English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Emerged

Emerged translate Turkish

750 parallel translation
so is Earth the only planet where life has emerged in this vast cosmos?
Bu uçsuz bucaksız evrende yaşamın var olduğu Tek gezegen dünya mı?
He thinks these acid pits may be one of our biggest clues to understanding how life emerged on Earth.
O bu asit çukurlarının dünyada hayatın nasıl oluştuğuyla ilgili en önemli İpuçlarına sahip olduğunu düşünüyor.
As they analysed thousands of samples from all over the world, a surprisingly simple picture emerged.
Dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce örneği analiz ederken ortaya şaşırtıcı denecek kadar basit bir tablo çıktı.
When George plotted his measurements on a map, he found that a striking picture emerged.
George hesaplamalarını bir haritaya döktüğünde çaprıcı bir tablonun ortaya çıktığını farketti.
Just as these feathers fell, but a long way away, the survivors from the Château de Selliny emerged to return to Paris.
Tıpkı bu tüylerin düşmesi gibi, ama çok çok uzağa Château de Selliny'den hayatta kalanlar Paris'e dönmek için ortaya çıktı.
- What emerged.
- Çıkan sonuç.
The law is the sum of the experience of civilized man the sign that man has emerged from the jungle.
Hukuk, uygar insanın deneyimlerinin birikimi. İnsanın ormandan çıktığının kanıtıdır.
It was possible they might remember me but I thought it unlikely, shop assistants being commonly regarded as an inferior race who never emerged from the other side of the counter.
Beni hatırlamaları imkan dahilindeydi. Ancak ben aksini düşünüyordum. Tezgahtarlar çoğunlukla aşağı ırktan kabul edilirler.
At that moment, the concealed enemy emerged from behind the kopje.
O esnada, gizlenmekte olan düşman tepenin ardından belirdi.
60 years later, Sydney, capital of New South Wales,... emerged over 4 million km2 of land unknown.
60 yıl sonra Galler'in başkenti Sidney şehri bilinmeyen topraklarda 4 buçuk milyon km kareye kadar büyüdü.
The great powers in a joint statement issued today, announced the appointment of an international commission... to decide which nation will be awarded sovereignty rights... over the island that emerged from the ocean only a short time a go
- Dünyanın en büyük güçleri bugün adanın hangi ülkeye ait olacağına karar vermek için toplanıyor. Ada kısa süre önce okyanusta oluştu ve ismi Mercan Adası K.
From the crowd a man emerged
Aniden kalabalığın içinden bir adam çıktı.
The origin of this story goes back to medieval times, when Japan had not yet emerged from the Dark Ages and mankind had yet to awaken as human beings.
Efendi Sansho efsanesinin kökenleri Japonya'nın Karanlık Çağlardan henüz çıkmadığı, insanlığın daha kendini keşfedeceği Heian döneminin son zamanlarına uzanmaktadır.
Are you quite certain, when you emerged from the lighted pub into the foggy night, you saw the assailant's face clearly enough to identify him beyond a shadow of a doubt?
Aydınlık bardan sisin içine adım atarken şüphe duymadan saldırganın yüzünü net gördüğünüze emin misiniz?
The youngster, undefeated in 22 professional encounters, Kid Rodriguez,... and the veteran, Davey Gordon, who's emerged victorious in 88 fights,... while losing nine and drawing two.
Genç olan, 22 profesyonel karşılaşmada sıfır yenilgiyle Kid Rodriguez ve tecrübeli boksör Davey Gordon, 88 maç kazandı dokuzunu kaybetti ve iki beraberliği var.
It was conceived out of memory and half-forgotten impulse, and it emerged from the shadows of abstract emotions, until it was born full-grown from... the mechanical realities of my fingertips.
Anılar ve yarı unutulmuş güdülerden yaratıldı. Ve soyut duyguların.. ... gölgesinden çıkarak, parmak uçlarımın mekanik gerçekliğinde hayat buldu.
What has emerged so far in this matter hardly inspires confidence.
Bu konuda gerçek su yüzüne çıktığında, kendinize güveniniz sarsılacak.
From which volcano could this lava have emerged?
Sence bu kayaç, hangi volkandan gelmiş olabilir?
Why, it's right here — we have never emerged from it.
Neden, işte burada — Biz, ondan hiç çıkmadık.
When Columbus discovered America, a series of mysteries emerged in Europe.
Kolomb, Amerika'yı keşfettiğinde birtakım gizemli şeyler Avrupa'daki bilginlerin kafasını çok karıştırdı.
Janning's record and his fate illuminate the most shattering truth that has emerged from this trial.
Janning'in söyledikleri ve kaderi bu mahkemede ortaya konulan en çarpıcı gerçekleri yansıttı.
The truth has emerged, upside down.
Gerçek baş aşağı ortaya çıktı.
On June 23, 1873, this command engaged a numerically superior hostile Indian tribe and emerged victorious.
23 Haziran 1873'te, bu birlik sayıca üstün, düşman bir Kızılderili kabilesiyle çatışmaya girmiş ve zafer kazanmıştır.
Two very grave facts have emerged :
İki tane çok ciddi gerçek açığa çıkmıştır :
A third gang has emerged.
Üçüncü bir çete ortaya çıktı.
