Emeralds translate Turkish
207 parallel translation
- You and your emeralds.
- Sen ve şu zümrütlerin.
If we'd found them emeralds, we could've left the army... and lived like dukes. See?
O zümrütleri bulsaydık, ordudan ayrılır... ve dükler gibi yaşardık.
- For emeralds, sir.
- Elmaslar için, efendim.
Good emeralds are the most beautiful things in the world.
İyi zümrüt dünyadaki en güzel şeydir.
Beautiful emeralds.
Harika zümrütler.
Today he's all jade and emeralds, and his coat is the most wonderful pattern of pale violet stripes, just like my grandmother's footstool.
Bugün sırf zümrüt ve yeşimler içindeydi,... ve ceketinin, tıpkı büyükannemin taburesi gibi,... solgun menekşe renginde harika bir deseni vardı.
These emeralds are for you, my darling, when you marry.
Bu zümrütler evlendiğinde senindir canım.
Not even emeralds would budge me.
Zümrütler bile yerimden kıpırdatamaz beni.
I chose them over the emeralds.
Zümrütlere tercih etmiştim.
And my diamond cross and emeralds.
Elmas haçımı ve zümrütlerimi de.
I don't see your diamond cross or your emeralds.
Elmas haçını ya da zümrütlerini göremiyorum.
Zircons and emeralds, perhaps.
Zirkon ve zümrüt belki.
You kept Figgy's emeralds.
- Figgy'nin zümrütleri sizde kaldı.
- Would diamonds or emeralds do?
- Elmas ya da zümrüt olur mu?
"and emeralds as big as the palm of my hand."
"avuş içi kadar zümrütleri elimde tuttum."
His city of Ophir, and rubies and emeralds, no!
Şu Ophir şehri, zümrüt ve yakutlar ha, hayır!
Nosing around for rubies and emeralds, I guess.
Zümrüt ve yakut kokusu peşinde olmalı.
Rubies, emeralds?
Yakutlar mı, zümrütler mi?
Believing in God is different than drooling over rubies and emeralds.
Tanrıya inanmak, zümrüt ve yakutlara bakıp salyalar saçmaktan farklı birşeydir.
Only the most beautiful emeralds contain that miracle of elusive blue.
Ancak en güzel zümrütlerde vardır bu ender mavi mucizesi.
Opals, emeralds, sapphires.
Opal, zümrüt, safir.
The emeralds claimed it and got shut out.
Zümrütler kabul etti, onları susturduk.
Wait and see. - Remember when we beat the emeralds?
Zümrütleri yenerken attığı yumruklar.
These emeralds.
Zümrütlerin.
The diamonds, the emeralds.
Elmasları, zümrütleri!
Diamonds, rubies, emeralds, pearls for my friends!
Dostlarım için elmaslar, yakutlar, zümrütler, inciler.
You think this dumb greaser never see these ruby or these emeralds, huh? Your big fat tongue, it hang out.
Bu salak Meksikalının yakutları ya da zümrütleri, dışarı sarkan koca dilinizi hiç görmeyeceğini mi sandınız?
Here are rubies, sapphires, emeralds :
Burada da... yakutlar, safirler, zümrütler var.
But I would give you all of them... for just one dagger, encrusted with diamonds and emeralds.
Fakat bunların hepsi bir yana elmaslar ve zümrütlerle süslenmiş hançer bir yana.
The four greatest emeralds the world has ever known.
Dünyada bilinen en büyük dört zümrüt.
- You're never serious, except when it comes to stealing emeralds.
- Zümrütleri çalmak dışında hiç ciddi olduğunu görmedim.
The Istanbul emeralds... the most protected jewels in the world... have been stolen.
İstanbul zümrütleri- - Dünyanın en iyi korunan mücevherleri çalındı.
Now, the emeralds are gone.
Zümrütler gitti.
Whereas the famous Istanbul dagger contains the four world's most priceless emeralds.
İstanbul'un en meşhur hançerinde dünyanın en paha biçilmez dört zümrüdü vardır.
The diamonds, emeralds and rubies in the battery.
Zümrütler, elmaslar, lal yakutlar, motorda akünün yanında.
- You mean rubies and emeralds?
- Yakut ve zümrüt diyorsun?
As fate would have it, he turned out to be a jeweller. And the green glass turned out to be emeralds.
Kader işte, randevusu bir kuyumcuylaydı, yeşil cam da zümrüt çıktı.
I truly prefer emeralds. But I was upset.
Tabii ki zümrüt daha çok hoşuma gitti, ama çaresizlik içine düşmüştüm.
While I truly do prefer emeralds, we could've made it on green glass.
Zümrütü tercih etsem de, bize yeşil cam da yeterdi.
Diamonds, rubies, emeralds, sapphires.
Elmaslar, yakutlar, zümrütler, safirler.
Lady Clark will wear the famous Aksand necklace, which is comprised of 1 1 emeralds, the most perfect in the world.
Leydi Clark, meşhur Aksand Gerdanlığı'nı takacak. Gerdanlık, dünyadaki en kusursuz 11 zümrütle bezeli.
Those emeralds.
Şu zümrütler.
I figured Diabolik would make a play for those emeralds.
Diabolik'in o zümrütleri almaya kalkışacağını anlamıştım.
He'll never be able to resist those emeralds.
O zümrütlere dayanamayacak.
Oh, my beautiful emeralds.
Güzel zümrütlerim.
The necklace, yes. Not the emeralds.
Gerdanlık bulundu ama zümrütler bulunamadı.
Eleven emeralds.
11 zümrüt.
We have emeralds.
Zümrütlerimiz var.
What sort did you have in mind? We have emeralds.
Ne gibi bir şey düşünüyorsunuz?
Some-some emeralds.
Birkaç zümrüt için.
Figgy's emeralds?
- Figgy'nin zümrütleri?