Emotional translate Turkish
6,526 parallel translation
He's a very emotional man.
Çok duygusal bir adam.
- Yeah. - I guess he is just an emotional man.
- Gerçekten de duygusal bir adammış sanırım.
You're an emotional jigsaw at the moment but you're gonna piece yourself back together.
Şu anda dağılmış bir yapbozsun ama parçaları tekrar bir araya getireceksin.
Nancy, you said I was an emotional jigsaw and that I should look for the blue bits.
Nancy, dağılmış bir yapboz olduğumu ve ışık saçan parçalar bulmam gerektiğini söyledin.
My father was a very passionate and emotional speaker.
Babam çok tutkulu ve duygusal bir konuşmacıydı.
You may still have a bit of an issue with emotional motivation, which...
Duygusal motivasyon problemi yaşabilirsiniz...
- [Man 2] I think that's one of the main ingredients of why we blew up so fast, is because we really hit that emotional chord with people, you know.
O kadar hızlı patlamamızın temel nedenlerinden biri sanırım bu. İnsanların gerçekten gönül tellerine dokunuyoruz.
Because it provides an emotional firewall.
Çünkü duygusal bir kalkan sağlıyor.
And forget pitch, rhythm and tone... and emotional attachment to the lyric or the melody.
İniş çıkışları, ritmi, tonu ve sözlere veya melodiye olan duygusal bağlılığı unut.
This guy Jake is taking up emotional real estate that could be occupied by a real option, okay.
Bu Jake denilen adam bir gün gerçek bir şeylerin olabileceği bir duygusal gayrimenkul alıyor senden.
I didn't plan this. Jake's offering you a lot of money to settle this emotional distress lawsuit so... Just take it.
Jake bu manevi zarar davasında sana çok para öneriyor, o yüzden al git.
Madame, my friend's emotional state is such that, if denied entry, he might not be able to restrain his passions.
Madam! Arkadaşımın duygusal durumu sebebiyle girişi engellendiği takdirde tutkularını dizginlemesi mümkün olmayabilir.
You're getting emotional.
Duygusallaşmaya başladın.
This is gonna be very emotional for you.
Ayrıca senin için fazlasıyla duygusal bir an olacak.
Mr. Nichols has episodes of paranoia, defensiveness, emotional distance, and he doesn't believe that he actually committed the rape that he's accused of.
Bay Nichols, paranoya nöbetleri geçirip aşırı korumacı ve duygusal açıdan uzak biriydi ve iddia edildiği gibi tecavüz suçunu işlediğine inanmıyordu. Hadi ama!
And both have been transported to the defective, emotional, neuropathy facility, the den, for containment and emotional suppression treatment.
İki şahıs hastalığın yayılmasını önlemek ve duygusal sindirme tedavisi için Kusurlu, Duygusal, Sinir Hastalıkları Tesisine ( KDS ) sevk edildi.
And most S.O.S. sufferers will experience complete emotional disability. In as little as four to six months.
Tedavi sonrası 4 ila 6 ay içinde SOS hastalarının çoğu duygusal hissizliklerini geri kazanacaklar.
Here is important information about how this debilitating disease will affect you. And how you can manage it responsibly before eventual containment at the defective emotional neuropathy facility, the den.
Burada, bu kötü hastalıkla ilgili işinize yarayabilecek bilgiler ve KDS'ye gitmeden önce sorumlu davranarak hastalığın yayılmasına karşı alabileceğiniz tedbirler var.
As the disease progresses into further stages, consistent low level emotion and emotional volatility, these symptoms will worsen.
Hastalık ilerledikçe sürekli ama düşük seviye duygular ve duygusal gelgitler ve belirtiler gitgide kötüleşir.
And your doctor will prescribe containment at the den. Where you will be provided with electro restraint, emotional suppression, and a pain-free death scenario.
Ve doktorunuz elektro şok, duygusal baskılama ya da acısız ölüm yollarından birini seçebileceğiniz KDS'ye gitmeniz için bildirimde bulunacak.
They create an emotional resonance.
Duygusal ortam yaratıyorlar.