He won every round, fought them, and then emerged the victor.
Onlarla savaştı, her rauntta galip geldi ve büyük bir zafer kazandı.
And now, because of the warm, plush, lush notes that emerged from your fair throat, you've become the idol of movie fans and record buyers all over the United States of America.
Şimdi o güzel gırtlağından yükselen sıcak, yumuşacık ve samimi notalar ile ABD'nin her yerinden sinema ve müzik severlerin hayran olduğu bir isim oldun.
Perón emerged as the national expression for a people determined to achieve their definitive independence.
Perón, bağımsızlıklarını kazanmak isteyen halkın ulusal sözcüsü oldu.
Some time before, sixty-two organizations, which emerged after the General Confederation of Labour's intervention, approved the "Falda" program in Cordoba.
Bundan önce, Genel Emek Konfederasyonu'nun arabuluculuğuyla ortaya çıkan 62 organizasyon Cordoba'daki "Falda" programını onayladı.
See the great bull that cut up the mountain lion in Sonora and emerged triumphant over 10 large dogs!
Sonora'da dağ aslanını parçalayan ve 10 büyük köpeği yenen,... muhteşem boğayı görmelisiniz!
And after a few months they emerged by chance he supposes and your brothers.
Evet, ve ne tesadüftür ki, birkaç ay sonra "kardeşlerim" dediklerin geldi.
There emerged from their plans the dawning of a light and the conception of man.
Orada, günün ağarması ve insan kavramları gün yüzüne çıktı.
No evidence has emerged from examination of the victims'remains to indicate an explosion.
Kurbanların sorgularında patlamayı doğrulayacak bir ifadeye rastlanmadı.
Now, for the first time, they emerged as popular figures of proper right.
Şimdi de ilk defa olarak tanınmış kişiler arasına katılıyorlardı.
Many defenders emerged from their bunkers to surrender.
Almanlar sığınaklarından çıkıp teslim oldu.
As the Germans began to pull out, the Resistance forces emerged into the open to take revenge.
Almanlar çekilmeye başlayınca direniş kuvvetleri intikam almak amacıyla ortaya çıktı.
And on the third day I emerged bewildered, looking towards Dijon and I realised we'd liberated Burgundy.
Üçüncü gün şaşkın bir şekilde Dijon'a doğru baktım ve farkettim ki Burgonya'yı kurtarmıştık.
It's true that the problem of Russia - the Soviet Union, rather - emerged sharply after the war.
Rusya sorununun, daha doğrusu Sovyetler Birliği'nin savaş sonrasında hızla yüceldiği doğrudur.
Discover any new hereditary diseases that may have emerged which might result in broadening our immunisation spectrum.
Bağışıklık sınırımızı arttırabilecek kalıtsal hastalıklar ortaya çıkmışsa bulmak.
Has she emerged from it proudly, undamaged?
Gururla ve yara almadan mı ayrıldı?
A set of aesthetic criteria have not emerged yet.
Estetik ölçüleri bile tam belirgin değil henüz.
That each patient is a supreme individual endowed with those qualities that distinguish the human being from the slime from which he emerged.
Her hasta, kendine bahşedilmiş özellikleriyle üstün bir bireydir. İnsanoğlunu, yaratıldığı balçıktan farklı kılan da budur.
From that inner journey, I emerged like a sleepwalker.
İç dünyama yaptığım bu yolculuktan bir uyurgezer gibi çıkmıştım.
And we were troubled - troubled that the change in plea came only after. Some damaging and rather irrefutable evidence had emerged :
Ve biz zor durumda kaldık çünkü savunmanın değişikliği, bazı zararlı ve reddedilemeyecek kanıtlar ortaya çıktıktan hemen sonra geldi.
They share nothing in common except they all emerged with unexplained coma.
Açıklanamamış sebeplerle komaya girmeleri dışında, hiç ortak yanları yok.
It must have emerged on the far side of the galaxy. And fell into the machine planet's gravitational field.
Yıldız kümesinin öte yanından çıkıp makine gezegeninin yerçekimi alanına kapılmış olmalı.
26 months later, under hypnosis they reported that a UFO had landed and that the crew had emerged.
26 ay sonra, hipnoz altında,... bir UFO'nun yere indiğini ve bir ekibin belirdiğini bildirirler.
If years ago, an advanced interstellar spacefaring civilization emerged 200 light-years away, why would they come here?
Eğer yıllar önce, 200 ışık yılı uzaklıkta yıldızlararası uzay yolculukları yapabilen ileri bir uygarlık ortaya çıktıysa bile, neden buraya gelsinler?
The first mammals emerged on December 26 the first birds on the following day.
Yani ilk memeliler 26 Aralık'ta, ilk kuşlar ise bundan bir sonraki gün ortaya çıktı.
We've emerged so recently that the familiar events of our recorded history occupy only the last seconds of the last minute of December 31st.
Yazili tarihimizde yer alan olaylar ve kendimiz çok yakin bir tarihte ortaya çiktik. Öyleki hepsi Aralik ayinin 31'inin son dakikasiyla izah ediliyor.
We on Earth have just awakened to the great oceans of space and time from which we have emerged.
Bizzat uzay ve zaman okyanusunun içinde bulunan bizler, bunun büyüklügünü daha yeni kavriyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]