English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Empower

Empower translate Turkish

102 parallel translation
Well I don't know whether that sign was meant to be a... a signal for applause or to hiss me... but, I hereby publicly empower the examining magistrate to address his entire intentions out loud.
Bu işaret ne anlama geliyor? "Alkışlayın" mı "Islıklayın" mı? Sayın Yargıca izin veriyorum.
- Come on. Now, I can empower you, Richard. - Give you back your manhood.
Sana güç kazandırabilirim, erkekliğini geri verebilirim.
Your pitiful efforts merely empower me.
Zavallı çabaların bana zarar veremez.
Your pitiful efforts merely empower me.
Hiç kimse nereden ve nasıl geldiğini bilmiyordu. Ben inanmasam da, halkım onun bir işaret olduğuna inandı.
I empower you to proceed with the treaty.
Anlaşmayı yapman için sana yetki veriyorum.
Could he not empower me to find in myself the strength to have the knowledge to summon up the courage to accomplish this seemingly insurmountable task of making a city livable?
Beni, bu zor görevin üstesinden gelebilmek için cesaretimi nasıl toplamam gerektiği konusunda yönlendiremez mi? Bu şehri yaşanabilir hale getirebilmem için?
But Aesclepius, the god of medicine, has to empower Galen with the proper knowledge and drugs on the altar.
Ama Aesclepius, Tıp Tanrısı, sunaktaki ilaçlar ve uygun bilgiyle Galen'a yetki vermek zorunda!
Is that to empower women?
Bunu, kadını güçlendirmek için mi yapıyor?
To allow them to empower themselves.
Benim yaklaşımım kendilerini güçlendirmelerine yardımcı olmak için sadece kurban üzerinedir.
Karin said she was counseling Bobby and Lisa to empower them.
Karin, Lisa ve Bobby'nin kendilerini güçlendirmeleri için onlara danışmanlık yaptığını söylemişti.
If you're not nice to them, and you have them around and empower them they'll kill you or hurt you.
Nazik olmayacaksan, etrafında bulundurup, güçlendireceksen... ya seni öldürür ya da canını yakar.
I will empower you to one end alone to give power back to the people of Rome and end the corruption that has crippled it
Sana tek bir amaç için yetki vereceğim- - iktidarı Roma halkına iade etmek... ve Roma'nın kolunu kanadını kıran yolsuzluklara son vermek.
They wanna empower women.
Kadınlara yetki vermek istiyorlar.
The more I try to prove myself, the more I empower this insane notion that I'm an enraged man on a bigoted tirade.
Kendimi kanıtlamaya ne kadar çalışırsam, bu anlamsız görüşe o kadar güç sağlamış olurum ve bağnaz bir tirattaki öfkeli adam olurum.
I understand that, but I think it will empower him to have taken action to remedy being wronged eventually, it will embolden him.
Bunun farkındayım ama yine de bu ona güç verecek. Yapılan yanlışı düzeltirsek doğal olarak, bu onu yüreklendirir.
Empower your vampire self.
Vampir kişiliğine izin vermelisin.
- That may empower me... ... but it won't ease the pain on the other side.
- Bunu yapmak beni güçlendirir ama karşı tarafın acısını hafifletmez.
I want to make a difference, and empower others to do the same.
Bir şeyleri değiştirmek, diğerlerini de buna teşvik etmek istiyorum.
She said it's gonna empower her as a woman or some bullshit.
Bir kadına yetki vereceğini söyledi.
Now we will prepare ourselves in order to empower to us of his magical hat.
Haydi şu şapkanın işini bitirelim.
So it's okay to empower the other ones?
Yani diğerlerini de güçlendirmende sorun yok öyle mi?
We empower people like you around here.
Burada senin gibi kişilere yetki veriyoruz.
The Ori empower themselves by sapping the life force of those willing to surrender themselves to them.
Ori kendilerini onlara adamak isteyenlerin hayat güçlerini emerek güç kazanıyor.
We forced him to initiate us and empower us to call up our totem animals.
Bize de göstermesi ve totem hayvanlarımızı... çağırmada güç toplamamız için ona zor kullandık.
- Empower him, Lord.
- Onu güçlendir, Tanrım.
And the Ancients are the ones sapping energy from humans in this galaxy to empower themselves.
Ve kendilerini güçlendirmek için galaksideki insanların enerjilerini tüketen Eskiler'dir.
