English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Empowering

Empowering translate Turkish

128 parallel translation
John, I'm empowering you and your men to bring back those two...
John, sana ve adamlarιna o ikisini buraya getirme yetkisi veriyorum.
The right hand believes in empowering the individual... over a corrupt and corrupting federal government.
Sağ El, hükümet yozlaştığında ya da yozlaştırıldığında yetkinin bireylerin kendisinde olduğuna inanır.
I say it's empowering.
Bu moral yükseltici.
We need money for the dance recital, and I do an empowering lemon Bundt. The most important thing is the Gaea newsletter.
Dans gösterisi için paraya ihtiyacımız var ve limonlu kekimin müthiş olduğunu bilirsiniz.
You know, certain stereotypes are not very empowering.
Bazı kişiler diğerlerine güç vermez.
Games are empowering.
Oyunlar güç verir.
That sounds very empowering, but you're forgetting one detail.
İzin verilebilir gibi görünüyor, ama bir detayı atlıyorsun.
There are certain forces in this country, Maggie, that don't want me empowering the younger generation.
Bu ülkede belirli bazı güçler var Maggie. Ve onlar benim gençliği güçlendirmemi istemiyorlar.
Do you know how empowering this is?
Nasıl bir güç verdiğini biliyor musun?
It was so empowering. What?
Adama güç veriyor.
After the war, an order was signed empowering them to investigate fringe science, parapsychology, remote viewing.
Savaştan sonra yöneticilerden biri bir emir çıkartarak, parapsikolojik olayları incelemeleri için onların yetkisini arttırdı.
But it's actually kind of empowering to have this... persona, this identity.
Fakat kontrolü ele almak gibi birşey buna sahip olmak... bilinçli yapmak, bu kimliği taşımak.
It's almost like it's empowering, in a way.
Hatta bir şekilde çok güçlü görünüyorsun.
It's very empowering.
Çok güçlü bir mesaj.
What's the empowering choice?
İzin verme seçimi nedir?
I just thought we'd take a more empowering kind of approach.
Biliyorum. Sadece daha güçlü bir yaklaşımı deneriz diye düşünmüştüm.
I think you'll be amazed at just how... empowering it is.
Ne kadar kuvvetli bir etki yaratırsan o kadar muhteşem olursun.
They're supposed to be a very empowering and enlightening experience.
Yetkilerle dolu ve aydınlatıcı bir deneyim olarak amaçlanmış.
Well, if they're so empowering and enlightening, Why don't you go?
Madem yetkilerle dolu ve aydınlatıcı, sen neden gitmiyorsun?
I think it's empowering for them.
Bence bu onları güçlü yapar.
It's called wicca, and it's empowering!
Ona "Wicca" deniyor, ayrıca insanı güçlendirebiliyor!
We begin the process of empowering a new generation of Arabs....
Yeni bir Arap jenerasyonunun doğuşunu sağlayacağız.
Because by not telling the joke, I'm empowering it.
Fıkrayı anlatmayarak, onu güçlendirdim.
And him paying for the rest of your life is empowering?
Ama geri kalan herseyi ödemesi bir etki yaratmiyor sanirim.
Very empowering for women, I think.
Bence kadınlara güç veriyor.
She's empowering herself with cock.
Kendisini şeyle güçlendiriyor, malafatla.
That's the ultimate, because she'll be taking my manhood and empowering herself with it.
Bu harikulade. Çünkü benim erkekliğimi eline almış ve kendini onunla güçlendirmiş olacak.
The book was incredible. Empowering. I felt like I can zap myself anywhere.
Kitap inanılmaz, insana güç veriyor.Bana kendimi zaplayabilirmişim gibi geliyor.
- And in that moment that was empowering.
- O an yetkindim.
And as Mr. Szura writes in his book, there is nothing more empowering than taking control of your destiny...
Ve bay Szura'nın kitabında yazdığı gibi, kendi kaderimizi kontrol etmekten büyük bir güç yok...
Most of the leaders in the past missed the great part of The Secret, which is empowering and sharing with others.
Geçmişteki liderlerin çoğu, "sır" rın en önemli parçası olan insanlarla paylaşmayı es geçtiler.
"Ten Ways to Lose Thighs and Get Guys." Empowering.
"Kalçaları Eritip Adamları Kapmanın On Yöntemi." Harika.
It's very empowering.
Bu çok güçlendiriyor.
- It's empowering for women, actually.
- Aslında bu, kadınları güçlendiriyor.
That is empowering people to sort of look up stuff for themselves.
insanların kendilerine saygı duymasını sağlıyor.
They go from town to town, mm, raising awareness on important issues by empowering young women... and then seducing them.
Şehirden şehre gezerler genç bayanlara yetki vererek önemli konulara dikkat çekerler ve sonra da baştan çıkarırlar.
It's empowering.
Güç verici.
It's all about empowering me, as a woman.
Bir kadın olarak yeniden güçlenmemle ilgili.
It's empowering!
Bu takvim bizi güçlü gösterecektir.
God, telling Dennis off together was so empowering.
Tanrım, Dennis'e ağzının payını vermek çok güçlü hissettirdi.
I thought going to a school like PMI would be empowering.
PMI gibi bir okula gitmenin beni güçlendireceğini sanıyordum.
Say it. It's empowering.
Söylesene.
Look, I know this may sound nuts, but I'm thinking of going home with a guy who may be significantly younger than me, and I just need to know if the situation is empowering or desprete.
Bakın, kulağa delice geldiğinin farkındayım ama ciddi ciddi yaşı benden barizce küçük bir çocuğun evine gitmeyi düşünüyorum. Bu durumun uygun mu yoksa sakıncalı mı olduğunu bilmem gerekiyor.
Empowering.
Tamamen uygun.
Not desperate. It's empowering!
Sakıncalı değil, uygun!
I'm thinking of going home with a guy who may be significantly younger than m and I just need to know if the situation is empowering or desperate.
Yaşı benden barizce küçük bir çocuğun evine gitmeyi düşünüyorum ve bunun uygun mu yoksa sakıncalı mı olduğunu öğrenmem gerek.
Empowering!
Tamamen uygun.
And I just need to know If the situation is empowering or desperate?
Bu durumun uygun mu yoksa sakıncalı mı olduğunu bilmem gerekiyor.
Is sleeping with him right now desperate or empowering?
Şu an onunla yatmam sence uygun mu yoksa sakıncalı mı?
Cos wealth is empowering.
Eğer siyah veya esmer biriysen, tabi ki sen de para kazanıp, başarılı olup zengin olabilirsin Amerika'da.
It's very empowering.
İnsanın kendi güveni geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]