems to be obsessed with embroidering chrysanthemums.
Aklını, kasımpatı nakışlarıyla bozmuş.
Do you know why the Empress keeps embroidering chrysanthemums?
İmparatoriçenin niçin kasımpatı desenleri işlediğini biliyor musun?
I spent... I spent three weeks just embroidering the band.
KUrdelesinin nakışı bile üç haftamı almıştı.
She becomes so intent on embroidering
çok güçlü ve dayanıklı olur
Well, one hates to speak ill of the dead but she was rather given to embroidering things, I'm afraid.
Kimse ölülerin arkasından kötü konuşmak istemez ama her şeyi abartan bir çocuktu. Sürekli değişik hikâyeler anlatırdı.
Painting, embroidering or singing, it's all the same thing to me, and it doesn't matter since when I've been doing it.
Boyama, nakış, şarkı söylemek, hepsi benim için aynı şey, samimi bir şekilde yaptıktan sonra önemi yok.
Always in this hole, embroidering.
Hep bu deliktesin, süsleyip duruyorsun.
This handkerchief that the Crown Princess said she had stayed up all night embroidering, was in fact made by Bu Yong.
Prenses bunu işlemek için bütün gece uyumadığını söylemişti. Ama aslında onu Boo Yong işlemiş.
The legs need a little more embroidering.
Bacaklara biraz daha nakış gerekli.
When she's not embroidering flowers, she looks at her baseball card collection.
Nakış işlemediği zamanlarda baseball kartı koleksiyonuna bakar.
His shop did the embroidering.
Nakışları falan onun dükkânda yapıldı.
We're embroidering cherry blossoms together.
- Kiraz çiçeklerini dikiyoruz.
A vigorous round of embroidering?
Gayretli bir şekilde nakış işleme seansı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]