The Avatar State is a defense mechanism designed to empower you with the skills and knowledge of all the first Avatars.
Avatar hali bir savunma mekanizmasıdır. Geçmişteki bütün Avatar'ların güçleri ve deneyimlerinden oluşur.
Listen, they could kill him all day long in imara, but if it happens here, it's only gonna empower the anti-american nationalists.
Bakın, bu adamı Imara'da da öldürebilirlerdi ama olay burada olursa Amerika karşıtlarının eli güçlenecek.
King Yuri will wage war against Buyeo, and his victory will empower his stout-hearted authority.
Kral Yuri Buyeo'ya karşı savaş açacak, Ve zaferi yürekli otoritesine yetki verecek.
Stuart, I am asking you to empower yourself and leave.
Stuart, senden kendini yetkilendirmeni ve gitmeni istiyorum.
Let us empower you.
Sana güç vermemize izin ver.
Today I empower you to take control of your life.
Bugün, hayatını kontrol etme yetkisini veriyorum sana.
How does it empower you, Veronica, to know Madison brings her laundry home from USC each weekend?
Madison'ın her hafta sonu kirli çamaşırlarını getirmesi hoşuna mı gitti?
I want to empower them.
Onları güçlendirmek istiyorum.
He has a great ability to take a kid, get him out on the football field and inspire them and empower them.
Bir çocuğu alıp, sahaya çıkarmakta ve onlara ilham ve yetki vermekte son derece yeteneklidir.
I'm Ginny Shrivastava. For 36 years I've lived in Udaipur, and from the beginning, I've been with the Association of Strong Women Alone, and I've always aspired to empower women.
Adım Ginny Shrivastava 36 yıldır Udapiur'da yaşıyorum ve en başından beri Yalnız Güçlü Kadınlar Derneği'ni desteklemekteyim ve her zaman kadınları güçlendirmeyi arzu etmekteyim.
Our evolved brains empower us to rebel against our selfish genes.
Evrilmiş beynimiz bize bencil genlerimize karşı isyan etme gücünü veriyor.
Awaken and empower what's within.
Canlandır ve açığa çıkar, ne varsa içinde.
Awaken and empower what's within!
İçinizde ne varsa uyandırın ve açığa çıkarın!
Unite rhythm with words and they will unlock to empower you - like A MIDSUMMER NIGHT'S DREAM come true.
Kelimelere bir ritm oturt. Bu senin gücünü ortaya koyacak böylece Bir Yaz Gecesi Rüyası gerçekleşmiş gibi olacak.
He has the power to empower your mind.
Zihninizin kapılarını açabilir.
I really think it's gonna empower the female audience.
Bayan izleyicileri cidden güçlendireceğini düşünüyorum.
Mannies need to empower the lads in their charge.
Erkek dadıların çocuklara işlerinde yetki vermeleri gerekir.
I empower my Cheerios to live in a state of constant fear... by creating an environment of irrational, random terror.
Mantıksız, rastgele dehşet ortamı yaratıp Cheerios'larımı sürekli bir korku ortamı içinde yaşatarak, güçlendiriyorum.
I empower my Cheerios to be champions.
Cheerios'larımı, şampiyon olmaları için güçlendiriyorum.
Every time you whisper in her ear... you empower her to do more damage to the Glee Club.
Kulağına her fısıldadığında, Glee kulübüne daha çok zarar vermesini sağlıyorsun.
To you, who empower me.
Senin için, bana güç veren kadın.
I was going to empower the powerless.
Güçsüzlere güç verecektim.
Nobody quite like the Material Girl to empower my Cheerios... just like your hairdresser has empowered you to look absolutely ridiculous.
Çıkarcı Kız kadar hiç kimse Cheerios'larımı güçlendiremez. Aynen kuaförünün senin tamamen gülünç görünmeni sağladığı gibi.
By saying no constantly and consistently, you empower yourself while simultaneously turning any jerk into a submissive, sniveling, puddle of a man.
Daima ve istikrarlı bir şekilde hayır diyerek aşağılık bir herif, itaatkâr ve acınacak hâle gelen bir süprüntüye dönüşürken siz de aynı anda kendinizi güçlendirirsiniz.
Empower yourself to be who you wanna be and love that person.
Çünkü şu an maaştan maaşa geçiniyorsun. Ve üzücü olan da, çok çalışıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]