All my emotional triggers...
Tüm duygusal tetikleyicilerim.
No, to be precise... You are not stressed. You are emotional.
Hayır, kesin konuşursak, stresli değilsiniz duygusalsınız.
It's a way of poisoning the atmosphere so that the jury doesn't focus on the allegations, but focuses on this atmospheric that the government has created that in some sense is a diversion appealing to the emotional aspect of it
Bu zehirlenmesi yolu Atmosfer böylece jüri odaklanmak değil İddialar, ancak bu odaklanır atmosferik hükümet Bir anlamda bu yarattı
Being in the prison, visiting, it's a very emotional experience, because there are all these families there and they get to see their loved one one hour a week.
Cezaevinde olmak ziyaret çok duygusal deneyim, Tüm olduğundan Orada bu ailelerin ve onlar onların görmek için olsun tek bir saat, bir hafta ekledi.
And all of this really emotional drama, yelling to crying, but all negative emotion, all of these different voices.
Bütün bu duygusal bir drama ağlamaya sesleniş ancak bütün olumsuz duygular hepsi farkı sesler.
Longer resistance observed in select subjects who displayed advanced... advanced emotional stability.
Gelişmiş duygusal denge gösteren deneklerin daha uzun süre dayandığı gözlemlendi.
How is her emotional state?
- Ruh hali nasıl?
I'm emotional, daddy.
Biraz duygusalım, baba.
They both have antibodies and enzymes, but an emotional tear has more protein-based hormones
İkisinde de antikorlar ve enzimler var. Ama duygusal gözyaşında, tepkisel gözyaşından daha fazla...
I'm so tired of everyone treating me like I'm some sort of emotional cripple.
Bana bir çeşit duygusal sakatımmış gibi davranıyorsan bıktım.
- I mean, she's emotional. - Yeah, right...
Tamam, duygusaldır ama...
I've an emotional attachment to this place.
Bu yere karşı duygusal bir bağım var.
Discuss your emotional matters outside the court
Duygusal meselelerinizi mahkeme dışında tartışın.
She was very emotional when she said goodbye, like it was a permanent goodbye.
Veda ederken oldukça duygusaldı. Sanki bir yere gidiyormuş gibiydi.
I think all my issues are drug-related, and my emotional state is completely... cool, bro.
Tüm sorunlarım uyuşturucu yüzünden, duygusal olarak son derece sağlıklıyım, dostum.
Maybe women are complicated and emotional, but proper "fuck the world up" trouble, that's all down to us.
Kadınlar karmaşık ve duygusal olabilirler ama insanı yaka silktirecek bir bela arıyorsanız bize soracaksın.
You've been seduced by all this emotional body / soul mumbo jumbo, this Cannavian witchcraft!
Bu duygusal, beden-ruh saçmalıklarından tahrik olmuşsunuz tüm bu Cannavian büyülerinden.
Emotional abuse counts, right?
Duygusal şiddet sayılıyor değil mi?
Means it was emotional.
Yani duygusal bir mesele.
I mean, emotional bonds.
Duygusal bağlardan bahsediyorum ben.
Emotional bonds.
Duygusal bağlar, ha?
So, people are very emotional.
İnsanlar çok gergin.
You won't win this argument by resorting to emotional blackmail.
Duygusal şantaja başvurarak bu tartışmayı kazanamazsın. Hangi tartışma?
But when I got up there, I got pretty emotional.
Sahneye çıkınca birden duygusala bağladım.
That I'm prone to emotional sabotage and have some past relationship baggage?
Duygusal sabotaja yatkın olmam ve biraz ilişki valizimin olması mı?
We don't have a way to measure the animals'emotional experience.
Hayvanların duygusal deneyimini ölçmek için bir tekniğimiz yok.
[Voice breaking] And now I'm not getting emotional about Joy.
Joy hakkında duygusallaşmıyorum.
/ think that when he was taking the physical pain, it was taking his emotional pain out.
Bence fiziksel acı duydukça duygusal acıyı unutuyordu.
But emotional.
Duygusal.
Where... where do you go after World War III emotional bombing?
Nereye...